Türkiye’yi kendi haline bırakmak istemeyen iç ve dış güçler, ülkemize durmadan darbe üstüne darbe yapıyorlar. 27 Mayıs 1960 İhtilali, 22 Şubat 1962 Ayaklanması, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi, 28 Şubat 1997 Post-Modern Darbe ve son olarak ve en tehlikelisi olan FETÖ Terör Örgütü’nün darbe girişimi. Türkiye iki asırdır, kelimenin tam anlamıyla, bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor. Türkiye’nin kendine gelme, yörüngesini bulma, toparlanma ve yeniden eski tarihi yürüyüşe soyunma girişimlerini durdurmayı planlayan, küresel bir saldırıdır; 15 Temmuz darbe girişimi! Küresel sistemin baronları, Türkiye’nin tarihte tatilden eve dönmesine, yeniden o tarihe yürüyüşüne soyunmasına asla izin vermek istemiyorlar. O yüzden Türk ekonomisinin büyümesi, güçlenmesi ve söz sahibi olması, küresel sistemde bulunan baronların işine gelmiyor ve onları ürkütüyor. Korktuklarının başında; bin yıl boyunca sadece İslam coğrafyasına değil üç kıtada dünya tarihine iz bırakan bir aktör olarak Türklerin sahip olduğu köklü medeniyet birikimi, tarihi geçmişi ve tecrübesi, kültürel zenginliği, günümüzde maddi olarak büyüyen ve giderek güçlenen bir Türkiye geliyor. Yarın sahip olduğu medeniyetle dünyaya örnek olacak bir Türkiye’yi çok iyi biliyorlar ve bundan ürküyorlar. O yüzden Türkiye’nin batı ittifakından ve ABD’den bağımsız hareket etmesine, kendi geleceğini kendisinin belirlemesine yönelik atacağı her adımı şüphe ile karşılıyorlar. Son yıllarda ülkenin kendi iç dinamiklerini harekete geçirerek yapmış oldukları büyük yatırımlar da bundan ürkmelerine sebep oluyor. Bizim birkaç asır barış ve huzur yurduna çevirdiğimiz üç kıtayı batılılar yarım asır içerisinde cehenneme çevirmeyi başardılar. Bunun en yakın örneği; Irak ve Suriye. Toynbee’nin hoşuma gidecek çok güzel bir sözü var. Der ki; ”Osmanlı durduruldu, dev uyutuldu. Dev uyanırsa, kimse duramaz önlerinde.” Bu devin uyanmasının tek şartı var: Dışarıda güçlenmek, içerde de, birbirimize kenetlenmek. Bu yüzden eğitimde, sağlıkta, teknolojide, kültür, düşünce ve sanat alanında dev adımlar atmamız lazım. Diğer taraftan: 15 Temmuz FETÖ Terör Örgütünün darbe girişiminin ciddiyeti, hala tam olarak anlaşılmış değil. Sosyologlar, psikologlar ve eğitimcilerin bunun üzerinde ciddiyetle durmaları gerekecektir. 1980 Askeri Darbesini yaşayan biri olarak, bu darbe girişiminin dünyanın hiçbir yerinde benzerliği yoktu… Darbe olur sabah kalkarsınız sokağa çıkma yasağı konur. Birkaç gün sonra tekrar eski hayata dönersiniz. Elbette her 10 yılda bir yapılan darbenin ülkemize büyük zararları olmuştur. Ancak bir süre sonra tekrar seçimler olur. Demokrasi istenildiği gibi olmasa da bir düzene girer. Hep böyle olmuştur. Ama FETÖ Terör Hareketi başka bir şeydi. Ülkemizin kendi uçağı topu tüfeği, helikopteri ile Meclis’in bombalanması, Polis Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın bombalanması, Boğaz köprüsünün tankla topla işgal edilmesi, 249 vatandaşın şehit edilmesi hangi darbede görülmüştür? Üstelik 2 bin 185 de gazimiz var. Bu akla hayale gelmeyen bir darbe girişimidir. Başarı elde etmiş olsalardı… Şu anda bizler bu sayfaları yazmış olmayacaktık. Ülkemiz başkalarının işgali altında kalacaktı. Eski tarihte ABD Başkanı; Bush, Oval Ofiste ayak ayaküstüne atmış. Karşısında, Başbakan Bülent Ecevit el pençe divan duruyor. Yeni tarihte; ABD Oval Ofiste yine arkada şömine sağ tarafta ABD Başkanı Trump, ayak ayaküstüne atmış. Sol tarafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o da ayak ayaküstüne atmış objektiflilerin karşısında… Konuşmayan kendisini savunamayan bir Türkiye’den konuşan, savunan ve G 20 zirvesinde gerekirse Suriye’de savaşırız diyen Türkiye… Tüm Türkiye’de olduğu gibi Kahramanmaraş’ta da bu günlerde Valilik ve Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen 15 Temmuz FETÖ vahşet girişimini hatırlama ve şehitlerimizi anma etkinlikleri gerçekleştiriliyor. Birçok kurum ve kuruluşla birlikte Sivil Toplum Örgütleri de kendi imkânlarıyla şehitlerimizi anma etkinlikleri yapıyor. Tabi burada Erkoç faktörüne değinmeden geçemeyeceğim. 15 Temmuz gecesi, komutanlarınca kandırılan askerlerle halk karşı karşıya kaldığında, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, eline bayrağı alıp en önde yürüyenlerden biri oldu. Ya başarılı olsaydı diye düşünmeden memleket aşkıyla meydanlara inen Başkanımız, ikinci bir emre kadar da meydanları terk etmedi. Ciddiyetini anlamayanlar için her fırsatta 15 Temmuz’u yeniden anlattı. Şüphesiz 15 Temmuz’un etkisini hala görüyoruz. Ve uzun bir süre de bu gerçekle yaşamaya devam edeceğiz. Ama gerek şehir ekonomisi gerekse şehre yapılacak yatırımların sekteye uğramaması için Başkan Erkoç’un üstün bir gayret gösterdiğini ve sürece takılmadan hizmet odaklı bir yöneticilik sergilediğini söylemeden de edemeyeceğim. 15 Temmuz’un üzerinden 1 yıl geçti. Başarılı Belediye Başkanımız Sayın Fatih Mehmet Erkoç, 15 Temmuz hassasiyetini yine gösterdi. 5 güne yayılan şehitlerimizi anma etkinliklerine 42 program sığdırıldı. Bunlardan büyük çoğunluğunun maliyetini yine Büyükşehir üstlendi. Uzun lafın kısası 15 Temmuz ve sonrasında darbe sevicilere karşı dik duruşunu hiç bozmayan bir Belediye Başkanımız olduğu için çok şanslıyız. Son olarak: Başarırız darbe girişimini, ben yazının başında ikinci kurtuluş savaşı olarak yazdım. Buna ikinci Çanakkale Savaşı diyende oluyor.