Doğu Anadolu Bölgesine girer Afşin, Göksun Ekinözü, Nurhak, Pazarcık ve Elbistan ilçelerimiz. Pazarcık’ın bir kesimi Güney Doğu Anadolu bölgesiyle, Göksun ilçemiz ise Doğu Anadolu Bölgesiyle ilintilidir. Buna karşın Pazarcık ve Göksun ilçe merkezleri de Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Andırın ve Türkoğlu ilçeleri Akdeniz iklimini biraz karasal olarak yaşasa da Kahramanmaraş merkezinde ve Pazarcık’ta tam karasal Akdeniz iklimi geçerlidir. Çağlayancerit ve özellikle Göksun ise Akdeniz ikliminin karasalının da karasalını yaşar. Kısacası yedi bölgeli ülkemizin dört bölgesinin özelliklerini taşırız. İlimiz, ülkemizin kaynak sularının ve yeraltı sularının bol olduğu bir bölgede bulunmaktadır. Bunlara birçok bent kurularak elektrik üretimi de sulama da yapılmaktadır. Daha da birçok bent kurulmaktadır Göksu’ya, Ceyhan’a ve onun kollarına. Söz buraya gelmişken Afşin Elbistan Termik Santrallerinin de elektriğe katkısını ekleyelim. Biraz kalorisi düşüktür ama ülkemizin en bol kömür yatakları burada bulunur. En kazançlı termik santrallerimiz burada kuruludur. Buradan elde edilen elektrik ülkemizin aydınlatılmasında ve bölge insanının aydınlanmasında büyük bir iş görmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki burada kömürü elektriğe çevirenler bölge insanını, onların geçim kaynağı olan tarlalarını, hayvanlarını da düşünerek bacalara bir süzgeç takmayı ya da takılan bu bacaları sürekli kılmayı becermelidirler. Burada çalışanların güvenliğini sağlamalıdırlar. Termik santral düzenli işletilebilse Afşin Elbistan ovamız insanıyla, bitkisiyle ve hayvanıyla sağlıklı bir yaşam sürdürmüş olacaktır. İklim kuşağı olarak tam bir geçiş bölgesinde bulunan bölgemizin bitki örtüsü içinde çok çeşitli sebzelerinin, çok çeşitli meyvelerinin ve değişik öteki bitkilerinin olması doğaldır. Biz de bildiğimiz ve gücümüz yettiğince bunlardan birkaçını bilginize sunacağız. TARİHİ SÜREÇ Anadolu insanlığın beşiği gibidir. Anadolu’nun bir parçası olarak Kahramanmaraş’ta da elde edilenlere bakıldığında, belki insan yaşamı burada başlamıştır, denilebilir. Buradan Hititliler, Asurlular, Romalılar, Bizanslılar, Persler gelip geçmişler. Buraya gelip de geçmeyen, çadırının kazığını buraya çakan Dulkadirliler olmuş. Çoğunluğu Oğuzların Bozok boyundan, Günhanlıların bir kolu olan bu Yörük, Türkmen, Avşar topluluğu Selçukludan sonra Osmanlı, arada bir Memluklu, İlhanlı baskısı yemişse de burayı gerçek bir Türk yurdu yapmış. Avrupalı, Selçuklu Anadolu’ya Türkiye demiş. Maraş’a da Türkmen yurdu anlamında “Diyarı Türkman, Vilayatı Türkman” denilmiş. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Almanlarla birlik olmuş. Almanlar yenilmiş, biz yenik sayılmışız. Osmanlının o geniş toprakları bölüşülmüş en son da Anadolu bölüşülmek istenmiş, bu nedenle Anadolu çok az bir bölümü dışında işgal edilmişti. Yurdun değişik bölgelerinde değişik bir işgalci vardı. Bölgemizi de önce İngilizler sonra Fransızlar işgal etmişlerdi. Maraş bölgede en son işgal edilen ama en erken kurtulan kenttir. Kuşkusuz Adana, Osmaniye, Hatay, Antep ve Urfa’nın işgal edilmesi ve işgalcilerin oradaki davranışları Maraşlının erken toparlanmasına neden olmuştur. Şurası kesin olarak bilinmelidir ki Kuvayı Milliyenin önderliği olmasa Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Maraş’ta da kurtuluş kalkışması çok zor olurdu. Ancak kurtuluş için de bölgenin işgalcilere başkaldırması gerekiyordu. Güney bölgesi bu konuda malıyla da canıyla yağının karşısına dikilmiştir. Ölümüne çarpışmıştır. Savaşı kazanmak için evini, dükkanını yakmıştır. Başarı ve utku da böylece erken gelmiştir.  Maraş’ın Kurtuluş Savaşındaki yeri çok önemlidir. Topyekün bir savaştır Maraş Savunması. Büyük, küçük, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, erkek, kadın, köylü, kentli, yerli, göçmen, varsıl, yoksul, din adamı, esnaf, doktor, avukat, her türlü devlet yöneticisi, ağa, bey, işçi, asker, polis, boştagezer, berduş her kesimden ama gerçekten her kesimden insanların el ele vererek gerçekleştirdiği bir savaştır Maraş Savunması. Bu bakımdan çok önemlidir ve bu bakımdan utku kesin ve erken olmuştur. Kaleye yeniden bayrak çekilmesi, kadınlara taciz/tecavüz girişiminin engellenmesi olayı ve çalgıcılarımızın işgal gücünün coşkusuna destek vermemesi simgesel büyük olaylardır. Ama kuşkusuz savaşın kusursuz yönetilmesi ve Maraşlının savaşı kazanma isteğindeki kararlılığı her türlü özverinin üstündedir. Maraşlının on bir şubatta biten kurtuluş öyküsü başı dara düşen her toplum ve her topluluk için örnek savaştır. Maraş Kurtuluş Savaşımızda ve önceki savaşlarda belki bin kez yıkılıp bin kez yeniden kurulmuştur. Maraş Arap’ın çıkamadığı, Acem’in geçemediği, Bizans’ın ve işgalcilerin aşamadığı bir yurt parçasıdır. İNSAN YAPISI Bölgemizde her yöreden adam yaşar. Balkanlardan göç almadığı kesim yoktur. Bulgaristan, Yunanistan, eski Yugoslavya ve Arnavutluk gibi. Kafkaslardan hemen her etnik grubun temsilcisi vardır. Çerkez, Çeçen, Avar, Balkar, Kumuk, Dağıstanlı, Gürcü gibi. 93 Savaşı sonunda tüm doğu illerimizden gelenler değişik yerlere tek aile ya da grup grup dağılmışlardır. Yalnız benim bildiğim bir köy tamamen Doksan Üç göçmenlerinden oluşmaktadır. İran ve Azerbaycan’dan gelenler çok azdır ve dağınıktır. Arap kökenli yine benim bildiğim bir köy vardı. Şimdi sığınmacı olarak yüz binin üzerinde Suriyelimiz Kahramanmaraş’ta yaşamaktadır. Bunların çoğunluğu kalıcı gibidir. Bu yüz bine belki daha da katılım olabilir. Bunlara Tatarları, Kıbrıslıları da ekleyin. Türkiye’nin bir özet görüntüsünü bölgemizde bulabilirsiniz. Önemli sayıda Kürtçe konuşan ve önemli sayıda da Alevi vatandaşlarımız yaşar Kahramanmaraş’ta. Bana göre ana dili, kökeni, mezhebi ne olursa olsun bu ülkede yaşayan herkes kardeştir. Bu değişik kökenli Maraşlılar Kurtuluş Savaşımızda ulusumuzun umudu olan utkuyu yaratmışlardır. Ben Maraş’ta yaşamış olan Ermenilerin birçoğunun sömürgecilerin oyununa gelerek onlarla işbirliği yaptıklarına inanıyorum. Hıristiyanlık bu topraklarda bir din iken batıda haçlı inancına dönüşmüştür. Yahudilik de batıda Siyonizm giysisi ile ilintilenmiştir ama onlar Kurtuluş Savaşımızda Batılıların oyuncağı olmamışlardır. Belki de Yahudiler bugün batılıları kullanmaktadırlar. Yüzyıl öncesinde Ermenilerin bir bölümünün bu topraklarda sömürgecilerin çıkarından başka bir şey düşündüklerini sanmıyorum. Sömürgecilerin öncüleri konumunda olan misyonerler de Hıristiyan halkı yanlarına almak için onlara pek çok olanak sunmuşlardır. Ermenileri kendi çıkarlarına kullanmak için bile onlardan din değişikliği istemişlerdir. Bu düşünce ile onları kendi kiliselerine katmak için onlara pek çok olanak sunmuşlardır. Daha sonra bu olanaklar kısıtlanmış ya da toptan kesilmiştir. Büyüklerimizin anlattıklarına göre Protestanlar Gregoryanlar’a un vererek onları kendi kiliselerine alıştırmışlar, zaman geçtikten sonra ise un yardımını kesmişlerdir. Unu kesilenlerin büyük çoğunluğu Protestan kilisesine gitmez olmuştur. Neden kilisemize gelmiyorsunuz, sorusuna “Un bitti din bitti.” diyerek karşılık vermişlerdir. Güney Batı Avrupa Katolikleri olan Latinler ise ev yapımında kullanılan dört köşe kesilmiş ağaç (dilme) vererek kendi kiliselerine yandaş bulmak istemişlerdir. Sonradan Latin kilisesine katılan eski Gregoryanlara da bu nedenle “Dilme Hristiyan” demişlerdir. Yine sonradan Katolik olanlara da Katolik misyonerlerin Maraş’a geliş tarihi olan 1858 yılı nedeniyle “elli sekiz” diyerek onların din değiştirmelerini aralarında alay konusu bile yapmışlardır. Maraşlı Gregoryanlar kendi kilisesinden ayrılanlara böyle takılırlarmış. Kuşkusuz bu tür yakıştırmalar karşısındakileri de pek kızdırırmış. Gregoryanlar kendi dinlerini çok överlermiş. Onlardan aktarılana göre Katolik kilisesinin çanı dan din öterken “Dininden dön, dininden dön” diye ses verirmiş. Gregoryan kilisesinin çanı ise “Din bu din, din bu din” diye çınlatırmış ortalığı. 1914 Osmanlı nüfus sayımına göre Maraş Sancağında 27.842 Gregoryan, 4.480 Katolik, 6.111’i Katolik olmak üzere 38.433 Ermeni bulunmaktadır. Ermeni nüfusu yoğun olarak Zeytun Kazasında bulunmaktaydı. Kaza merkezine ek olarak 10 dolayında Ermeni köyü bulunmaktaydı. Bunun dışında en yoğun Ermeni nüfusu Fındıcak’ta bulunmaktaydı. Bunun dışında Yenicekale, Taşoluk, Değirmendere, Gölpınar, Döngel, Kireçpınarı,  Dereköy, Çürükkoz, Keşifli, Fırnız, Taşoluk, Mikhael (Avcılar), Eğlence Ermelilerin yoğun olduğu köylerdi. Maraş, Göksun, Elbistan ve Afşin’de de Ermeni mahalleleri vardı. Pazarcık’ta ve güneydeki ovada Ermeni nüfusu yok idi.