Orman Bölge Müdürlüğü yeşil kuşak erozyon kontrolü kapsamında Keklik Deresi ıslah ediliyor. Bilindiği gibi 1972 yılında dünyanın en büyük sel riski taşıyan Akdere ve Keklik deresinden gelen sel suları ve materyaller hem Dere köy de can ve mal kaybına neden olmuş hem de sel suları merkezin alt yapısına büyük zarar vermişti! Bunun üzerine 2007 yılında Akdere’de ağaçlandırma yapılarak sel riski en aza indirilmişti! İki yıl önce ilimize orman Bölge Müdürü olarak atanan Alpaslan Altındaş Keklik deresini gezerken “Burayı ağaçlandırmak ve erozyon tehlikesine karşı en aza indirmek benim hayalim” demiş... Geçtiğimiz haftalar Orman Bölge Müdürü Alparslan Altındaş, teknik ekibi ve ilimiz basınıyla birlikte Keklik Deresi’ne bir gezi düzenlediler. Gezi sırasında bilgi veren Orman Yüksek Mühendisi Levent Soğuk Keklik Deresinin 8 bin 850 dekar olduğunu ve dünyanın en büyük iki sel yatağından birisi olarak tarif etmişti. Bir süre önce makinalı teras çalışması yapılmış. Alan çitlerle nakış gibi işlenmişti. İlk fırsatta buraya Badem, Ceviz, Kuşburnu, Mahlep, Ahlat ve 661 bin sedirle birlikte bir milyon adet fidan dikilecek. Dikim işinin 6 ay sürmesi bekleniyor. Bu dikim işi oradaki yöre halkı tarafından gerçekleştirilecek. Oman köylüsüne ekonomik katkı sağlamak için gelir getirici fidanların dikilmesi amaçlanmakta. Şimdi bu alanın anlatımı basit gelebilir… Ancak o yalçın kayalıkları görünce insan hayret ediyor, o dik yerlerin nasıl terasladığını insan inanamıyor. “Görünen köy kılavuz istemez” derler. Aynı Nemrut dağına çıktığınız da o koca koca heykeller o tarihte nasıl o dağa çıkartılmış insanı hayrete düşürüyor ise Keklik Dereside aynı o şekilde… Merkeze 12 km. Mesafede olan Keklik Deresi çalışmaları. İstenirse her şey yapılıyormuş. Türk insanı, hiç imkânı yok… Olması mümkün değil… Dediğimiz işleri başarabiliyor... Aynı Mustafa Kemal Atatürk’ün  “O asil güç sizin damarlarınızda mevcut” dediği gibi. Kurtuluş savaşında küllerinden doğan bir ülkeyiz. Yeter ki isteyelim. Yalçın kayaları da deler tünelde açarız, fidanda dikeriz. Oraları yeşillendiririz ve bölgeyi sel felaketinden kurtarırız. İşte bu kadar. Bu başarının kararını veren elbette Bölge Müdürü Alpaslan Altındaş. Ama o projeye inanan ekibin de hakkını buruda inkâr etmemek gerekir. Ülkemiz eskisi gibi para darlığı çekmiyor. Yeter ki düzgün proje üret. Makamın rehavetine kapılma… Bunun örneklerini burada vermek istemiyorum.  Ankara’dan yatırım için gönderilen paraya dokunmayarak geri gönderen müdürleri de biliyoruz. Hem de büyük gururla anlatanlar var. Eğer makam mevki sahipleri aynı Alpaslan Altındaş, gibi olsa refah seviyesi daha yüksek, her konuda daha fazla gelişen, üreten ve satan ülke konumuna gelmesi işten bile değil... Orman Bölge Müdürlüğü uzaktan görüldüğü gibi kolay bir kurum değil. Gaziantep, Kilis, Hatay ve Kahramanmaraş illerini kapsıyor. Bilhassa Hatay ormanlık alanlarda insanlardan kaynaklanan devamlı yangın çıkartılıyor. Ağaç, gerek insanlar ve gerekse hayvanlar için oldukça önemli bir varlıktır. Özellikle insanoğlu ağaçtan en çok faydalanan canlı olduğu gibi ona en çok zarar veren canlı da insanoğludur. Ağaç, insanoğlu, doğan çocuğuna beşik, yemek yerken kaşık, ev yaparken kapı ve eşik yaptığı gibi ağaçsız ve ormansız bir yaşam mümkün değildir. Yazıyı fazla uzatmak istemiyorum.  Yeşil kuşak projesinde yer alan Keklik deresi projesi tamamlandığında turizm de katkı sağlayacaktır. Kahramanmaraş’a gelen yerli ve yabancı turistler büyük bir zevkle gezecekler. Buraya yol yapıldığında kayak merkezine kadar uzanmaktadır.