Bilginin idrak edilmiş haline ilim, irfan ve fikir denir. İlim âlimde, irfan arifte, fikir düşümce insanında bulunur. İlim, irfan ve fikir kayda geçildiğinde, mesela kitaplaştırıldığında “bilgi” haline gelir. Kayıt altına alınmış haliyle hepsi bilgidir, idrak edildiğinde seviyesine göre ilim, irfan, fikir olur. Zaten bu sebeple fikir kitapta değil düşünürde, irfan kitapta değil arifte bulunur.
Fikri kaydettiğimizde “bilgi” haline gelmesi, kitabın “fikri eser” olmasına rağmen böyledir. Bu sebeple fikri eserlerin tamamı, anlayan olduğu müddetçe fikri eserdir, aksi halde kitabın içeriği bilgiden ibarettir. Düşünür bilgiyle mülaki olduğunda fikir zuhur eder. İşte bu sebeple röportaj önemlidir.
Röportaj bilgiyle herhangi bir seviyede ünsiyet kuran şahsiyet ile mülaki olmaktır. Röportaj yapmaya değer insanlar, bilgiyle ilim, irfan, fikir seviyelerinde mülaki olan insanlardır. Bilgiyle herhangi bir seviyede mülaki olmayan insanla mülaki olmakta fayda yoktur.
Hem bilgiye mülaki olma, hem de düşünce dolu bir söyleşi gerçekleştirme adına Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can Hocamızla kültüre-sanata-edebiyata dair konuştuk…
İşte o röportaj:
Toplumun Her Türlü Maddi Ve Manevi Değerler Bütününe Kültür Diyoruz
Metin Acıpayam: Hocam merhabalar, kültür kavramının tanımını sorsak, ne söylemek istersiniz?
Prof. Dr. Niyazi Can: Merhabalar Metin Bey… Kültür tabii ki çok geniş bir kavram… Kısaca tanımlayacak olsak diyebiliriz ki, toplumun her türlü maddi ve manevi değerler bütününe kültür diyoruz. Tabii ki kültürün içerisine her türlü edebiyat ve diğer sanat dallarındaki çalışmalar giriyor. Sosyolojik anlamda kültürün bir teknolojik tarafı olmasıyla beraber bir de manevi boyutu vardır. Toplumun her türlü birikimini bir kültür olarak ifade ettiğimizde üretilen her kavram kültürün içerisine girmektedir. Bu açıdan kültürün tanımından ziyade, derinliği ve genişliği konuşulmalıdır. Görüldüğü üzere, kültür; geniş ve derin bir kavramdır, bunla beraber kuşatıcıdır, kapsayıcıdır. Yeme içmeden tutunda giyinmeye kadar… Kurum olarak kültür kavramına çok önem veriyoruz. Salt manada iyi bir doktor, ya da iyi bir öğretmen yetiştirmenin yanında aynı zamanda kendi medeniyet birikimlerinden haberdar, kendi kültür ve değerlerini ihmal etmeyen nesiller yetiştirmeye çalışıyoruz. Görüldü gibi kültür kavramı, hem soyut, hem de somut bir kavramdır. Tanımsal teoriyle soyut tarafını, uygulanabilir haliyle somut tarafını anlatmaya çalışıyorum.
Üniversitemizde hemen hemen her hafta kültürel bir konferans, ya da söyleşi gerçekleştiriyoruz. Bu faaliyetleri gerçekleştirirken öğrencilerin mutlaka yapılan faaliyetlerin içinde olması için çabalıyoruz.
Kültürel Boşluk Ahlaki Boşluğu Da Beraberinde Getiriyor
Metin Acıpayam: Değerli Hocam bu ve buna benzer kültürel faaliyetler yapmanızın birincil amacı nedir?
Prof. Dr. Niyazi Can: Yönetim olarak biliyoruz ki, kültürel boşluk ahlaki boşluğu da beraberinde getiriyor. Kültür kavramının aynı zamanda ahlak ile olan beraberliği inkâr edilemez durumdadır. Kültür varsa ahlak vardır, ahlak yoksa kültürel boşluk vardır. Kültürel boşluğu doldurma adına her hafta bu ve buna benzer çalışmalar yapıyoruz. Yani yaparak ve yaşatarak öğretme metodunu benimsiyoruz, genç kuşaklara bir şeyleri dikte etmenin zamanı geçti artık…
Üniversitemizde kadın çalışmalarından fotoğrafçılık sanatına kadar, bilgisayar teknolojisinden çocuk eğitimine kadar uzayan boyutta altmışın üzerinde öğrenci çalışma toplulukları vardır. Benim dönemimden önce 3-5 öğrenci topluluğu varken, bu rakam şu anda yukarıda da söylediğim gibi altmışın üzerindedir, yoğun bir faaliyet hareketliliğini görmekteyim. 2019-2020 Eğitim-Öğretim yılında da bu topluluklarımızın dolu dolu aktivite yapacağını söyleyeyim.
Metin Acıpayam: Son günlerde ortaya çıkan Aleyna Tilki konusu hakkında neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr. Niyazi Can: Metin Bey konuya şu şekilde açıklık getireyim, ortada bir yanlış anlaşılma vardır. İsmi belirtilen sanatçı için mekân talebinde bulunuldu, konuyu Rektörlük üst Yönetimi olarak (her konuda olduğu gibi) tartıştık, istişareler yaptık, öğrenci tercihlerini bu tür etkinliklerin çok etkilediğini biliyoruz, gençleri anlamak gerekliliğini vurguluyoruz, zaten gençlerin bu tür sanatçıları dinlediğini de biliyor, bu kez de canlı olarak dinleyebilir diye değerlendirmeler yapıldı. Çok sayıda kültür insanını, düşünürü ve bilim insanını getiriyoruz, bundan sonra da her yıl daha fazla kültür etkinliklerimiz olacak zaten. KSÜ’ye maliyet de getirmeyen bu sanatçının dinlenilmesine de mekan olarak destek verebiliriz diye değerlendirmelerde bulunduk. Hiçbir ödeme vaadinde ve harcamasında bulunmadık. Sonuç yaşandığı gibi gerçekleşti. KSÜ yönetimi olarak bundan sonra da üniversitelerin esas işlevi olan bilimsel ve teknolojik çalışma ve etkinlikler esas olmakla beraber, kültür ve sanat etkinliklerini de özendirmeye, teşvik etmeye ve desteklemeye devam edeceğiz.
Temiz Zihinler Oluşturmamızın Yolu Çocuk Eğitiminden, Çocuk Edebiyatından Geçer
Metin Acıpayam: Sayın Hocam, çocuk demişken, bir sosyal bilimci olarak çocuk edebiyatının önemi nedir? Sizin döneminizde kurulan çocuk üniversitesinden bahseder misiniz?
Prof. Dr. Niyazi Can: Metin Bey, çocuklar bizim her şeyimizdir. Geleceğimiz, varlık sebebimiz… Ülkemizin ve milletimizin bekâsı için çocuklarımızı ideal planda yetiştirmenin gayesini gütmeliyiz. İşte bu perspektifte Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi olarak ‘Çocuk Üniversitesi’ni kurduk… Çocuk Edebiyatı konusuna gelince; çocuk edebiyatı, çok özel, üzerinde sürekli düşünmemiz gereken bir dünya. Berrak ve temiz zihinler oluşturmamızın yolu çocuk eğitiminden, çocuk edebiyatından geçer. Çocuk Üniversitesi projemiz bu gaye etrafında çalışmalarına devam ediyor.
Edebiyat Araştırmaları Uygulama Ve Araştırma Merkezi Kuruluyor
Metin Acıpayam: Yakında Edebiyat Araştırmaları Merkezi kurulacak. Kısa adıyla EDEM olan bu birimden bahseder misiniz?
Prof. Dr. Niyazi Can: 2019’un ilk aylarında başlattığımız çalışma, şu an itibariyle Edebiyat Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi haline dönüştü. Bununla ilgili mevzuat çalışmalarımız sürmektedir. Bu mevzuata göre ‘neler yapılabilir?’ sorusunun cevabını arayacağız. Yakın zamanda Edebiyat Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezine bir yöneticinin ataması yapılacaktır. Müdürün atanmasıyla yönetim kurulu oluşacak ve faaliyetlere başlayacaktır.
Ümit Ediyorum ki Edebiyat Araştırmaları Uygulama Ve Araştırma Merkezinin İçinden Enstitüler Ve Başka Araştırma Merkezleri Çıkar
Metin Acıpayam: Bu birimin çalışma alanından bahseder misiniz?
Prof. Dr. Niyazi Can: Bu konuda öncü çaba gösteren Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü Hocalarından aldığım bilgi ve Hocalarımızın geliştirdiği yönetmeliğe göre bu birim birçok faaliyet yapacaktır. Zaten Kahramanmaraş’ta ve üniversitemizde var olan kültür-sanat-edebiyat çalışmalarının bir merkezi konumunda, daha derli toplu hale gelecektir. Türkiye’nin yetiştirdiği önemli Edebiyat ve yazı insanlarını davet edeceğiz, onların yazı ve çalışmalarını bilimsel perspektifte değerlendirerek bu çalışmaları kamuoyuyla paylaşacağız. Genç kalemlerin, genç okuyucuların çalışmalarını destekleyeceğiz, genç edebiyatçıların çoğalması yönünde çalışmalar yapacağız. Ümit ediyorum ki; Edebiyat Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin içinden enstitüler ve başka araştırma merkezleri çıkar. Neden Kahramanmaraş’ta bir Necip Fazıl araştırmalar merkezi olmasın dimi Metin Bey?
Vefa Duygusunu Yaşatmak Öncelikli Görevlerimiz Arasında
Metin Acıpayam: Evet Hocam…
Prof. Dr. Niyazi Can: Bu çerçevede düşünen, araştıran, yazan ve eser veren büyüklerimizin kapısını çalmak, onların dünyasına girmek, gönüllerini almak, onure etmek gibi bizim Medeniyetimizde var olan vefa duygusunu yaşatmak, öncelikli görevlerimiz olacak Metin Bey.
Metin Acıpayam: Hocam çok teşekkür ederiz. Zaman ayırdığınız için sağ olunuz.
Prof. Dr. Niyazi Can: Rica ederim Metin Bey.