İnsanın doğuşu hayata bir armağan. Bu armağan anne ve babamıza emanet ediliyor. Fizyolojik ve duygusal bağımızı belirli bir yaşa kadar onlarla karşılıyoruz. Duygusal bağımız ise ömür boyu sürüyor.Varlığımız onların ilgi ve sevgisiyle anlam kazanıyor. Varlığımız -tıpkı bir kuşun iki kanadı misali- ne tek annenin ne de tek babanın ilgisiyle mana buluyor. Hayata verilen armağan, anne ve babanın gücüyle kendini bütünlüyor. Bütünleşmek; anne ve babanın ilgisiyle ruhumun damarlarında hayat bulması demek. Oysa bütünleşemediğimiz ve ebeveynlerden birinin sevgisinden eksik kalan ne çok kişi var. Çoğumuz duymuşuzdur, küçükken sorarlar çocuklara : “Anneni mi çok seviyorsun babanı mı?” Bazı çocuklar “ her ikisi de”,“ annem” ve “babam” der. Kimi çocuk ise cevap veremez. Bu yazı cevap veremeyen buruk kalplerin durumunu anlatıyor. Bir çocuğun anne ilgisinden yoksun kaldığında bu durumun kişinin kalbinde nasıl yara açtığı ile ilgili duyguları söylüyor. Elbette herkes bu duyguları yaşamıyor ama belki onları anlamamız için bir fırsat sunar bize. Her yaş grubuna örnek vererek yazıma devam ediyorum.
0-3 yaş grubu çocuklar Çocuk:Anne haydi gel oyun oynayalım.
Anne: Şu an çok işim var oynayamam.
3-6 yaş grubu çocuklar Çocuk:Anne bugün anasınıfında şunları öğrendik.
Anne: Hııı, hadi yatmayacak mısın sen?
6-9 yaş grubu Çocuk: Bugün ödevimi sen yaptır anne.
Anne: Bugün çok işim var baban yaptırsın.
9-12 yaş grubu Çocuk: Anne, matematikten 90 almışım.
Anne:Alman gereken bir puan zaten. Sınıftaki tüm arkadaşların sana yakın puan alıyor.
12-15 yaş Grubu Genç: Anne, kemana yazılmak istiyorum.
Anne: Keman mı? Hayatta seni onlar mı kurtaracak? Yarın bir gün ele karışınca sana keman değil yemek sorarlar.
15-18 yaş grubu Genç: Arkadaşlarımla dışarı çıkmak istiyorum, kızlar çağırdı.
Anne: Her gün her gün dışarı çıkıp ne yapacaksın? Evi temizlememiz lazım.
18-24 yaş grubu Genç: Ben Güzel Sanatlar Fakültesine gitmek istiyorum.
Anne: Yarın bir gün çocuğun olursa ne yapacaksın? Güzel Sanatlar seni anca kurtarır!
25-30 yaş grubu Genç: Anne evlenmek istiyorum
Anne:Kızım ilk önce okulunu bitir. Yükseğini yap. Bak bana, okumadım koca eline kaldım.
30-35-45----- Olgun Anne: Anne, geçenlerde bizim kız sevdiği birini anlattı. Ne yapacağımı bilemedim.
Anne: Sen zaten ne zaman anne oldun ki kızına yardımcı olasın! Kalbi buruk ve annesi tarafından sözleriyle hayatı boyunca eleştirilen ve yok sayılan bir çocuğum ben. Benim kolum kanadım küçükken yani doğduğumdan beri kırık. İçimde tarif edilemez bir boşluk hissi var. Ne sevildiğimi bildim ne sevdiğimi. Kalbimin diğer yarısı hep eksik. Ne doğru düzgün kendimi topluma kabul ettirebildim ne de candan bir insan olabildim. Hep kendi içimde yalnız ama güçlü görünen birisi oldum. Yalnızlığımı kimse anlamaz zira burukluğumu hep kapatmakla meşgul oldum. Babamın gönül dünyamda açtığı yara kabuğunu bağlayamadı. Bu yara hala taze. Ne zaman insan bütünleşir kendisiyle? Bu acı ne zaman diner? Bu kadar acı çekmesine rağmen insan “ annem” diyerek onu özlemeye devam eder. Kaç yaşına gelirsem geleyim hala umudum bitmemiş. Varlık denen şey nasıl bir boyut ki ben tek kanatla hayata buruk devam ediyorum. Annesiyle bağa kuramayan çocuklar büyüseler dahi birçok sıkıntılar yaşıyor. Ruh dünyaları birçok çalkantıları ve buhranları içinde barındırıyor. Bir nebze olsun onların iç dünyasına gittik. Unutmayalım, bir nehirden iki defa geçilemez misali bir çocuğun yaşı bir daha yaşanmayacak. Sevgili anneler ve anne adayları çocuğunuzla her yaşı doya doya yaşayacağınız zamanlar diliyorum. Bir çocuğa bırakacağınız en güzel armağan ona olan ilginiz ve sevginiz. Kalın sağlıcakla.