Bir iyileme deyişi vardır. Pek beğenirim. “Dinince diğnensin (dinlensin).” derler. Kime? Gayrimüslimlere. Aslında herkes için geçerlidir. Bir de “Ateşi effan (ehven) olsun.” tabirini kullanırlar. Müslüman değildir anılan kişi. Cehenneme gidecektir(!) Orada ateşi az olsun. Ateş onu fazla yakmasın... Dinince dinlenmesi bir zatı muhteremin. İnancı doğrultusunda muamele görmesidir. Yüce Tanrı taktir edecektir. Kim günahkar, kim hayırlı, kim hayırsız? Bu iyileme sözü daha bir insancıl gelir bana. Öyle ya... Kimin veli, kimin deli olduğunu biz nereden bilelim? Niceleri yere bakar, yürek yakar. Koltuğu altında haç taşıyanlar, riyakârlar... İnsanın alası içinde. İçten pazarlıklı olanları seçip ayırmak zor. Bunu ancak Yaratan bilir. Belörenli Artin. Artin Ermeni kökenli biri. Belören’de, Oğulcuk’ta sevilen bir insan. Hatırı sayılır, minderi serilir. Oğulcuk’a sık gelip gider. Ahbapları var bizim köyde. Artin Oğulcuk’ta. Cafer ağanın odasında oturuyorlar. Sohbet koyu. Çaylar içilmiş. Gülüm şakım... Takıldılar bizim köylüler Artin’e: -Artin! Yav arkadaş. İyisin, hassın. Lakin bi gusurun var. O gusurun da olmasa dört dörtlük bi adamsın. Merak etti Artin: -Gusurum neyimiş ki?.. -Ne olacak gayrimüslümsün... Gel Müslüman ol, galma Ermeni... Artin şöyle bir süzdü bunu diyenleri: -Yav arkadaşlar! Ben sizin gibi Müslüman olmayı istemem. Hacefendi (Hoca efendi) gibi de Müslüman olamam. En iyisi bu sevdadan vaz geçin. Ben dinimde galıyım. Öyle bir açıklama ki tuzu biberi içinde. Artin verdi bizimkilerin ağzının payını. “Size ne benim dinimden?..” demeye getirdi. Haksız da sayılmaz hani. Bizimkiler suspus oldular. Bu sözün üstüne söyleyecek bir şey bulamadılar.