Kahramanmaraş Hz. Mevlana Kültürü, Tasavvuf Musikisi ve Folkloru Araştırma ve Yaşatma Derneğinde her Pazartesi tasavvuf musikisi meşkleri yapılır. Senenin son gecesine isabet eden bu Pazartesi’de dostlarla beraber oradaydık. Tasavvuf büyüğümüz Mehmet Maraşî öncülüğünde, Zakirbaşı Bahaeddin Bilginer, zakirler ve semazenlerle güzel bir musiki meşki icra etmiştik.


İcra ettiğimiz eserler arasında, “İlhami” mahlasıyla bilinen Sultan III Selim Han’a ait bir naat-ı şerif de vardı. Günümüz bestekârlarından Neyzen Hakan Avlan’ın Nihavent makamında bestelediği bu Tevşih eserin notasının hemen altında “ bu naat-ı şerif, Efendimiz (SAV) Kabr-i Şerifinin etrafındaki sütunların üzerinde yazılı olan naattır” diye yazıyordu.


Hac ve umre vazifeleri için mübarek beldeleri ziyaret ettiğimizde, Medine-i Münevvere’de Efendimizin kabri saadetleri ile minberi saadetleri arasındaki sütunlarda altın yaldızla yazılmış hatlar görürüz. Bu yazıların bir bölümü, ecdadımızın Türkçe lisanla o sütunlara nakşettikleri naat-ı şeriflerdir.


NAAT-I ŞERİF, TÜRKÇE LİSANLA MESCİD-İ NEBEVİ SÜTUNLARINA YAZILMIŞ

 

Mescid-i Nebevi'deki Osmanlı eserlerinden şükranla bahseden Seyyid Berzenci, Nüzhetü'n nazirîn isimli eserinde Sultan III. Selim Han’ın Mescid-i Nebevi’deki Cennet Bahçesi sütunlarında yazılı naat-ı şerifinden şöyle bahseder:


"Osmanlı padişahlarından Sultan Üçüncü Selim'in eserlerinden olarak bu 12 sütunun mermerle kaplanması Ravzayı şerife'nin güzel bir belleği oldu.. Sütunların üst taraflarına Türkçe lisanıyla Sultan Selimi Salis Hazretlerinin Şefaat-i uzma sahibi Resûl-ü Ekrem (s.a.v.)'e tevessülen yazdığı kaside nakşolunmuştur. Yazılar kabartma olarak işlenmiş olup tamamlandıktan sonra altın suyu ile boyanmıştır. Bu sütunlara nakşolunan na't-ı nebevî minberin sol tarafına düşen direkten başlayarak devam eder.”


TÜRK MUSIKİSİNE YENİ MAKAMLAR KAZANDIRDI


Sultan III selim Han, padişahlığının yanı sıra aynı zamanda büyük bir musıki üstadıdır. Türk Klasik Müziği'ne Suzidilârâ, Şevkefza, Şevk-u Tarab, Arazbarbûselik ve Nevakürdi makamlarını kazandırmıştır. Topkapı Sarayı'nda dönemin ünlü müzik adamlarıyla meşk yapar, Galata Mevlevihanesinde âyin-i şeriflere katılır, Şeyh Galip Efendi ile sohbetlerde bulunurdu. Ayin, durak, naat, ilahi formunda ayrıca;  kâr, beste, semai, şarkı, köçekçe, peşrev, saz semaisi formunda 64 civarında eser bestelemiştir. 


Yenilikçi bir Padişah olarak bilinirdi. Yeniçeriler arasında çıkan bir isyan sonucunda Topkapı sarayında şehit edildiğinde (28 Temmuz 1808) kendini elindeki ney’le savunmaya çalıştı. 


“BİN SALÂT İLE SELÂM EYLER REVÂN-I PÂKİNE”

Bir peygamber âşığı olan Sultan III. Selim Han, Mescit-i Nebevinin sütunlarına nakşettiği, Efendimize tevessülen  kaleme aldığı, “Es-selam ey mehbit-î vahy-î emin / Can ile aşık sana Rûhu'l-Emin “ mısralarıyla başlayan o naat’tın bir bölümünü aşağıda paylaşmak istedim:


Nola fahr etse yazarken hâme na’tu midhatin,

Ol Resûl-i kibriyânın vasf-ı zât-ı devletin.

Bî-nazîr mahbûb-ı Hak’tır görmemiş mislin felek,

Nûrdan bir serve benzetmiş görenler kâmetin.

Hilkat-i dünyâ bâis zât-ı pâkindir senin,

Arşdan a’lâ yâ Resûlallah kadr ü rif’atin.

Hamd ola Hakk’a bizi çün ümmetinden eyledi,

Şükrün etmek nice mümkindür bu uzmâ nîmetin.

Dâima zikr-i salâtım ola evrâdım benim,

Olur ise ey şeh-i taht-ı risâlet himmetin.

Mülhem oldun yazmaya bu nüsha-i vassâfi çün,

Tâ şefaat eyleye bu na’t-ı pâke himmetin.

Bin salât ile selâm eyler revân-ı pâkine,

Eyler İlhâmî recâ nakd-ı şefâat ruhsatin.