Mute Savaşı İslâm ordusu ile Bizanslılararasında, Hicri 8 - Miladi.629 yılında yapılan savaştır.
   Mute; Kudüs'ün güneyinde bir kasabanınadıdır. Hz. Muhammed (s.a.v.) etraftaki kabileleri ve dünya hükümdarlarınaİslam dinini davet için elçiler gönderiyordu. Busra valisi  Amrü'l Gasani Bizans'ın himayesindeHıristiyanlığı kabul etmişti. Bu vali, Peygamber Efendimizin elçisi Haris binUmeyr'i (r.a) Mute'den geçerken yakalattı. Peygamberimizin elçisi olduğunuöğrenince öldürttü. Bu hadise, Arabistan'da kabilleler arasında örf veadaletlere hukuki prensiplere aykırı idi. Peygamberimizin elçilerinden şimdiyekadar hiçbiri öldürülmemişti. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizHaris bin Umeyr'in şehit edildiğini öğrenince çok üzüldü. Bunun üzerine hemenZeyd bin Harise (r.a) kumandasında bir ordu hazırlanmasını emrettiler. 
     Peygamberimiz(s.a.v) Ashabınadüşkündü ve onları çok severdi. Onların başına bir sıkıntı geldi mi çokrahatsız olur ve çok üzülürdü. “Elçiye zeval olmaz” derler ama bu sahabe olanelçinin şehit edilmesinden sonra üç bin kişilik bir ordu hazırlar. Düşman önceİslam’a davet edilecek, kabul etmez, cizyede de razı olmazlarsa İslam elçisiniöldüren bu zalimlerle savaşılacaktı. M.629 yılında İslam ordusu Medine’dençıkıp Mute’ye vardığında Bizans desteğinde Hıristiyan Araplardan oluşan yüz binkişilik bir ordu ile karşılaşırlar. Ve savaş başlamıştır.

   Bu savaşınbaşlama sebebi bir Müslüman elçinin haksız yere şehit edilmesidir. İslam’dahaksız yere bir insanı öldürmek, bütün insanları öldürmek gibidir. Bir insanınkurtarmak(sağ kalmasını sağlamak) bütün insanlığı kurtarmak gibidir. Ayet-i kerimede;“Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmakkarşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim debirini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanlarıyaşatmıştır.”buyrulmaktadır.(Maide,32)

   Hazırlanan üçbin kişilik ordu hareket etmeden önce Peygamber efendimiz; " Eğer savaştaZeyd bin Harise şehit olursa, kumandayı Cafer ibni Ebi Talip alsın, şayet,Cafer de şehit olursa, kumandayı Abdullah bin Revaha alsın şayet o da şehit olursaaranızdan birini seçin" buyurarak sancağı Zeyd bin Harise'ye (r.a) verdi.Hz. Muhammed (s.a.v.) Orduyla birlikte Medine'nin dışında Seniyyetü'l Vedadenilen bir tepenin yanına kadar gidip " Haris'in şehit olduğu yere kadargidin. Orada kâfirlerden kim varsa onları ilk önce İslam dinine davet edin,eğer kabul ederlerse İslam dinini onlara anlatarak öğretin, yok karşıgelirlerse Allahü tealanın yardımını isteyerek onlarla savaşın." buyurduve orduyu uğurladı. 
   İslam askerleri Maan mevkiine geldiklerinde,Bizans ordusunun yüz bin kişilik kuvvetle üzerlerine doğru geldiğini haberaldılar. Düşman askeri 100.000 kişi olmasına karşılık, İslam ordusu 3.000 kişiolup sayıca azdı. Bu durum Eshab-ı Kirama korku vermedi, ancak tedbir içinPeygamberimize durumun bildirilmesi istendi. Abdullah ibni Revaha (r.a)"Ey cemaat! Biz buraya niçin geldik bilmezmisiniz? Şüphesiz düşmanla harpetmek ve şehit olmak için geldik. Biz asla çoklukla zafer kazanmadık Bedr günüaskerimiz ve silahımız yoktu. Hak teala bize nusretini (yardımını) müyesseretti. Şimdi harbe hepimiz birlik halinde yürüyelim. Ya şehit oluruz veya zaferikazanırız. Eğer şehit olursak doğruca Cennete gidip, bizden önce şehit olanarkadaşlarımıza kavuşuruz." 
     Bu konuşma üzerineMüslümanlar, hep bir ağızdan; İbn-i Revaha doğru söylüyor diyerek düşmanüzerine hücum ettiler. İslam ordusunun kumandanı olan Zeyd bin Harise (r.a) birelinde sancak diğer elinde kılıçla düşmana hücum etti. Pek çok kahramanlıklargösterdi. Sonunda bir mızrak darbesiyle şehit düştü. Sonra sancağı Cafer binEbi Talib (r.a) aldı. elinde sancak düşman arasında savaşıyor ve devamlıilerliyordu Bu esnada vücudu birçok yerinden yara aldı. Sağ kolu kesildi,sancağı sol eline aldı, sol kolu da kesilince sancağı iki pazusu arasına aldıDaha sonra mübarek bedeni belinden ikiye biçilerek şehit edildi. 
    Hz. Cafer'in şehit olduğu haberi,vücudunda doksandan fazla yara olan Abdullah bin Revaha " Ey nefs Cafergitti sen hala dünyalık peşindesin." diyerek koştu sancağı eline aldı.Düşmana hücum etti, çok kahramanlıklar gösterdi. Harp esnasında parmağına kılıçdarbesi isabet etti. Deride sallanan parmağını basıp kopardı. sonra " Eynefs, eğer hatununa meylin varsa ben onu boşadım." Eğer kölelerine meylinvarsa. ben onların hepsini azad ettim. Bu dünyada bir şeyin kalmadı, ancakşahadet kaldı. Deyip tekrar hücum etti ve şehit oldu. Sancak yere düşmesin diyekomutanlığı Halid bin Velid aldı.. Bunun üzerine düşman üzerine şiddetlihücumlar yapılarak akşama kadar savaşıldı.
     Hz. Halid bin Velid (r.a)sabah olunca İslam ordusuna yeni bir nizam verdi. öndekileri arkaya sağdakilerisola soldakileri sağa geçirdi. Düşman askerleri sabahleyin karşılarında yenisimalar görünce, İslam ordusuna takviye asker geldiğini zannettiler ve korkupkaçmaya başladılar. Bu şaşkınlık üzerine Hz. Halid bin Velid (r.a) Bizansordusu üzerine şiddetli bir hücum yaptı. Birçok Bizans askeri öldürüldü. On beşMüslüman da şehit oldu. İslam ordusu büyük bir tehlikeden mükemmel bir harptekniğiyle kurtaran, Halid bin Velid (r.a) ordusunu yavaş yavaş geri çekti.Böylece İslam ordusu Medine-i münevvere ye muzaffer olarak döndü.

   Medine’de İslâmdevletinin kurulmasından sonra, Müslümanlarla Rumlar arasında yapılan ilk savaşMute savaşıdır. Mute Şam bölgesinde bir yerin adıdır. Peygamberimiz (s.a.v);Ashâb-ı kiramdan Haris bin Umeyr’i, Busra Emiri Amr el- Gassani’ye İslam’adavet mektubu sunmak üzere elçi olarak gönderir. Ama bu sahabi Gassanilertarafından şedit edilir.

   Mute savaşındahaksız olarak bir Müslüman öldürüldüğünden  bu savaşbaşlıyor. Üç bin Müslüman onun için yola çıkıyor. Zeyd bin Harise, Cafer b.EbuTalip  ve Abdullah b.Revaha gibi büyük sahabelersırayla İslam sancağını eline alarak şahadete kavuşurlar.

   Bugün değilimbir insanı haksız olarak öldürmek, binlerce insanlar Şam’da, Halep’tekatledilmektedir. İslam sınırlar arasına hapsedilemez. İslam evrensel birdindir. Yeryüzünde bir Müslüman’ın derdi, bütün Müslümanların olmalıdır.Müslümanlar, haksız yere dindaşlarının öldürülmesine, vatanından yurdundanedilmesine seyirci kalmamalıdır.