Türkiye virüsle moraline bozacak bir ülke değil. Bundan bir asır önce 1900 yılların başında yine bir salgın çıkmış ve çok fazla insan ölmüş. Yalnız Avusturya da 50 milyon insanın bu salgından öldüğü tarih sayfalarında yazılı.

Şimdi yine dünya ile birlikte virüsle başa çıkmak zorundayız. Ancak yüz yıl öncesindeki bilim insanı ve teknoloji bu kadar yol kat etmiş değildi. Teknolojiden de faydalanarak aşı bulundu ve bizlerde bu yılın sonunda salgından kurtulmuş olacağız!” İnsanlık tarihi ilerlemeci sürekli bir gelişme, olumluya gidiş hali ”anlayışıyla ele alır.

Hâlbuki insanlık tarih ile ilgili bir süreci ifade eder. Bu gün insanlığın geldiği seviye birçok yönü ile özellikle teknolojik olarak dünden daha ileride ama aynı şekilde pek çok konuda da daha geridir.

İleriliği de dünden bu güne kadar daha çok silah gücüne sahip, bilgiyi üreten ve kontrol edebilenlerin yani iktidarların karar verdiği görülüyor.

+++

Asurlular ilk imparatorluğu kurduklarında savaş arabaları ve üstün disiplinleri ile büyük bir fark yaratmışlardı. Göçebeler de hızlı hareket kabiliyetleri ile yerleşikliklere karşı bir süre egemen oldular!

Tüfeğin, topun ve buharlı geminin icadı, imparatorlukların yapısını değiştirdi. Osmanlı imparatorluğu da olumsuz şekilde etkilemişti!.

Şimdi her şey değişti… Savunma sanayisi güçlü olan ülkeler öne geçtiler ve dünyada söz sahibi oldular.

XXI. yy’ın ilk çeyreğinde Osmanlının torunları olarak ekonomik konuda birçok ülke ile boy ölçüşecek duruma geldik.  

Biz Doğulu ama yüzü Batıya dönük bir ülke olarak ne demokrasiye ve onun ekonomik doktrini kapitalizmi içleştirebildik ne de bundan vaz geçebildik. Üretim ilişkilerimizde hiçbir zaman batıdaki gibi olmadı.

BİREYSEL İDEALLERİMİZ:

 Bireysel ideallerimiz olduğu kadar toplumsal ideallerimiz de var elbette. Öncelikle insan onurunun, hak ve hukukunun korunduğu bir barış ortamı herkesin düşü olmalıdır. Bu düşün gerçekleşmesi için bireysel çıkarlarımızın önüne ülkemizin geleceğine dayalı çıkarlarını koyabilmemiz, sevgi ve hoşgörü ekseninde dayanışmacı, paylaşımcı bir yaklaşımla, sosyal barışa katkı sağlamamız gerekir.  Çünkü her birey bağlı olduğu toplumla var ya da yoktur…

Ne var ki demokrasiler de zaman zaman kan kaybederek, ortak akıl ve kolektif düşünceden uzaklaşır, sosyal barışı sağlamakta zorlanırız. Bu durumda sorunun çözümünde ortak akıl ve uzlaşma kültürüne işlerlik kazandırdığımız takdirde, işlerimiz daha da kolaylaşacaktır.

Bu yüzden ki özellikle gelişmekte olan ülkelerde demokrasinin zamanla sıkıntıya girdiği görülür. Ülkeler güç kaybeder. Toparlanmak kolay olmaz. Toplum bünyesini kaşıdıkça kanayan yaralar oluşur. Barış ortamının en büyük nimet olduğunu anlamamız gerekir, elbette.