Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş aramızdan ayrılalı 9 yıl oldu. Rahmetli’nin vefatı 26 Eylül 2012’dir bilindiği üzere. Sesi, avazı kaldı bize yadigar. Dünyalar durdukça da o ses Anadolu coğrafyasında dalgalanıp duracak.
Geçenlerde Neşet Ertaş’ın son şiiri Veda’yı paylaşmış bazı dostlar. Şiirin teması veda duygusunu uyandırıyor. Bu şiiri Erol Parlak Neşet Ertaş’ı anlattığı “Garip Bülbül” kitabına almış. Erol Parlak diyor ki:”Neşet Ertaş ölümünden bir ay önce İzmir’e gitmeden bu şiiri bana verdi. Kitapta yer almasını istedi. Kendisi çalıp söyleyecekti ama bana emanet etti.”
Erol Parlak ve Birol Ertaş da şiiri yorumlamışlar. Dinledim. Hakikaten çok etkileyici. Bozlak ayağında çalıp söylemişler. Gönüllerine sağlık.
.
Buraya kadar güzel de benim takıldığım bir nokta var. Veda, Âşık Veysel’in “Mecnun Gibi Dolaşırım Çöllerde”sine ne kadar benziyor. O kadar olur yani. Tematik benzerlik. Ölçü. Ayak, redif…Hemen hemen aynı.
Her iki şiiri de ilginize sunuyorum. Bir de siz bakın bakalım:
.
VEDA
.
Tükendi ömrümün çoğu gidiyor
Cahil ömrüm geldi geçti yel gibi
Sevdiğim uzaktan seyir ediyor
Beni görüp bakınıyor el gibi
.
Geçti günler, yıllar ömürse doldu
Giden gitti bilmem geri ne kaldı
Ömrümün baharı sarardı soldu
Yandı kaldı garip bağrım çöl gibi
.
Veren, geri almak için gözlüyo
Her an her saniye beni izliyo
Garip bağrım için için sızlıyo
Sazımda inleyen sırma tel gibi
.
Uzun yoldan gelmiş gibi yorgunum
Ne kimseye küskün ne de dargınım
Bir ahu gözlüye candan vurgunum
Garip gönlüm kapısında kul gibi
(Neşet Ertaş)
.
MECNUN GİBİ DOLANIRIM ÇÖLLERDE
.
Mecnun gibi dolanırım çöllerde
Hayal beni yeldiriyor yel gibi
Ah çeker ağlarım gurbet ellerde
Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi
.
Bir güzelin mecnunuyum ezelden
Veremem telkini gelmiyor elden
Yandım ateşine can ü gönülden
Görmesem günlerim uzar yıl gibi
.
Hesapsız günlerim gelip geçiyor
Varıp sırrın yad ellere açıyor
Evvel benim idi şimdi kaçıyor
Beni görüp saklanıyor el gibi
.
Zincirsiz kösteksiz bağladı beni
Tatlı dilleriyle eğledi beni
Yurdumdan yuvamdan eyledi beni
Yarsız dünya malı bana pul gibi
.
Aşkın beni deryalara daldırır
Bir dem ağlatır da bir dem güldürür
İster azat eder ister öldürür
Aşık Veysel kapısında kul gibi
(Âşık Veysel)
.
İlk kıtalarda ayaklar “yel gibi” ve “el gibi”ler tıpkısının aynısı. Bir de son kıtaların son dizelerine bakalım: “Garip gönlüm kapısında kul gibi” diyor Neşet Ertaş. Âşık Veysel de son dizeyi şöyle bağlamış: “Garip Veysel kapısında kul gibi”. Benzerliği gördünüz değil mi?
Hele bir de “Sazımda sızlayan sırma tel gibi” dizesi var ki Şekip Şahadoğru’nun “Malum Olsun Sana Bak Ne Haldayım” bozlağından ödünç alınmış sanki!
Sözü fazla uzattım. Bana müsaade dostlarım.