Öğrenci yurtları ile ilgili özel bir düzenleme varken ne yazık ki çok şekilci bir yaklaşımla bu kurallar öğrencilerin yararlanması için inşa edilen ancak kendilerini ‘apart’ olarak adlandıran yerler için uygulan(a)mıyor. Bu nedenle, apartlarla ilgili hukuki problem yaşayan öğrenciler sıradan bir tüketici gibi tüketici kanununa ve bununla birlikte 6098 sayılı Borçlar kanununun 301 ve devamı maddelerine gitmeleri gerekiyor. Ancak işin vahim boyutu, hukuki problemlerden çok daha esaslı olan problemlerini çözecek bir merci ya da muhattap bulamıyorlar. Halbuki bilindiği gibi apartlarda ikamet eden öğrenciler genellikle 18 yaş sınırında ve bu yaş grubunu genel ilkelerle korumaya çalışmak aslında korumasız bırakmaktır. Bu nedenledir ki, Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları Ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna “Gerçek ve tüzelkişiler tarafından yemekli ve yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumlar açılması ve işletilmesi Milli Eğitim Bakanlığının iznine bağlıdır. Milli Eğitim Bakanlığı bu gibi yurt ve kurumları tesbit edeceği esaslara göre denetler.” hükmü konmuş, öğrenciler özel koruma altına alınırken yurt işletmecilerine de yükümlülükler getirilmiştir. Peki, adı yurt olmasa bile öğrencilere hizmet vermek üzere inşa edilmiş yerlerin (apartlar) adı geçen yasa kapsamında denetlenmesi mümkün mü belki ona bakmak gerekir. Bu konu elbette yasayı uygulayanların takdiri ancak görevi öğrencileri korumak olan kurum/kuruluşların kendilerini korumaktan uzak öğrencileri tacirlerin, hatta bununla birlikte bir çok risk içeren böyle bir ortamın insafına terketmelerini anlamakta güçlük çektiğimi söylemeliyim. Çünkü Kanuna açıkça ‘…ve buna benzer kurumlar…’ denilerek adı ne olursa olsun bu tip yerlerin denetlenebileceği belirtilmiştir. Ancak bu hükmün gereği ne yazık ki yerine getirilmiyor. Apartlar denetimden ari mi? Eğer adı apart olan bu yerler denetlenmeyecekse, özel öğrenci yurdu olarak hizmet verenlerin aklından şüphe etmemiz gerekir. Çünkü ‘Özel Öğrenci Yurdu’ tabelasını kaldırıp yerine ‘öğrenci aparatları’ tabelasını koyduklarında bir çok yükümlülükten kurtulmuş olacaklardır. Bir özel öğrenci yurdu açmak isteyen işletmeciye; yangın merdiveninden tutun yemekhane ve mutfak tesisatı ısınma, güvenlik, barınma, personel çalıştırma gibi birçok gereklilik sıralanmaktadır, ki öyle de olması icap eder. Bunlara ilaveten ayrıca vergilendirme, ruhsatlandırma aşamalarındaki sıkıntıları da ekleyebiliriz. Ancak, verdikleri hizmet aynı olmasına karşın, adı ‘özel yurt’ olan bir yer için yüzlerce şart koşulurken aynı hizmeti veren ancak kendisini ‘öğrenci apart’ı olarak adlandıran yerlerin hiçbir sorumluluk yüklenmemesi, denetimden adeta ari olmaları kabul edilemez. Nerede kalıyorsa kalsın her öğrenci devletin korumasından faydalanma hakkına sahiptir. Bazı apartların günlük, gecelik, hatta saatlik kiralanabilmesi de hesaba katıldığında devasa bir sorunlar yumağı ile karşı karşıya olduğumuz görülüyor. Kamu otoritesi kanun ve yönetmeliklerle bu koruma sağlayacak kriterler getirmeli ve çok sıkı bir şekilde uygulamalıdır. Aksi takdirde bu yerler, ne idüğü belirsiz örgütlerin, uyuşturucu tacirlerinin, beyaz kadın ticareti yapan ahlaksızların cirit attığı yerlere dönebilir. Bilindiği gibi, öğrenci olmayan kişiler de bu apartları kiralayabiliyor ve kullanabiliyor. Bu durum dahi karşı karşıya bulunduğumuz riskin ne kadar büyük olduğunu ortaya koymaya yetiyor. Yeni düzenleme derde deva olabilecek mi? İşte, 9 Aralık 2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevlerinde değişiklik yapılmasına dair kanun imdadımıza yetişebilecek içerikte gibi görünüyor. Özellikle 5nci maddesindeki “Öğrencilere özel barınma hizmeti veren kurumlara iş yeri açma ve çalışma ruhsatı Bakanlıkça verilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir.” hükmü içimizi ferahlattı. İnşallah çıkarılacak yönetmelik ile bu başıboşluğa bir düzen getirilir ve gençlerimizi tüm bu olumsuzluklardan koruyabiliriz.