Isparta’da yaşanmış bir uyuşmazlık üzerinden konuyu yorumlamaya çalışalım… Ö.UZ adındaki tüketicimizle Özel Isparta G.kent Kız Öğrenci Yurdu arasındaki sözleşme 17.08.2016 tarihinde düzenlenmiş, Sözleşmede, “Öğrenciler zorunlu haller dışında yurttan ayrılamazlar,
ayrıldıkları takdirde ödemenin tamamını ödemek zorundadırlar.”“Ay içerisinde sıra senetlerin bir tanesinin ödenmemesi halinde
diğer senetler muacciliyet kazanacaktır.” Hükümleri yer alıyor, sözleşmeyi hem tüketici hem de tüketicinin velisi imzalamış. Ücretler sözleşme gereği elden yatırılıyor, Sözleşmeye göre ayda 600 lira ödeme yükümlülüğü bulunmasına karşın 10 aylık toplam ödeme bedeli olan 6.000 lira tek senet düzenlenmiş. Tüketicimiz KYK yurtlarında yer bulunca 16.10.2016 tarihinde yurttan ayrılmış ve ifadesine göre yerine yeni bir öğrenci alınmış. Ayrılma tarihi ile ilgili herhangi bir belge sunamayan Öğrencimizin ifadesine göre yurttan ayrılacağını yurt yönetimine şifai olarak söylemiş.
Genel değerlendirme Konu gündemimize girmişken, genel bazı ilkeleri hatırlatma fayda var. Bilindiği gibi, üniversiteyi kazanan tüketicilerin ilk yaptıkları iş kalabilecekleri bir yer bulmaktır. Önce KYK’na ait yurtlara bakılmakta, KYK’larında yer bulmayanlar ‘Özel Yurt’lara yönelmektedirler. Özel Yurt’larda kalmak isteyen tüketicilerin önlerine ‘standart sözleşme’ler konmaktadır. Okudukları metin standart bir metin olduğu için içeriğine etki etme imkânları zaten yoktur ayrıca metinde çoğunlukla zaten öğrenci olarak uymak durumda oldukları kurallar vardır ve bu yüzden sözleşmeyi imza etmekte bir sakınca görmezler. Ancak atladıkları bir husus vardır, bu zorunlu kuralların arasına konan bazı şartlar ileride önlerine aşılması zor bir engel olarak çıkacaktır.
Tüketici yasası ne diyor? Bu ‘Standart Sözleşme’ meselesi günümüzün önemli tüketici problemlerinden biri olmayı sürdürmeye devam ediyor. Yasamız bu nedenle önemli bir çerçeve çizmiş ve tüketicileri korumaya almak istemiştir. Yeni yasanın 5. Maddesi bu konuya hasredilmiş, ‘Tüketici ile müzakere edilmeden sözleşmeye dahil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartları haksız şart’ denilerek bu şartların ‘hükümsüz’ olduğu ilan edilmiştir. Diğer yandan, Haksız şartlara açıklık getirmek amacıyla çıkarılan yönetmeliğin ekinde de örnek “haksız sözleşme şartları”na yer verilmiştir. Özellikle (ç) ve (d)’de belirtilen örnekler dikkat çekicidir: ç) Tüketicinin sözleşmeyi kurmaktan veya ifa etmekten vazgeçmesi hallerinde sözleşmeyi düzenleyene
tüketicinin kendisine ödediği bedeli muhafaza etme hakkı tanıyan, ancak sözleşmeyi düzenleyenin aynı türden davranışları için
tüketiciye benzer bir tazminat hakkı tanımayan şartlar, d) Yükümlülüklerini yerine getirmeyen tüketicinin
, orantısız biçimde yüksek bir tazminat ödemesini gerektiren şartlar, haksız şarttır ve bu şartlar tüketiciler için bağlayıcı değildir.
Sözleşmenin değerlendirilmesi ‘Sözleşme’ dediğimiz belge iki taraflıdır, her iki tarafa da hem hak ve hem de yükümlülükler verir. Tüketicinin imza ettiği sözleşmeye baktığımızda, sözleşmeden ziyade sadece öğrenciye kural dayatan, yükümlülük yükleyen bir metinle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz: “Öğrenciler zorunlu haller dışında yurttan ayrılamazlar,
ayrıldıkları takdirde ödemenin tamamını ödemek zorundadırlar.”“Ay içerisinde sıra senetlerin bir tanesinin ödenmemesi halinde
diğer senetler muacciliyet kazanacaktır.” Yasamızın Sağlayıcı olarak tanımladığı yurt yönetimi, öğrenciye olabildiğince ağır yükümlülükler yüklerken kendisinin öğrenciye gereği kadar ya da hiç hizmeti vermemesi durumunda nasıl bir yükümlülük yükleneceğine hiç yer vermemiştir. Bu nedenle sözleşmedeki bu şartlar haksız şart niteliğindedir ve tüketici açısından artık bir bağlayıcılığı yoktur.
Tüketici ne yapmalı? Tüketici, miktar yönünden görevli olan Tüketici Mahkemesi’ne, Tüketici Mahkemesi yoksa bu sıfatla görev yapan Asliye Hukuk Mahkemesine başvurabilir ve senedi iptal ettirebilir. Ancak, dava açmak yerine sağlayıcının harekete geçmesini beklemenin daha doğru bir davranış olacağını düşünüyorum. Böylelikle, tüketici hak arama yollarında daha az hırpalanacaktır. Zaten karşı taraf senedi tahsil etmek istiyorsa icraya gitmek zorunda kalacaktır. İcra işlemi başladığında yukarıda belirttiğimiz yasa ve yönetmelik hükümlerini gerekçe gösterilerek itiraz edildiğinde sağlayıcının davayı kazanma ihtimali kalmayacaktır.