“Yaşarken ölen ruhların anısına”
Olmayan şeylerin pişmanlığını yaşamak, içimizi fare gibi kemiren nesnelerin varlığına benzer. Kendimizi suçlayarak ve aşağılayarak iç sesimizle konuşa konuşa bir gün yılgın düşeriz. İnsan, olmayan şeyi üretebilen ve olanı abartan bir beyin yapısına sahiptir. Beyin, şeffaf bir yapıdır. İstediği şekli alabilir. İnsanları hayata bağlayan düşünce yapısıdır. Yaşanmış bir olayı nasıl yorumladığımız bize aittir. Ne düşündüğümüz ve nasıl hissettiğimiz bizim sorumluluğumuzdadır.
Bazen insan ne düşüneceğini ve nasıl hissedeceğini bilemez olur. Geçmiş, hayatımızı denizde çıkan fırtına gibi savurur gider. Böyle zamanlarda çevremizdekilerin desteğine ihtiyaç duyarız. “Başıma gelmemeliydi, neden ben? nasıl oldu da bu oldu?” gibi cümlelerle bitmiş bir hayat hikayesini zihnimizde senaryolaştırırız. İşte, en ürpertici olan da budur. Düşüncelerin üvez gibi beynimizde kocaman olması, yaşama sevincimizi alıp götürür. Yaşarken ölmek, kendimden uzak ve hiçbir anlama ait hissetmediğim an’ dır.
Çevrenizde hayattan kopmuş insanlara yardım eli uzatmakla yükümlüyüz. Bir olaydan dolayı geçmişini unutmayan ve sürekli kendini huzursuz eden kişilere hangi cümlelerle yardımcı olabiliriz? Sizlere bu cümlelerden bahsedeceğim;
“Ben hep kaybeden oluyorum.” demek yerine “Sadece bu durumu kaybettim” diyebilmek.
“Çok bencil bir çocuksun.” Yerine “Bu konuda bencillik yaptın” denebilir.
Kişiliğimi suçlamak yerine davranışlarımı kınayabilirim.
Geçmiş geldi ve geçti. Tren yolculuğunda camdan manzara izler gibi bakıyoruz geçmişe.
“Hayatta her zaman adaletli muamele görmeliyim.” demek yerine “Herkes gibi bende adaletsizlik yaşayabilirim.” denebilir.
“Her istediğim her an olmak zorundadır.” demek yerine “Bu isteğim 0-3 yaş aralığında kaldı. Ben bir yetişkinim. İstediğim olmadığında buna katlanabilir ve başka seçenekler bulabilirim.” diyebiliriz.
“Kendimi sevmek çevre koşullarına bağlı olmak zorunda değil.”
“Her zaman mantıklı ve tutarlı olmak zorunda değilim.”
“Sahip olduğum tüm olumlu özellerimi takdir edebilirim.”
Cümleleri değiştirmek, düşüncelerimizi, duygularımızı ve hayatımızı etkiler. Hayata, olumlu bakmamızı sağlar. Yaşamdan doyum alarak hayata devam ederiz. “Ne olduysa oldu” yaşanan her şey gelişmem için fırsattı. Bu şekilde teselli bularak, yaşarken her dakika ölmek yerine, her saniye hayata tutkuyla bağlanabilirim.