KSÜ Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can zaman buldukça basınla bir araya gelerek basına bilgi verir ve basından bilgi alır. Ancak koronavirüs nedeniyle uzun bir aradan sonra ilk kez yazılı basın ve sosyal medya ile bir araya geldi.
Basına değer vermek hep kurumlara artı getirmiştir… Basının görevi eksileri ve artıları gündeme getirmek, hakaret etmeden eleştirmektir. Zaten basının görevi de budur.
Kahramanmaraş basınının her geçen gün sayıları çoğalsa da iyi yetişen gençlerden oluşuyor. Boş değiller ve yerinde sordukları sorularla karşılık buluyorlar.
Rektör Can’ın; KSÜ’yü aldığından daha ileriye götürdüğünü inkâr edemeyiz.
Yalnız bu ilin bir ferdi olarak üniversiteden beklentilerimiz bir hayli fazla. Üniversite -Sanayi işbirliğini yeterli bulmuyoruz. Her yaptığı basın toplantısında somut olarak Üniversite sanayi işbirliğini görmek istiyoruz. Elbette bazı çalışmalar yapılmış. Ama onların yeterli olmadığını da biliyoruz. Elbette bir miktar var. Bunu Rektörde dile getiriyor. Ülke olarak pahalı mal üretemediğimiz için, ihracat ithalatı karşılamıyor. Her yıl verilen açık bütçeden karşılanıyor. Zaman zaman da bu şekilde krizlerle karşı karşıya kalıyoruz.
Bu kadar sık ekonomik krizle karşılaşmayı hak etmiyoruz. Bunun üstesinden gelecek olan küçük sanayi sitesinde çalışan tornacı Ahmet usta değil!
Bu konuda Üniversitelere büyük iş düşüyor. Öğrenci nüfusunun artmasına seviniyoruz. Ama Bizim esas eksiğimiz ara eleman yetişmemesi. İşverenler; “Bize mühendis yollamayın bize ara eleman yetiştirin. Bizim en çok ara elamana ihtiyacımız var” diyorlar. 200’ün üzerinde üniversitelerimizde en çok mühendis mezunu veriyor… Mühendis olduğu için hiçbir işi beğenmiyor ve işsiz kalıyor. Oda okumuş işsiz sayısını giderek artırıyor.
+++
Üniversiteler bir ülkenin geleceğine yön vermesi gereken ve asli işi bilgi üretmek, ürettiği bilgiden katma değer yaratan kurumlardır. Üniversiteler lise değildir. Onlara lise gözüyle bakmak ve veya konumlandırmak o işlevini yapamaz, yapamadığı içinden üretmez, üretemediği içinde tüm giderlerini vatandaşlarımızdan toplanan vergilerle karşılanır. O zaman üniversiteler üretmek yerine tüketici duruma gelir.
Ülkenin geleceğine yön verecek kurumlar öyle niyetle beyanla olmaz. Samimiyet, kararlılık, inanç ve en önemlisi de hem insan gücü hem de maddi kaynak gerektirir.
Kaynakla ilgili Bakanların, üniversitelerle şirketleri bir araya getirmesi lazım. Şirketler üniversitelerin mütevelli heyetlerine ve yönetim kurullarında yer almalı. Sonra bu şirketler üniversiteler içinde laboratuvarları destekleyecek. Sonra bu laboratuvarlardan çıkan buluşlar ilgili şirketin olacak. İlk etapta üniversitelerin kamu kaynağını kullanması yerine üretmesi sağlanacak. Bu yeni bir fikir mi? Hayır. Bu Avrupa’nın gelişmesine katkı sunan üniversitelerin yaptıkları çalışmalar.
+++
İlimizde iki tane üniversitemiz var. Sütçü İmam Üniversitesi ve İstiklal Üniversitesi.
Asıl olarak amacımız üniversitelerimizi klasik üniversite olmaktan çıkartıp araştıran, üreten ve katma değeri yüksek ürün üreten kurumlar hale getirmek olmalıdır…
Son olarak bir anı: İstiklal Üniversitesi yeni kurulduğunda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank KMTSO’ya gelmişti. Üniversitelerin rektör ve hocaları da oradaydı. İstiklal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sami Özgül, çok iyi bir kalp hekimi. Bakan Varank’a “Sayın bakanım: Ben kalp uzmanıyım. Kalp ameliyatında kullandığımız malzemelerin büyük çoğunluğu dışardan ithal ediliyor. Bana fırsat verin ben bu malzemeleri üniversitemde üreteyim” dedi. Bakan Varank bu konuya sıcak bakmadı.