İnsanın bütünilişki ve irtibatlarının odağında olması gereken bir kavram vardır, Sadakat.
Sadakat; doğru olmak, sözünde durmak ve sözünü yerine getirmek anlamına gelen “sadaka”fiilinden türemiş bir ahlâk terimidir. "Doğruluk ve dürüstlük üzerinekurulmuş samimi ve sağlam dostluk, kalp doğruluğu, içten bağlılık"anlamlarına gelir.
   Sadakat, insanın Allah'a kulluktakikıvamının göstergesidir. Sadakat, müminler arasında güven ve muhabbeti tesisedip fertleri ümmete dönüştürecek eşsiz bir değer; müminler arasındaki vahdetve samimiyetin de teminatıdır. 

   Esasen sadakat,en kısa tabirle "ahde vefa" demektir. Herhangi bir kişiye ve nesneyedeğil, verilen söze bağlılıktır. Yani sadakatte ikinci taraf, kendisine sözverilenden ziyade bizzat sözün kendisidir. 
   Söze bağlılık; kişiye zamana ve zeminegöre tutum değişikliğine sebep olmaz. Muhatabın hal ve tavrında değişiklik olsada verilen söze bağlılık devam ettirilir. Erdemli olan davranış dabudur. 
   Verilen sözün olmazsa olmazvasıflarından biri, Kur'an ve sünnetle mutabık olmasıdır. Zira batıl olanhiçbir söze sadık kalmak gerektiğinden bahsedilemez. Kaldı ki, yanlışa vebatıla sadık kalmak, insanı dünyevî ve uhrevî müeyyidelere muhatap kılar. Böylebir bağlılığı "sadakat "kavramıyla değil de "felaket"kavramıyla ifade etmek daha doğru olur.
    İşte bu yüzden verilen sözünmeşruiyeti önemlidir. Sadakate müstahak sözlerin adamı olmakgerekir. İnsan, ancak Kur'an ve sünnetin onaylayacağı (meşru) sözlervermeli ve sözlerine bağlı kalmak için elinden geleni yapmalıdır. Sadakatgösterilmesi gereken ilk söz ise, kadim bir şehadet sözüdür(Ruhlarınyaratıldığında verilen sözdür.). Bu söz, "Sizin Rabbiniz ben değilmiyim?" îlahî sorusuna insanoğlunun verdiği "Evet, şahit olduk (kisensin Rabbimiz)" cevabıdır. (A'raf, 7/172.)

   Bu, öylesinekapsamlı, öylesine kati bir sözdür ki hayatın tamamını kapsayacak sonuçlarıbulunmaktadır. Bu söz, insanın, doğumundan ölümüne kadar her hal ve şarttaAllah'ın takdirine ve hükmüne ram olmayı ahdetmesidir. Bu ahit, hayat boyuilahî emre amade olmayı gerektirir.

Bezm-i elestte "evet, şahidim" dediğinihatırlamayan Müslümanlar bilmelidir ki, İslam'ın cümle kapısı olan"kelime-i şehadet" de aynı manada bir sözdür: 

"Şahidim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Ve şahidimki Hz. Muhammed, Allah'ın kulu ve elçisidir."

Bu şehadet sözü tam bir katiliktir.. İnsanın, Rabolarak Allah'tan başkasını kabul etmeyeceğini ve Hz. Muhammed'in (sav) yolundanbaşka yol aramayacağını nefsine tembih ve dünyaya ilan etmesidir.
  Şahit olmak; görmek demektir. Şehadetaleminde ki her şeyde kudret-i ilahînin tecellisine tanıklık etmektir.

Şahit olmak; ilan etmek demektir. Tanıklığını ikrar etmekve dünyaya haykırmaktır. Yaşantıyla insanlar için örnek olmak; hal ve tavırlailahî nizamın kemaline delil olmaktır.

Şahit olmak; O'nun varlığına, İlahlığına ve mutlakRablığına inandığını (görürcesine) kesin bir dille beyan etmektir.

    Rab olarak O, ibadetve dua edilecek tek ilah, mutlak itaat edilecek tek kurdet ve yarattıklarınınüzerinde tek kudret sahibidir.

    O'na şahitolmak; O'nu Rabb bilmektir. Bütün mevcudatı yaratan, yaşatan ve rızıklandıranınAllah olduğunu kabul etmektir. Her şeye son verecek olan da yine O'dur.

  O halde; Müslüman’ayaraşan, her şeyden önce bu söze sadakat göstermesi, bu söze bağlı kalmasıdır.İnsanın bu söze sadık kalması, diğer sözlerine de mukavemet ve itibarkazandıracaktır. Allah'a verilen söze sadık kalamayanların başka hangi sözüneitibar edilir ki?
   Sadakat, evlilik müessesesinin dekilit taşıdır. Burada beklenen, eşlerin birbirlerine sadık kalmaları değil,evlenirken birbirlerini her halükârda koruyup kollayacaklarına dair verdiklerisöze sadık kalmalarıdır. Birbirlerine örtü olacaklarına Allah'ı şahit tutarakkavilleştikleri akitlerine sadık kalmalarıdır.Taraflardan biri görevini ihmalve aile hukukunu ihlal etse bile...
İntikam duygusuyla kavlinden dönenler, ancak kendilerine ihanet etmişolacaktır.