Önümüzdeki günler, “ ana muhalefet” konusu da yavaş yavaş gündemi meşgul edecek, etmeye de başladı denebilir. Gerek demokrasi açısından, gerekse Türk insanının ekmeği, işi, geleceği ve mutluluğu açısından, sol muhalefetin düzeyi ve başarışı, belirleyici etkenlerden başlıca biridir. “sol muhalefet “ tanımının geniş kapsamına girecek olursak CHP ve sol muhalefet geçmiş dönemde eksiklikler, yani, ideolojik belirsizlikler, çözüm üretimindeki yetersizlik ve benzeri sorunlar kendini göstermiştir. Sosyal demokrat anlayışın bütün çoğulcu demokrasilerde en büyü kaynağı ve desteği olan işçi ve düşünce kuruluşları. Yapılan yanlış. parti politikaları nedeniyle bu kuruluşlar bu sol anlayıştan uzaklaştılar. Ak Partiye gittiler.

Geçmiş dönemdeki eksiklikler, yani, ideolojik belirsizlikler ve benzeri sorunlar kendini sürdürmektedir. Sosyal demokrat anlayışın, demokrasilerde en büyük kaynağı ve desteği olan sendikalar, sol partilerinden büsbütün uzaklaştırılmıştı! Ortaya, sosyal demokrat modelin bu en temel özelliğinden yoksun, sosyal demokrat siyaseti yaratıp yaşatmak gibi sorunlar çıktı ortaya.

1950 yılından bu yana doğru dürüst iktidar yüzü göremeyen CHP ve sol partiler. Son seçimler öncesinde Millet ittifakı olarak Hem milletvekilleri seçimlerinde hem de Cumhurbaşkanı seçiminde yine elli boş döndü. 25 milyonunun üzerinde oy almasına rağmen ipi göğüsleyen AK Parti ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan oldu.

Sosyal demokrat nitelikli solun gelişiminde “Sloganlar” çok önemli rol oynadığı, geçmişte herkesin paylaştığı bir düşünce olabilmişti. Son seçimde bu faktörün asgari düzeyde kaldığı gün yüzüne çıktı.

Bu gözlem, gelecekteki asıl gelişmenin sağlıklı önkoşuluna, yanı, teorik ve pratik hazırlığa artık daha fazla önem verilmesine yol açabilir.

Sosyal demokrat partilerin örneğin ”CHP” evrensel iddiası, gerek partiye oy veren insanların kendi arasında, gerekse bu insanlarla parti arasında “objektif” bir beraberliğin ve tercih nedeninin varlığıdır.

Beraberlik ve tercih, buna göre, isimlere, konuşmalara propagandaya dayanmaktan çok daha fazla, insanların ”objektif sosyal ve sınıfsal” konumundan, partinin ise “sol” niteliğinden kaynaklanır. Bu objektif faktör ne kadar güçlüyse, solun güvencesi ve sağlığı o ölçüde büyük olur.

Son olarak: CHP genel Başkanı Kemal Kalıçdaroğlu yaptığı açıklamalarda, seçimi nasıl kaybettiklerini anlattı.” Kırsaldan kendilerine toplam 3 milyon oy gelirken 6 milyon oyun Ak Parti ve Erdoğan’a gittiğini söyledi”  “Adama günaydın” demezler mi?..