“Stres”i bilmeyenimiz var mı? Yoktur. Çünkü stres hayatın bir parçası. Her ne kadar ondan uzak durmaya çalışsak da zaman zaman gelir bulur bizi. Yakamıza sarılır, bir türlü bırakmaz.
Stres, kişinin biyolojik ve psikolojik dengesinin bozulmasına gösterdiği tepkidir. Sebebi de kaygı, engellenme, duygusal çöküntü ve gerginlik gibi hallerdir.
Stres sürekli olursa kan basıncını artırır. Damarları tahrip eder. Kalp hastalıkları ve bağırsak sorunlarına yol açar.
Stresli insanlar ellerini yüzlerine götürüyor bir sıkıntı anında. Duygularını kontrol için yapıyor bunu stresliler.
Stresle baş etmek için fiziksel egzersiz, sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve dinlenme şart!. Geçmiş ya da geleceğe değil yaşanılan ana odaklanmalı. O anın tadını çıkarmalı. Çünkü dün yaşanmış bitmiştir. Yarın ne olacağını kimse bilemez. Öyleyse? Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem…
Gelelim “Sitros”a. Bu sözcüğü ben ilk kez Dr. Galip Kırıcı’dan duydum. Galip Kırıcı yerel seçimlerde CHP’den Yenişehir Belediye Başkan aday adayıydı. Çalışmaları esnasında MEŞYAD’a geldi. Projelerini anlattı. Bu arada bir anısından bahsetti.
Dr.Galip Kırıcı, köy köy gezmiş ekibiyle Yenişehir’in köylerini.
Bu gezilerden birinde Karahacılı köyü girişinde birkaç gençle karşılaşmışlar. Gençler kendi aralarında yiyip içip eğleniyorlar. Selam vermişler. Gençler bunları da buyur etmişler nezaketen. Ayaküstü Dr. Galip Kırıcı demiş ki:
-Gençler, afiyet olsun. Stresten mi bu haller?
Gençlerden biri:
-“Sitros”tan demiş. Gülüşmüşler.
Köye gelince köy kahvesinde hoş beş altı boştan sonra Dr.Galip Kırıcı sormuş:
-Arkadaşlar! Köy girişinde gençler yiyip içiyordu. Sebebini sordum. “Sitros” dediler. Yahu nedir sitros?
Köylülerden biri şu yanıtı vermiş:
-Evde hanımınla atışırsın. Arkadaşınla bir anlaşmazlığın olur. Canın sıkılır. Bu strestir.
Ekersin tarlanı. Seranı. Bağını, bahçeni. Eler, belersin.Bir tufan olur. Bütün emeklerin boşa gider. Verdiğin emeğe mi yanarsın. Yaptığın masrafa mı acırsın. İşte bu “sitros”tur doktor bey.
Sitros böyle birşey işte. Korona belası bizi iyice bunalttı. "Sitros" a girdik ki perişan hallerdeyiz.
Öyle değil mi dostlarım? Yine de enseyi karartmayalım.
Bu da geçer yahu!