Olup bitenleri şeytanın ya da onun avanelerinin üzerine atarak meseleden kurtulamayız.  Hani halk arasında anlatılır, alkol alıp, eşini döven, tembellik ve huysuzluk eden adama komiser sormuş, neden yaptın? Şeytana uydum  efendim deyince şeytan bozulmuş, “ ‘Lan’ herhaltı yapıyorsun, geride benim üzerime atıyorsun. ” Şimdi içimizdeki akılsızlar ve hainlere ne yapsın şeytan. Dostunu düşmanından ayıramayan ahmaklara ne yapabilirsin ki! Ayağını yorganına göre uzatmayan müsriflere ya ne dersiniz. Mesele şu arkadaşlar, bu ülkede yaşayan herkes, daha fazla çalışmalı, okumalı, üretmeli, sorumluluklarını yerine getirmeli… Bakınız, yeni bir eğitim öğretim yılına girdik. Milyonlarca öğrenci sabah-akşam öğretim görüyor. İyi de insana sormazlar mı, eğitimin dönütlerini alabiliyor muyuz? Yani kaliteli insan yetiştirebildik mi? Evet ise o halde hastane ve hapisaneler niye dolu.  Hala aileler boşanıyor ve bu dağılmış aile çocukları okullarda disiplin sorunlarına yol açıyorlar. Trafik kazaları, yalan üzerine kuralan ticaret devam ediyor,  yani ödenmeyen senet ve çeklerden bahsediyorum v.b. Cevabımız Hayır, eğitim sisteminde sorun var diyorsak o halde kendimize uygun gerçekten milli eğitime ihtiyacımız var. Aslında herşeyimiz milli olmalı, hukuk sisteminden tutunda, basın yayın organlarına kadar… Hemşehrim, Abdurrahman Dilipak’da hafta sonu bu bağlamda harike bir yazı kaleme almış, “İçimizdeki hainler” başlıkla yazısında bakın yapmamız gerekenler konusunda neler anlatıyor. “ Artık karanlığa küfretmeyi bırakıp, kalkıp bir mum yakmamız gerek.. Bunun için süper bilgisayara ihtiyacımız var. Bunun için NDB’ye ihtiyacımız var. Yani “Milli Bilgi Bankası”na, bigdata merkezine ihtiyacımız var. Bunun güvenlik yazılımına ihtiyacımız var. Dünyaya açılacaksan, onların kullandıkları HW, SW’ler ile uyumlu yazılımlar yapmamız gerek. Henüz bu anlamda bir referans ve test laboratuvarımız yok.   ŞEYTANA LANET OKUMAKTAN Şeytana lanet okumaktan peygambere salavat getirmeye vakit bulamıyoruz.. Bu düşüncelerimi herkesle paylaştığını belirten Dilipak açıklamasını şöyle sürdürüyor”. O zamanki Müsteşarı Efkan Ala ile konuştum olmadı. İlgilendi aslında, müsteşar yardımcısına yönlendirdi, onunla konuştuk, yine olmadı. Türkiye çok şanslı bir pozisyonda ama olmamız gereken yerde değiliz.. Türkiye giderek bilgi, HW, SW çöplüğüne dönüyor, her anlamda çok büyük bir bedel ve para ödüyoruz, ama yapmamız gereken bazı öncelikli işleri yapamıyoruz. Karanlık aydınlığın yokluğudur. Işık gelince karanlık yok olabilir. Bu bir. “La ilahe” demeden Müslüman olunmaz. Ama “La ilahe” der ve orada kalırsak da Müslüman olamayız. Devam etmeliyiz. “İllallah” demeliyiz. Bir yanlışa “hayır” diyorsanız, yerine doğruyu ikame etmeniz gerek. Bürokraside bir takım adamlar var, hiçbir şey yapmadan bekliyorlar. Bakıyorlar, kim galip gelecek. Birileri de korkuyor. “Neden korkuyorlar” derseniz, eskiden yedikleri haltlardan.. Paraleller çöküş içinde olsa da, bunların yedikleri haltların kayıtları onların içerideki ve dışarıdaki arşivlerinde duruyor. Onları öfkelendirecek bir şey yaparlarsa o eski ses, görüntü, bilgi, belge sosyal medyaya düşer mi? Ondan korkuyorlar.. Yarın bu adamları tehdit ve şantajla kötü şekilde kullanabilirler. Kullanıyorlar da bugün. Bu adamların derhal sorumlu ve kritik mevkilerden uzaklaştırılmaları gerek. Özellikle de siyaset, bürokrasi üst yönetimi ve basından…”   BU SAVAŞ BİTMEZ Şimdi hep söyleniyor bu hak ile batılın mücadelesi. Ya da haçlı-hilal. Her ne ad verirseniz verin, bu savaş bitmez, düşmanın silahı ile silahlanmak bize farz olmuştur. Hatta bir adım öne geçmek. Onlar üzerlerine düşen rolü yapıyorlar, kötü adam rolünü! Ya biz iyi adam rolünü yapabiliyor muyuz? Bütün bu gelişmeler yaşanırken, bakınız üniversitelerimiz ne yapar. Kaç akademisyenimiz 15 Temmuz’u masaya yatırdı, doktora tezi hazırlandı, konferans verildi, kitaplar bastırdı? Olmaz ki, evet Allah(cc) müslümana yardım eder, ancak siz ödevinizi yapmazsanız, nasıl sınav kazanamazsanız, düşmanla mücadele de de gereken yapılmaz ise, başarılı olmanız mümkün değil. Çözüm Kur’an’ın ışığında, yeniden öz kültürümüze dönmektir. Onlar Kur’anı elimizden alarak bizimle mücade ettiler. Biz ise yeniden Kur’anla dirilmeliyiz. Ne diyeyim Allah günahlarımızı affetsin. Kalın sağlıcakla.