Toplumun temelesaslarında biri de insanları sevmektir. Yaratandan dolayı sevmektir. Yunusermenin dediği gibi; “ yaratılanı hoş gör, Yaratan’dan ötürü” Sevginin olduğuyerde saygıda vardır. Sevmek kadar sevilmekte önemlidir.

   İnsanlararasında renkleri, ırkları,statü ve ekonomik farklılıktan dolayı ayrımcılıkyapmak, insanlar arasında sevgi ve saygı bağlarını zayıflatır. İslamkardeşliğinin harcıda sevgi ve saygıdır.

   Peygamberefendimiz, sevgiyi iman ile ilişkilendirerek; “Siz iman etmedikçe cennetegiremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de tam iman etmiş olamazsınız. Size,yaptığınız takdirde, bir şey söyleyelim mi? Aranızda selamı yayınız.”(Müslim)Buyurmuştur. Selam başkalarına yapılan bir duadır. Başkalarının iyiliğiniistemektir. Selam sayesinde bireyler arasında barış, güven ve kardeşlik oluşur.Selam sayesinde toplumda ortaya çıkan “ Sevgi Medeniyeti” inşa edilir.

Yaşlılara Saygı:

  İnsanın doğumlabaşlayan hayat evreleri, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık devrelerindengeçerek ölümle sonuçlanır. Hayatın akışı içerisinde, her dönem zamanla yerinibir başka döneme bırakmaktadır. Doğum ve ölüm gibi yaşlılıkta ilahi kanunun birgereğidir.

   Günümüzdegençleşmek ve genç görünmek için birtakım estetik ameliyatlar yapılmakta ise deyaşlılığın önüne geçilmemektedir. Peygamber Efendimiz(s.a.v); “  Her derdin bir devası vardır. Ancak bir dertmüstesna, o da ihtiyarlıktır.”(Ebu Davud) Buyurmuştur.

   Yaşlılık hayatınvazgeçilmez bir gerçektir. İnsanlar için önce çocukluk,gençlik, olgunluk venihayet ardından yaşlılık hâli gelir. Madem yaşlılığı durdurmak mümkün değil,öyleyse onu kabullenmek ve yaşlılık günlerine önceden hazırlanmak gerekir. Ömrüolan herkes yaşlanacağına göre, insan yaşlılık gelmeden önce gençliğininkıymetini bilmesi gerekir. Bu hususta Peygamberimiz(s.a.v): “ Beş şey gelmedenönce beş şeyin kıymetini bilin. Hastalık gelmeden önce sağlığın, Meşguliyetgelmeden önce boş vaktin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, yaşlılık gelmedenönce gençliğin, ölüm gelmeden önce hayatın kıymetini bilin.” Buyurmuştur.

   Yaşlılık,hayatın son demleridir. Gençlik çağları geçmiş ve ömrün son baharınagelinmiştir. Hayatının en âciz ve zayıf çağında olan, gençliğini yitirmiş olanyaşlılara, ihtiyarlara saygı ve hürmette kusur edilmemelidir. Bu husustapeygamberimiz: “küçüklere acımayan(merhamet etmeyen) Büyklere saygı göstermeyenbizden değildir.” (Tirmizi) buyurmuştur. Başka bir hadiste de: “ Herhangi birgenç, yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse,Cenab-ı Allah da yaşlılığındaona hizmet edecek kimseler takdir edecektir..” (Tirmizi) Buyurmuştur. 

   Yaşlıların,insanlardan istedikleri biraz ilgi, biraz sevgi ve saygı, kendilerinin rahatedecekleri sıcak bir aile ortamı ve içten bir güler yüz ve tebessümdür. Yaşlılarınyeri huzur evi değil evlatların yanıdır. Yaşlı anne ve baba huzur içerisinde,evlatlarının ve torunlarının arasında geçirmelidir. Huzur evinde yalnızlığa vekimsesizliğe terk edilmemelidir.

  Peygamberimiz(s.a.v) küçük yaşta anne ve babasını kaybetmesine ragmenanne ve babası yerine koyduğu insanlara ilgi ve saygı göstermiştir.Çocukluğunda evnde kaldığıebu Talib’in eşi Fatıma Hanımı,vDadısı Ümmüeymeni,süt annesi halime’yi her fırsatta arayıp sormuş,ziyaret etmiş,onlarahediyeler göndermiş, muhtaç olduklarında yardımda bulunmuştur.

      Hz. Muhammed(s.a.v) Mekke’yi feth ettiğizaman Hz. Ebu Bekir pir-i fani âmâ olan babası Ebu Kuafe’yi sırtına alarak Hz.Peygamberin huzuruna getirir. Peygamberimiz Hz. Ebu Bekir’e: “ yaşlı babanıburaya kadar yormayıp evde kalsaydı da  yanınabiz gitseydik.” Buyurarak yaşlılara hürmet ve saygının nasıl olması gerektiğiniortaya koymuştur

   Peygamberimiz,sadece yaşlıların değil, yetim ve kimsesizlerin, zayıf ve düşkünlerin degözetilmesi ve onlara yardım edilmesi gerektiğini teşvik etmiştir.

   Hayatlarınıevlatlarına adayan yaşlanmış insanların yeri huzurevi ve darül’ acezelerdeğildir. Yaşlıların yeri evlatların yanıdır. Çünkü anne ve babanın hakkını ödemekve cenneti kazanmak öyle kolay olmasa gerekir.

    Peygamberimiz;“ Anne ve babası yahut bunlardan biri yanında ihtiyarlayıp ta yinede cennetegiremeyen kimseye yazıklar olsun.”Buyurmuştur.                                               

   Hikayede anlatılır.Yaşlı adamın biri eşini kaybedince yalnızlığa çare olur ümidiyle oğlunun vegelininin yanına sığınır. Ancak zamanla adam yaşlanıp sağlığını kaybedince,bakıma muhtaç olunca  ve yaşlı adamınbakımı zorlaşınca gelinin ısrarı ile oğlu bir sabah kalkar babasını pikniğegötürme gayesi ile babasını sırtına alıp dağ başına çıkarır babasını sırtındanindirip gömmek ister. Babası bunu hisseder. Olgum beni biraz ileriye göm der.Oğlu merek eder neden burayı istiyor diye. Babası cevap verir. Orasının daha serinolduğundan değil. Bende babamı oraya gömmüştüm der. Oğlanın kafası çalışmayabaşlar. Ben bunu buraya gömersem, oğlumda beni buraya gömer der. Tekrarbabasını sırtına alarak evine getirir ve ölünceye kadar bakar.

  Toplumda SaygınınÖnemi

    Saygı(Hürmet);Bir kişiyi rahatsız etmekten ve incitmekten çekinme duygusudur. Hep söylerizönce saygı diye. Değer vermek saygımızın ölçütüdür.

    Önceliklekendimize saygı duymalıyız. Kendine saygı duymayan, değer vermeyen insanlarınkimseye saygı duyacağını sanmıyorum. İnsanların hak ve özgürlüklerine, özelyaşamlarına, düşünce farklılıklarına saygı duymalıyız. Ayrıca çağdaş birtoplumda yaşamanın, ahlaki ve hukuki kuralların gereği de budur.

    Düşünmeyetisi evrende sadece biz insanlara verilmiştir. Bizlerin duyguları ve hislerivardır. Üzülürüz, ağlarız, seviniriz. Ne hava, ne su, ne bitki nede bir hayvanbu duyguları taşımazlar. Öyleyse bizler değer bilmeli, saygı ve sevgi hislerinesahip olmalıyız. İnsanları ve çevremizdeki her şeye saygılı olmak herkesi mutlueder, başta toplumsal yaşamı ve kendi yaşamımızı kolaylaştırır.

    Toplumiçerisinde yaşamak öncelikle saygılı olmayı gerektirir. Saygı sadece büyüklerekarşı duyulan bir hürmet anlamı olarak algılanmamalıdır, İnsan önce saygıyıöğrenmeli, yaşadığı çevrede ki her şeye saygılı olmasını bilmelidir. Anneye,babaya, eşine, dostuna, çocuğuna, arkadaşına, insanlara saygılıolunmalıdır,

   Saygısadece insana olmamalı, kutsal değerlere, milli ve manevi değerlere de saygılıolunmalı, hürmet edilmelidir. Zenginlik olan farklı düşünceler de saygılıolunmalıdır. Başkalarına hoşgörülü davranılmalıdır.

    Nedeniçimizdeki sevgi tohumlarını yok ediyor kin, nefret gibi kötü duygularbesliyoruz?

Hâlbuki biz yargılayıcı bir merci değiliz, Biz insanız.İnsanlar hata yapabilirler. Ahlaki ve hukuki kurallar nezdinde İnsanlaryapmış oldukları hataları varsa bedellerini kendileri öderler.

   Saygınınolmadığı yerde ne sevgi, ne merhamet, ne insanlık nede dostluk vardır..

   Saygının,sevginin ve hoş görünün olduğu bir dünyada yaşamak dileğiyle…