Toroslar'da bir kültür sanat evi. Tarsus’a bağlı İncirgediği Köyü Kaşobası mezrasında. Toroslar'da böyle bir kültür ve sanat evinin varlığından haberim yoktu. Ben bilmiyordum. İncirgediği ücra bir köy. Bu köyün Kaşobası mezrasında bir kültür ve sanat evi! Gözlerinizle görmezseniz inanamazsınız.
Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Evi’nden bahsediyorum. Geçtiğimiz Pazar (3 Mart) MEŞYAD’ı temsilen Nafiz Nayır, Fatma Nayır, Zehra Üçgül, Haşim Can ve ben gittik Kaşobası’na. Nafiz Nayır hocamızın aracıyla. Güzel bir yolculuktan sonra Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Evi’ne vasıl olduk.
Halil Atılgan bizi bekliyordu. Biz Halil Atılgan’ı kitaplarından tanıyorduk. Ama yüz yüze özel bir görüşmemiz olmamıştı. Kırk yıllık ahbap gibi bizi karşıladı. Önce Kültür ve Sanat Evi’ni gezdik. Nasıl anlatsam size? İki katlı bir kartal yuvası. Yoksa şahin yuvası mı desem? Hani geçer ya bir türküde:

“Yükseğinde olur şahin yuvası
Endim engine Avşar ovası
Kabul olur güzellerin duası
Haktan sevdiğini diler bir zaman”


Geniş avlusu açık hava müzesi gibi. En alt kattaki üç odada etnografik eserler: Yöresel el sanatı ürünleri. Halk çalgıları; kaval, bağlama, kemençe, kabak kemane, cümbüş ve neler neler… Gramofon, radyo, pikap ve plaklar…Mutfak araç gereçleri, ekmek tahtasında yufka yapıp pişiren kadınlar mizanseni. Giysiler. Ak duvaklı, al duvaklı gelinlikler…
Kitaplar…Kitaplar… Üç binden fazla kitap, düşünebiliyor musunuz? Okuyucusunu bekleyen kitaplar.
Avluda mibzer, pulluk, dızkara gibi tarım aletleri. Bulgur sokusu. Dibek taşında bulgur dövme tokmakları…
Bir araştırmacı Halil Atılgan. Halk bilgisi araştırmacısı. Özellikle türküler , halk âşıkları üstüne bir dolu araştırması var. Tam 39 kitabı bulunuyor. Kırkıncının da eli kulağında. Ve bir akademisyen. Doktor payeli.
Ben Dr. Halil Atılgan’ın özellikle Niğde Halk Müziği ve Malatya Halk Müziği kitaplarını okuyup inceledim. Çok faydalandım. Ancak onun bir müzeci kimliği de varmış. Bunu bilmiyordum. Gözlerimle gördüm. O kadar kültür değerini toplayıp profesyonel bir müzeci gibi kendi imkanlarıyla kamuya sunmak her babayiğidin harcı değil. Bunu başarmış Halil Atılgan.
Üst kat eyvanlı bir konut. Bir de aşk köşesi var burada. Aşağı ovayı seyretmek bu aşk köşesinden haz veriyor insana. Oturduk eyvanda. Çaylarımızı yudumlarken derin bir sohbete daldık. Konuştuk kültür ve sanat üstüne. Saatlerin nasıl geçtiğini bilmedik. Arkadaşımız Zehra Üçgül diyor ki:“Dolu dolu şiir, edebiyat,türkü günü yaşadık,söyleşiye doyamadık. Dr.Halil Atılgan ve onun gibiler yurdumun cevheri, bize ait değerlerimizle ağırlandık.”
Haşim Can da o güzel ortamı kamerasıyla görüntüleyip ölümsüzleştirdi.
Dr.Halil Atılgan emek vermiş. Karınca sabrıyla toplayıp biriktirmiş bunca değeri. İlgiye sunmuş. Bir isteği var hocamızın. İstiyor ki alt kat ve bahçe devletin desteğiyle kurumsallaşsın. Kartal yuvasının üst katı da Halil Atılgan’ın konutu olarak kalsın. “Neden olmasın?”dedim güldü Halil Atılgan:
-Hocam, dedi. Ne zaman olur biliyor musun? Ancak senin gibi bir yönetici olursa bu mümkün olur.
Gülüştük. Veda vakti geldi. Ziyaretçi defterine duygularımızı yazdık. Daha geniş katılımlı bir buluşma dileğiyle Halil Atılgan Kültür ve Sanat Evi’nden ayrıldık.
Bizi ağırlayıp bunca işi arasında bize zaman ayıran Dr. Halil Atılgan’a, aracıyla bizi götürüp getiren Nafiz Nayır hocaya ve kamerasıyla o doyumsuz zamanları kaydeden Haşim Can’a teşekkür ediyorum.
Edebiyat Defteri'nde de paylaştım bu yazıyı. Bakınız Fırat Avcı nasıl yorumlamış: "Gezip görmek elbette gayet hissedişli ve hoşnutluk verici. Ancak belirli nedenlerle yoğunlaşılamayabilen bir yapıp etme hali. Okumaksa tıpkı şimdi okuduğum yazı gibi aktarılınca, oradaydım dedirtiyor insana. Eyvanda oturdum, hatta o deftere bile karaladım içimi. Neyse uzattım sanırım. Saygılarımla."
Bu yorum beni çok mutlu etti. Sizinle bu mutluluğumu paylaşıyorum.