31 Mart yerel seçimlerinde Büyükşehir belediye başkanı seçilen Hayrettin Güngör, ilk meclis toplantısın gerçekleştirerek görev bölümü yaptı. Bir kısım daire başkanları kaldırıldı, bir kısmının ismi değiştirildi, bir kısmı da birleştirildi. Bu Belediye Başkanına yasal olarak verilen bir yetki. Bu yetkiyi istediği gibi değerlendirir veya değerlendirmez. Elbette tüm ilçeleriyle birlikte yönetimin en üst makamında kendisidir. Üste bahsettiğim tüm değişiklerin hepsi daha ekonomik daha verimli çalışma amacı taşımaktadır. Güngör’ün seçim sürecinde “eğer seçilirsem işi bilen, çalışan elemanlara önem veririm. Bunu yaparken “benim için görüşü önemli değil, yeter ki görevini tam olarak yapsın, bunu yanında liyakat da gözardı edemeyiz” gibi sözler söyledi. Tabi ki bu sözler seçimlerden önceydi. Buna sadık kalmak elbette önemlidir. Zaman içerisinde bunları bekleyip göreceğiz. Bir önemli konuda meclis üyelerinin çoğunluğu, Cumhur ittifakından olması ayrıca elini güçlendirecektir. Kendi ittifakından olmayanlarda, gördüğüm kadarıyla uyum içerisinde çalışacak üyelerdir.

Buraya kadar güzel gelişmelerdir. Şimdi artık projeleri gerçekleştirme zamanıdır.  Yaşanan krizin elbette bir eksi tarafı olacaktır. Bu krizi en iyi şekilde yönetmek ve başarıyı elde etmek yine başkan Güngör’e aittir. Biz vatandaş olarak hep geçmişimizle hesaplaşmak isteriz. Bundan önceki Belediye başkanı olarak görev yapan kim olursa ne kadar çalışırsa çalışsın, hep arkasından gıybet yaparak puan toplamaya çalışırız. Hâlbuki geçen geçmişte kaldı, biz önümüze bakmaya, seçilen başkana destek vermeye çalışmalıyız. Çünkü seçimler bitti nerdeyse aradan bir ay’a yakın zaman geçti. Artık icraat zamanı geldi.

Toplumumuz iyiye, yararlıya, doğrudan yana olan, yenilenmeye ve gelişmeye açıktır. Ancak bu gelişim sürecinde bir takım uyumsuzluklar ve sıkıntılar da olacaktır. Önemli olan hatalardan arınarak yeni doğrulara yönelmektir. Madalyon iki yüzüyle bir bütündür. Yeter ki toplumun geliştirdiği onca ortak payda değerlerinde birleşmesini bilelim. Sen, ben yok, biz varız diyebilelim. Ortak coğrafyada, tasayı ve kıvancı birlikte yaşadığımızın bilincinde olalım.

Toplumsal duyarlığımızın özünde elbette sevgi olmalı, Sevgi, toplumsal duyarlılığımızı besleyen tüm erdemlerimizin en doğurgan anasıdır. Önce sevgi olmalı birbirimizin eksisini değil artısını görmeye gayret etmeliyiz. Bunu neden yazdım. Çünkü şu yaşadığımız süreçte sevgiye daha çok ihtiyacımız var. Yıllar öncesinde yaşanan olayların hala yükünü atmış değiliz. Her şeyden önce birlik ve dirlik zamanı olduğunu unutmayalım. Başkan Güngör ilk meclis toplantısında yaptığı konuşmada hep demokrasiden bahsetti hep güzel şeyler söyledi. Kendi çalışacağı kadroyu mümkün olduğu kadar değerlendirmesinden doğal bir şey olamaz.. Önümüzde 4,5 yıl gibi uzun bir süreç var. 2023 yılına kadar seçim yok bu süreci en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız.  Bundan önceki başkanlarında hakkını burada inkar edemeyiz. Birçok yeniliğe imza attılar. Ancak başarının sonu ve hizmetin sonu yoktur. Bu bir bayrak yarışıdır. Bu yarışı Başkan Güngör’le birlikte devam edecektir.  Bunu derken elbette hep birlikte başaracağız.

Diğer taraftan:

 Sormadan, istişare etmeden yapılan hizmetlerin bir kısmı başarısızlıkla sonuçlanıyor.

 Bu zamana kadar, hiç uygulanmayan “ortak akıl” olarak değerlendirilen sivil toplum kuruluşlarından ve daha önce Belediye başkanlığı yapmış ve eski milletvekillerinin  katılımıyla da bir beyin jimlastiği yapabilecek dayanışma kurula oluşturulabilir. Bu kurul ayda bir yapılacak toplantıda gelişmeler değerlendirilip ona göre pozisyon alınabilir. Bu bizim eksiklerimizden birisidir. Hatta çok önemlisidir. Bu İstişare toplantısına katılacak “üst akıl”ın değişik görüşlerden olması da ayrıca renk katacaktır. İkincisi de… Herkesin bildiği gibi daha önce yapılan TÜİK raporlarında en çok yerlinin yaşadığı il olarak ilimiz gösterilmişti .%92 halk burada doğmuş, halen burada yaşamaktadır. Bu tabii yaşam kalitesini yükseltip, suç oranını düşürse de bunun eksilerini yaşamaktayız. Giderek yabancıya önem vermemeye başladık. Örneğin; tüm yatırımlara rağmen bir türlü yerli ve yabancıyı ilimize getiremiyoruz. Bunun da iyi bir şekilde analizini edilmesi gerekiyor.  İlk önce Kahramanmaraş’ı ve yöresini iyi tanıtmalıyız. Ondan sonra elbette bunun yurt dışı ayağı da olmalıdır. Bazı tarihi ve değerlerimizi öne çıkartmaya gayret etmeliyiz. Bunun çök önemli olduğunu düşünüyorum. Ne yaparsınız yapınız bir türlü heyecanlandıramıyoruz insanlarımızı. İkinci Üniversite istedik. İstiklal üniversitesi adını koyduk ancak bu bile bize heyecan vermedi.  Başta belediye olmak üzere analizini yapmak gerekiyor. Yabancının girmediği yerde, istediğiniz kadar güzel yaşanabilir il gerçekleştirin bunların hepsi yerli hizmet olarak kalıyor. Büyükşehir Belediye başkanının projelerinde turizmde var, ancak bunun yalnız kitapçıkta kalmasını istemiyoruz. Mutlak hayata geçirilmeli… Bu bir bayrak yarışı elbette, devam edecek ve ettirmek zorundayız.

Çünkü: Gelecek nesillere daha güzel bir il ve ülke bırakmak bizlerin görevidir.