Türk Ocakları Kahramanmaraş şubesinin geleneksel hale getirdiği “Ocakbaşı Sohbetleri” uzun bir aradan sonra yeniden başladı.

Bilindiği üzere Türk Ocağı Kahramanmaraş şube binası depremle birlikte yıkılmış ve faaliyetine ara vermek zorunda kalmıştı. Ancak Türk Ocakları Kahramanmaraş şubesi, yapacağı kültürel etkinliklerini; şehrimizin depremde ayakta kalan kültür mahfillerinden biri olan Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği (MESDER) de yapacağını duyurmuştu.

“OCAKBAŞI SOHBETLERİ” BAŞLADI

KSÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü akademisyenlerinden Doç. Dr. Marziye Memmetli’nin “Karabağ Azerbaycan’dır” konulu konuşmasıyla “Ocakbaşı sohbetleri” böylece 26 Ekim 2023 Cumartesi günü MESDER söyleşi salonunda başlamış oldu.

Türk Ocakları Kahramanmaraş şube başkanı Kemal Yavuz, duygusal bir açılış konuşması ile Türk Ocaklarının kültür dünyamızdaki yerinden bahsetti. Depremde şehit olan Türk ocağı mensuplarını ve diğer deprem şehitlerini saygı ile anarak, katılımcılara teşekkür etti. Konuşmasında Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği başkanı Lutfi Bilir’e de katkıları için teşekkür ederek sözü ona bıraktı. Lutfi Bilir, Türk Ocağı şube başkanı şahsında ocak mensuplarına ‘hoş geldiniz’ deyip, kapılarının her zaman Türk Ocağı faaliyetlerine açık olacağını belirterek başarı dileklerinde bulundu.

Türk dünyasının 35 yıllık Karabağ hasretinin dindiği, destanlaşan Karabağ zaferinin anlatıldığı “Karabağ Azerbaycan’dır” sunumuyla Doç.Dr. Marziye Memmetli konuşmasına başladı. Kendisinin de Azerbaycanlı olması konuya ayrı bir ilgi katmıştı. Katılımcılara teşekkür ettikten sonra sözlerine şöyle başladı:

“KARABAĞ AZERBAYCAN’DIR”

“Karabağ sorunu 35 yıldır Azerbaycan Türkleriyle birlikte ister Anadolu, isterse de Orta Asya Türklerinin acıyan yarası olarak kalmaktaydı. 2020 Eylül’ünde başlayan 44 Günlük Karabağ Savaşı ve 2023, 19 Eylül tarihinde başlayan ve sadece 23 saat süren Azerbaycan’ın sınırları içindeki ayrımcı güçlere karşı gerçekleştirilen teröre karşı operasyonlar resmi olarak 1988, gerçekteyse XIX. Yüzyılın başlarında Kafkasya’ya, özellikle Azerbaycan topraklarına yerleştirilmiş Ermenilerin başlattığı toprak iddialarına son vermiş oldu.” Diyerek bölgenin tarihi geçmişi hakkında detaylı bilgiler vererek yaşanan süreci anlatmaya devam etti:

“Rus imparatorluğunun İran’la imzaladığı Türkmençay Antlaşması sonrasında Azerbaycan Türkleri, Rusya-İran arasındaki savaş sonrasında bölünerek Vatan bütünlüklerini kaybetmiştir. Yine bu Antlaşmayla İran ve Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan Ermenilerin Karabağ ve İrevan Hanlıklarına yerleştirilmesi on yıllarca devam edecek sorunun temelini atmakla kalmamış, bu süreç içerisinde Azerbaycan binlerce şehit vermiştir. Azerbaycan Türkleri, XX. Yüzyılın başlarında değil, XX. Yüzyılın sonlarında da Ermenilerin yaptığı katliamlara maruz kalmış ve önce Rus İmparatorluğu yönetimi, daha sonra da Sovyet merkezi hükümetinin Ermenilere yardımıyla kendi topraklarının bir kısmını da bu politikanın sonucunda kaybetmiştir. 28 Mayıs 1918’de kurulmuş Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 28 Nisan 1920 tarihinde Bolşevikler tarafından işgal edilmiş ve Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin sınırları içerisinde Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti kurulmuştur. 1921, 5 Temmuz tarihinde ilan edilmiş bu karara göre Vilayetin merkezi önce Azerbaycan Türklerinin çoğunlukta olduğu Şuşa şehri, 1923 tarihli kararıyla ise Ermenilerin çoğunluk teşkil ettiği Hankendi (Stepanakert) olmuştur.

Marziye Memmetli konuşmasında, bölgede yakın dönemde yaşanan tarihi süreçten de bahsederek sözlerine şöyle devam etti: 

“Bu yıllardan itibaren Dağlık Karabağ Özerk Vilayetinde Ermenilerin suni şekilde kalabalıklaştırılması politikasına başlanmıştır. 1988’de problem başladığı zaman 120.000’lik nüfusun 70.000’i Ermeniler, 50.000’i ise Azerbaycan Türkleri teşkil etmekteydi. Birinci Karabağ Savaşı başladığı zaman Azerbaycan Türkleri bu vilayette azınlık olmakla beraber önceden hazırlık yaparak Sovyet- Rus silahlarıyla silahlanmış Ermenilerin karşısında savunmasız kalmıştır. Ayrıca Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yaşanan hâkimiyet mücadelesi sonucunda Karabağ cephesindeki askeri birlikler arasında herhangi bir koordinasyon sağlanamamış ve bütün bunlar 1992 – 1994’teki II. Karabağ Savaşı sürecinde Azerbaycan topraklarının %17’nin Ermeniler tarafından işgal edilmesine sebep olmuştur. 14 Mayıs 1994’te imzalanmış olan Bişkek Ateşkesi işgal sürecini durdurmuş ama 30 yıl sürecinde bu problemi çözümlememiştir.”

“2015 YILINDAN İTİBAREN RESMİ OLARAK AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ STRATEJİ PARTNERLİĞE DÖNÜŞTÜ”

“Azerbaycan Devleti uzun yıllar işgal altındaki topraklarını Barış yoluyla geri almaya çalışsa da ister Ermenistan devleti, isterse de bu işgalcilerin himayecisi olan ABD, Fransa ve Rusya gibi büyük dünya devletleri her şekilde bu politikaları önlemişlerdir. Azerbaycan Cumhuriyetinin bağımsızlık ilanından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Karabağ meselesinde Azerbaycan’la birlikte yürüttüğü politika 2015 yılından itibaren resmi olarak Azerbaycan ve Türkiye arasındaki Strateji Askeri Partnerliğe dönüşmüştür.  2020 tarihinde başlayan II. Karabağ Savaşı hem askeri operasyonlarda hem diplomaside bu iki devletin tam bir müttefiklik ve kardeşlik göstergesi olarak zaferle sonuçlanmıştır.  15 Haziran 2021’de imzalanmış Şuşa Beyannamesi sadece Azerbaycan – Türkiye arasındaki Strateji Müttefikliğin devamı olarak değil, aynı zamanda bütün Türk Dünyasının siyaseten bir tam olarak birleşmesine sebep olmuştur.”

“ZENGEZUR KORİDORU ÇÖZÜMÜ İLE TÜRKİYE VE TÜRK DÜNYASI ARASINDAKİ KOPUKLUK ORTADAN KALKACAK”

“2021 tarihinde zamanında Türk Dilli Cumhuriyetlerin Teşkilatı olarak adlandırdığımız örgütün Türk Devletleri Teşkilatı adını alarak Kırgızistan’dan Macaristan’a kadar olan bölgenin resmen Türk Dünyası Birliği olarak ilan edildiğini görmekteyiz. BM’nin 822, 853, 874 ve 884 saylı kararlarını elinde esas tutarak kendi topraklarını düşmanlardan azat etmiş Azerbaycan Cumhuriyeti, 9 Kasım Ermenistan-Rusya-Azerbaycan arasında imzalanmış Ateşkes Antlaşmasına Zengezur Koridoruyla ilgili madde de ekleyerek Türkiye Cumhuriyetinin Azerbaycan ve bütün Türk Dünyasıyla olan kopukluğunu ortadan kaldırmaya çalışmış ve son dönemde ister Türkiye, isterse de Azerbaycan diplomasisi bölgede bu çalışmalarını yoğunlaştırarak bu alanda çabalarını sürdürmektedirler. Zengezur Koridoru meselesinin çözümlenmesiyle Türkiye ve Türk Dünyasının diğer Cumhuriyetleri arasındaki kopukluk ortadan kalkarak uluslararası düzeyde meydana çıkmış olan yeni bir siyasi güç resmileştirilmiş olacaktır. “

Toplantı sonrasında, Kahramanmaraş Edebiyat Sanat Derneği yönetim kurulu üyesi şair yazar Cellaettin Kurt’un “Karabağ’a Selam” isimli şiiri;

“Şehriyar’in yurdu azatlık ister,

Şanlı bayrağının alına selam,

Karabağ Türk’ündür, Türk’ün kalacak

Şehadet yolunun salına selam.”

Elazığlı Ve Kırgız Manas Üniversitesinde Müzik Hocası Sebahattin Sivrikaya tarafından bestelenmişti.  Söz konusu eser, sinevizyon ekranında türkü olarak okunması izleyicilerden büyük beğeni aldı. Celalettin Kurt, toplantı sonrasında konuşmacı Marziye Memmetli hocaya, Azerbaycanlı şaire Lale İsmayil ile birlikte kaleme aldıkları “İki Ses bir Nefes” isimli eserini takdim etti.  

Türk Ocakları Kahramanmaraş şubesi Hars heyeti başkanı Prof. Dr. İbrahim Solak, toplantı sonrasında konuşmacı Doç. Dr. Marziye Memmetli’ye teşekkür ederek manidar bir hediye takdim etti. Bir zaman Kahramanmaraş kale burcunda bayrak direğine sarılan bozkurt heykelinin minyatür bir sembolünü vermesi izleyicilerden takdir gördü.

Bu vesileyle Türk Ocakları Kahramanmaraş şubesinin yeniden “Ocakbaşı Sohbetleri” konuşmalarının başlatmasını kutluyor, emeği geçenleri tebrik ediyoruz. Ayrıca kapılarını kültür kaygısı olan derneklere açan Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği (MESDER) mensuplarına da çıktıkları bu yolda başarılar diliyoruz.