Biz, yeni yetişirken, lise mezunu olmak gibi bir istek ön plandaydı. Memurların büyük bir kısmı lise mezunu olarak çalıştılar emekli olana kadar. Şimdi ise hem kamuda hem de diğer özel kurumlarda çalışanların çoğunun üniversite mezunu olduklarını görüyoruz. Üniversite mezunu olmak da yetmiyor. İyi bir üniversiteyi bitirmiş olması hem de edindiği mesleği çok iyi bilmesi gerekiyor. Son yıllarda onun da yetmediğini görüyoruz. Hem mesleği iyi bilecek, hem de birkaç yabancı dil bilecek! Çünkü fabrikalar dünyayla yarış içerisindeler, dünyaya mal ve hizmet satıyorlar. Günümüzde elbette İngilizce dünya dili. Ama o da yetmiyor kariyer hedefi olanların İngilizcenin yanında birkaç yabancı dili daha bilmesi gerekiyor. Artık her dil çalışana artı puan getiriyor. Ben üniversite bitirdim demek yetmiyor. Bazı özellikler öne çıkmaya başladı. Bunu gören gençler, “bir üniversite bitirsem yeter” demekten; veliler de “benim oğlum veya kızım üniversite bitirdi” demekten vaz geçti. ÖSYM’nin sonuçları açıklamasının ardından üniversitelerin boş kontenjanlarında patlama yaşandı. Yeni açılan üniversitelerde bile doluluk oranı yüzde 50’lerde. Fen liselerini bitiren öğrencilerin yüzde 50’si istediği yere giremedi. ÖSYM'nin açıkladığı sayısal verilere göre 2017 YGS'ye 2 milyon 265 bin 844 aday başvuru yaptı. Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) için ise 953 bin 280 kişi başvuru yaptı. Sonuç olarak 825 bin öğrenci üniversiteli oldu. Bunun başlıca sebebi olarak; öğrenci üniversitelerden istediklerini almadıklarını görüp üniversiteye girmeye gerek yok, gitsek nasıl olsa iş bulamayacağız demeye başladı. İkincisi, Özel sektörde karşılığı yok. Karşılığı olmayan bir üniversitede okuyan genç, mezun olduğu alanda iş bulamayacağını artık biliyor. Bunlar fark edilince de gençler üniversiteden uzaklaşıyor. “Tabiat boşluk kaldırmaz” diye bir söz vardır. Bu dönüşüm başlamış durumda. Üniversitelerin yerini meslek edindirme kursları almaya başladı. Esas sorun yıllar öncesinden başladı. Herkes Doktor, hâkim, avukat, mühendis vs. olmak istedi. Hiçbir genç ve veli meslek yüksek okulunda okumasına razı olmadı. Doktor yetişti. Ama sağlık memuru yeteri kadar yetişmedi. Mühendis yetişti ama yeteri kadar tornada, inşaatta çalışmış, ara eleman yetişmedi… Hepsi üniversiteli olunca ara eleman sıkıntısı hat safhaya ulaştı. Kahramanmaraş’ta bulunan fabrikalarda elaman sıkıntısı yaşanıyor. Bulunsa bile ya yetişmiyor yâda yeterli değil. Bundan sonra üniversite diplomasının yerini kısa dönemli verilen sertifikalar alacak. Anne ve babalarda “Benim oğlum, kızım üniversitede okuyor” havası da bitti. Gençler de en kısa zamanda iş, aş ve eş istiyor… Bakalım ne olacak... Gelişmiş ülkelerde, elbette mühendise ihtiyaç var. Ama en çok ara elaman yetiştirildiğini biliyoruz. O ülkelerde özel sektör çok güçlü her türlü eğitimliye iş var. Bizde öyle değil, Hangi eğitimi alırsa alsın gözü hep devlet kapısında... Esas kısır döngü de buradan kaynaklanıyor. Yüzbinleri aşkın öğretmen adayı, yine yüzbinlerce üniversite muzunu hep birlikte KPSS sonuçlarını bekliyor. Devletin, bunların hepsine iş vermek diye bir zorunluluğu yok; ama Üniversiteyi bitiren gençler bunun farkında değil. Hiç bir öğrenci “Ben işimi kurarım veya kendimi geliştirmek için özel sektörde çalışırım” düşünce ile üniversite bitirmiyor. Hep kafasında memur olmak var. Özel sektör zordur bedava ücret ödemez. Ama kamu farklı bir şey, oraya bir kapağı atın mı gerisi kolay. Bunun mutlaka aşılması gerekir. Sonuç olarak biz de her şeyi devletten bekleyen biat kültürü var. Oysa sivil toplum güçlenirse, toplumsal gelişim hızlanır. Ne yazık ki Türkiye’de sivil toplum kuruluşları istenildiği kadar gelişemedi. Veya kendilerini yeteri kadar geliştiremedi. Son olarak şunu da ekleyelim: KMTSO Meclis Başkanı Hanifi Öksüz; Tomsuklu Organize Sanayi Bölgesinde ara eleman yetiştirmek için meslek yüksekokulu açılacağını ve sanayinin ihtiyacı olan ara elemanın buradan karşılanacağını belirtti. İşte karşılığı olan bir okul! Burayı iki yılda bitirdin mi hem işin hem de eşin hazır.