Babam imamdı."Muğsün Hoca"olarak bilinirdi havalide. O zamanlar kadrolu değil. Köylerde yıllık imam dururdu. Bizim köye de arada bir gelir, bir iki gün sonra dönerdi. Anam bizim hem anamız hem babamızdı. Emin amcam da üstümüzde gölgeydi. Başımız sıkıştığında imdadımıza yetişirdi. Bir gün sabah sığıra sürdüğümüz eşeğimiz gelmedi. Aradık, taradık... Nafile. Bulamadık. Anam kurt ağzı bağlattı. Ertesi gün bizim eşeğin ölüsünü Lağlek(Leylek) Deresi'nde bulduk. Kurtlar parçalamış. Kurt artığı kalmış geride. Anamın bağlattığı "kurt ağzı" kâr etmemiş. Üzüldük tabii. Ama elden ne gelir!.. Eşeği kurt yedi. Bunu babama kim söyleyecek? Hepimiz korkuyoruz. Öyle ya babam : -Bir sürü horanta.Bir eşeğe mukat (mukayyet) olamadınız mı? derse ne cevap verecektik? İmdadımıza Emin amcam yetişti: -Siz bu konuda Muğsün ağama birşey dimeyin. Ben usûlüyle söylerim, dedi. Birkaç gün sonra babam geldi. Akşam yemekten sonra Emin amcam da geldi, oturuyoruz. Emin amcam: -Musün Ağa! Sana birşey söyleyeceğam, ama gızmayacaksın, dedi. Babam: -Söyle İmin(Emin)gızmam, karşılığını verdi. Emin amcam salavat getirdi... Kulhüvallahü...Elham...Okuyor da okuyor. Babam, Emin ağama bakıyor: -Söyle İmin...Bak kızacağım ha... Emin ağam: -Muğsün ağa! Eşşaği gurt yidi, deyince babam: -Allah hayrını virsin. Bunu mu diyecağidin? Canınız sağ olsun, dedi. Biz de derin bir nefes aldık. Vartayı ucuz atlatmıştık.