Son yılarda hem dünya, hem de ülkemiz büyük değişiklikleresahne oluyor. Her şeyin değiştiğini geç de olsa farkına varıyoruz.

Değişime uğrayanların başında; yazılı basın, TV ve sosyal medyageliyor. Bir bakıyorsunuz bir gün önce övdüğünü bir gün sonra sövdüğüne tanıkoluyoruz. Bu dik vuruşlar son yıllarda kendisini göstermeye başladı. Tahminediyorum; seçim yaklaştıkça bu dik vuruşlara sık sık rastlayacağız. Belden aşağıvurgular yapılıyor…

Yerel manada siyasilere baktığımızda, genel olarak hepkendilerinden bahsedilmesini hem de övgüyle bahsedilmesini istiyorlar. Bunu yaptığınızda,belki bahsettiğimiz siyasetçi bir miktar mutlu oluyor. Ancak bu kez okuyucudaneleştiri alıyor ve şimşekleri üzerinize çekiyorsunuz.

Geçtiğimiz gün bizim gazetenin Genel Yayın Yönetmeni MesutTuğrul ‘un köşe yazısında “Neden Eleştirmiyorsunuz? “başlıklı yazının içeriğindeövücü yazılar yer almaktaydı. Sonuç olarak belki ilgili memnun olmuştur. Karşı bloktayer alan siyasetçiler bu kez rahatsız oluyor. Daha sonra size karşı duruşsergilediğine tanık oluyoruz.

 Yerel gazete olarakbir türlü ortasını bulamıyoruz. “Ya bendensin ya benden değilsin” gibi kısırdöngüler ve ucuz siyaset mühendisliği ile karşı karşıya kalıyoruz.

Bu en çok seçim sürecinde olmaktadır. Daha çok belediyelerarasındaki kırgınlıklar damgasını vuruyor. Kahramanmaraş’ın doğasında mıdır? Yoksabaşka bir nedenimi var? Baba oğulla, kardeş kardeşle, akraba akrabayla, dostdostla bir türlü anlaşamıyor. Bencillik daha çok ön plana çıkıyor.

Dünyada marka olan şirketler diğer markalarla ortaklıkkurarken, ülke olarak tek başımıza iş yapmayı, bir başkasını ortak etmeyisevmiyoruz. Bu ilimizde daha çok kendisini göstermektedir ve siyaseti meslekedinenler arasında da yaşandığına tanık oluyoruz.

Bunun birçok neden var. Bence % 92 nüfusun yerel olarakyaşamını sürdüren bir il olarak başı çekiyoruz. Bu zamana kadar alınan göçlerhep kendi kırsalından gerçekleşmişti!

Herkesin birbirleriyle akraba, eş dost olduğu bir kente yaşamakbir açıdan elbette iyidir… Ne yazık ki artısı kadar eksisi de günümüzde sorunyaratıyor.

Çünkü bu kez özveri, anlayış ve paylaşımın yerine kıskançlıköne çıkıyor. Bahsettiğim sorunlar giderek büyüyor. İnsanlar arasında kırılmalar,küsmeler ve kavgalara neden oluyor.

Bunu her gün yaşıyoruz. “Birinin ak dediğine diğerimiz kara”deyince kıyamet kopuyor. Hâlbuki Beyaz’ında Kara’nın da ara tonları vardır.

Bu önemli konuların mutlaka çözümü de vardır…

Bu da ilimizin giriş çıkış yoğunluğunu artırmamız, iç ve dışturizme ağırlık vermemiz olmazsa olmazımızdır. Bu konuda hem kamunun hem deözel sektörün yapacağı yatırımlar vardır. Bu işler siyasetçi yorumlarıylaolmuyor. Her kesimin risk alması, taşın altına eline değil gövdesini koymasılazım.

 

Yabancı girmediği yerde maalesef sosyal ve kültürel gelişmebir türlü sağlanamıyor.

İster seçilmiş olsun, ister atanmış olsunlar. Hepsi dehizmet etmek için o makamdalar. Ülkemizin, ilimizin gelişmesine ve güçlenmesinekatkı sağlamaları hem insanlarımızı hem de kendilerini mutlu edecektir.  Çünkü yaptıkları görev kutsaldır.

Sonuç olarak: Ne çok övelim, ne de çok yerelim.