Ruhsati’nin ayran üstüne söylediği “Ayran Destanı”meşhurdur. Ayran Destanı’yla başlayalım: “Gene oldun gözümüzde tutiya Eski bildiğimiz koca boz ayran Gündüz gündüz hayaline yelerdik Girdin düşümüze gece boz ayran   Yoksulluğun zincirini kırasın Darıla da vara çoban durasın Düşmanlar başına gele göresin Gör bir yol yoksulluk nice boz ayran   Kadir Mevlam şem’amızı yandırsa Pervanemiz serimize dönderse Herkes muhtacına bir tas gönderse Nail olur sekiz Hacc’a boz ayran   Seni görenlerin yüreği yağlı Seni görmeyenin yüreği dağlı Kaymağın torunu yağın öz oğlu Alçak mertebeli yüce boz ayran   Ben neyleyim baklavayı böreği Sen soğutun anca yanık yüreği Mevlam eksik etme dinin direği Yanı sıra bir gözelce boz ayran   Terkeyledin Ruhsat gibi yiğidi Davar sahibine verdin öğüdü Bilmem muhannetler senin nen idi Döndürdün yüreğim tu(n)ca boz ayran”   Yanık yürekleri soğutan,alçak mertebeli yüce boz ayran...Hele sarı sıcağın nefesleri kestiği demlerde bir tas ayrana kıymet biçilmez.Gerçi Ruhsati sekiz Hac sevabı değer biçiyor...Bakmayın siz.Daha daha fazlası... Yanık yürekleri soğutan, alçak mertebeli yüce boz ayran... Hele sarı sıcağın nefesleri kestiği demlerde bir tas ayrana kıymet biçilmez. Gerçi Ruhsati sekiz Hac sevabı değer biçiyor... Bakmayın siz. Daha daha da fazlası... Kayseri’deyiz. Sümer Lisesi’nde öğrenciyiz Mehmet’le. Bir oda bir sofa gecekonduda kalıyoruz. Derslerin yanı sıra yemek, bulaşık, ev temizliği, çamaşır hepsi bize bakıyor. Kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz sizin anlayacağınız. Arada bir anam geliyor. Evi barkı toparlıyor. Rahat ediyoruz. Analı birkaç gün bize düğün bayram... Ama sayılı gün tez geçer. Anam köye dönmek zorunda... Yine analı, sayılı gün bitti. Anamı yollayacağız köye. Terminalde otobüsün kalkma saatini bekliyoruz. Bir genç ayran satıyor. Doldurmuş kovanın içine. Küçük cam şişelerde ayran...Ağardıkça su katmışlar yoğurda. Olmuş “ağaran su...” -Ana, dedim, ayran içek mi? -He yavrım, içek... İki şişe ayran aldım. Elli kuruş verdim ayrancıya. Anam şaşkın.. .Bakakaldı. -Yavrım, dedi satıcıya. Ayran parasıynan mı? Ayrancı: -He... Parasıynan teyze... Anam kızdı ayrancıya: -Yavrım, bir bardak ayranın hasiyeti ne? Sen bizim kuve (köye) gel. Ben sana helkeynen viriyim. Ayran da mı parasıynan? Hay şeheri de bata... Gayseri’si de... Anam ayrancıya verdi veriştirdi. Ayrancı gitti. Otobüs gelinceye kadar söylendi anam: -Ayran da mı parasıynan olurumuş? diye...