Anlam, kendisi ile bütünleştiği zaman ve kendini tam manasıyla yansıttığı zaman kendini bulur. Fikir anlama eşlik eder. Fikir, her insana özgü ve üretilen en yegâne şey; şu her şeyin kopyalanıp kullanıldığı çağda. Şu zamanda anlamını yitirmiş ne çok şey var. En acısı da ürettiğimiz fikirlerin de tam manasıyla içini dolduramadığı. Modern çağın hızlı yaşam koşulu, fikir üretirken de karşımıza engel olarak çıkıveriyor. Hemen üret ve hayata geçir. Görünür de birçok proje üretmek ve bunları hayata sunmak takdire şayan bir şey fakat acaba ürettiğimiz fikirler ne kadar yerine ulaşıyor, tam manasıyla ne ürettiğimizi biliyor ve benimsiyor muyuz, üretilen fikre yüreğimizi koyabiliyor muyuz? Hızlı çağ, kendimizi o fikre tam motive etmemize engel oluyor. Neden? Her şeye koşmak inancı bizleri yoruyor. Halbuki bu durum her şeye koşup diğer işleri yarım bırakmamıza sebep oluyor işte bu yüzden içi dolmuyor bazı şeylerin ve sonra da üretilen şey başarısız oluyor. Çünkü içine yüreğini katmadığın her şey sana ve devlete zarar olarak geri dönüyor. Modern çağ, “her şeyi yap olmayanı oldurmaya çalış, seninle alakası olmayan diğerlerine de karış, hepsini yaptı olarak görün de gerisi boş maksat şu projeyi hayata sundu olsun!!!” dedirtme çabasında. Modern çağın bu fısıltısına kulak verdiğimizde üretilen projelerimiz göz boyamak adına yapılmış oluyor. Peki bir proje göz boyamak adına yapılırsa ne gibi sonuçlar ortaya çıkar? Başkasının egosu özenle tazeler, sosyal medyada etkinliğiniz artar ve elit( görgüsüzce yarış yapanlar) kesiminde böbürlenmenize katkı sunar! Acaba fikirlerimizin içinin doldurulması için neye ihtiyaç var? Yaptığımız işi öylesine yaparak değil gerçekten yüreğimizi katarak o işe sarılmaya ihtiyacımız var. Yüreğimizi katmak bu kadar zor mu? Hayır. Eğer hayattaki kriterlerimizin anlamını yeniden çerçevelersek “ irfan” sahibi olmaya kendimizi adarsak bu durumu çözebiliriz ya da yeni nesil gençlere güvenerek fikirlerini destekleyebiliriz. Fikir üretirken özellikle de bir yerlere gelmiş ve yaşı olgunlaşmış kişiler hep kendileri önde olarak bayrağı kimseye kaptırmak istemiyorlar. Bu anlayış yüzünden yetenekli gençlerimizin önü açılamıyor. Fikirlerin en taze olduğu gençlik dönemi birçok fark edilemeyen zekâlarla heba olup gidiyor. Oysa bu döngü kırılmalı. Nitekim kırılıyor da çünkü yeni nesil gençler kimseye takılmadan hedeflerine doğru koşmaya devam ediyor. Onlar her şeye koşturmadan ve sabrederek ilerliyorlar. Hedeflerini tam manasıyla benimsiyor ve yüreğinin istediği yöne gidiyorlar. Gençler ağaç gibidir. Kökleri sağlamdır. Ağaçların kökleri kurumaz her zaman yenilenir. Ağaçlar çoğalır ve kocaman bir orman olur. Gençlerin fikirleri büyüyecek ve bir ışık gibi herkesi içine alacak ve bayrağı tek çekenlere de kucak açacaklar. Kısacası onlar herkese örnek olan fikir adamı olacaklar. Nice Aziz Sencar’lar çıkacak bu gençlerden. Nice bilim adamlarının desteklediği fikirler çok iyi yere gelecekler. Bu dünyada tek bayrağı çekenlerin aksine bir bayrak altında toplanan nice üretebilen gençler yetişecek. Var olun
“Üretebilen zihin üretebilen gençlik” Psikolog Zeynep Sandaloğlu