Bir önceki yazımızda bahsedilen Yargıtay içtihadı kanaatimce yasanın ruhuna aykırı olduğu gibi, haksız rekabete yol açan yönüyle de ayrıca değerlendirilmeyi hakkediyor. Çünkü aslına bakılırsa zaten seri üretim diyebildiğimiz bilgisayarlar da 'toplama' değil midir?   Bunlar meselenin bir tarafı, biz, işin esasına gelelim...   Bilindiği gibi, 'Eser Sözleşmesi' ile ilgili tartışma Yargıtay’ın 'Türk Ticaret Kanununda (TTK) özel olarak düzenlenen hususların ticari nitelikte olduğu, uyuşmazlık bulunması halinde bunun Tüketici Sorunları Hakem Heyetinde(TSHH) görüşülemeyeceği'  bir başka ifade ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 30 madde yollaması ile TTK'na gidilemeyeceği  yönündeki ictihadına dayanıyor.   O halde Sorunun temeli, bir uyuşmazlık ortaya çıktığında bunun TSHH'lerinin görev ve yetki alanına girip girmediğidir.   Soruyu somutlaştıralım; TSHH  eser sözleşme, taşıma işleri  gibi TTK'nda münhasıran düzenlenmiş konuları görüşebilir mi? Bir başka ifade ile, Yasanın 'kapsamı' 'amacı' ışığında  'Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri' veya 'Tüketici Mahkemeleri'nin görev alanı, sınırları nedir? Nerde başlar? nerde biter?   4077 sayılı yasa 22 madde ile; “Bakanlık, il ve ilçe merkezlerinde, bu Kanunun uygulamasından doğan uyuşmazlıklara çözüm bulmak” hükmü ile TSHH'ne,  23ncü madde ile ”Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır.” hükmü ile de Tüketici Mahkemelerine görev vermiştir. Yani bu kurumlar,  'Kanunun uygulamasından doğan uyuşmazlık' 'Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaf” a bakmakla görevlendirilmişlerdir. Dolayısıyla bu kurumların bir konuya bakıp bakamayacaklarına karar verebilmek için uyuşmazlığın/ihtilafın  Kanunun uygulamasından doğup doğmadığına bakmak gerekir.   Öncelikle yasamızın  “kapsam” başlıklı maddesine bakalım: “Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” Burada iki kavram önem kazanmaktadır: '1 inci maddede belirtilen amaç', 'tüketicinin taraflardan biri olma zorunluluğu'.   '1nci maddede belirtilen amaç' şeklindeki atıf dolayısıyla bu maddeye baktığımızda “eser sözleşme” ya da” taşıma işleri”ni kapsam dışına çıkaracak bir hüküm bulunmadığını, aksine 'amac'ın 'kapsam'ı olabildiğince genişlettiğini görüyoruz: “kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek.”   Demek ki hem 'kapsam' hem de 'amaç' bakımından yasanın 30. maddesi yollamasıyla TTK'na gitmeye engel bir durum görünmüyor. Her iki temel madde de TSHH ve TM'nin görev alanını daraltmıyor aksine genişletiyor. O halde, bir uyuşmazlığa bakılması için geriye tek bir düzenleyici husus kalıyor: o da, taraflardan birisinin tüketici olması zorunluluğu. Bu nedenle, gerek TSHH gerekse Tüketici Mahkemeleri, önüne bir dosya geldiğinde öncelikle taraflardan birinin tüketici olup olmadığına bakacaktır. Eğer taraflardan biri tüketici ise, yani eş deyişle, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla bir mal alınmış ve hukuki bir talepte bulunuluyor ise adı geçen kurumlar bu konuda görevli ve yetkilidirler.   Burada belki ‘iki farklı yasa arasında çelişki gibi görünen bir husus varsa, bu durumda hangi yasa hükmü geçerli olur?’ sorusu anlamlı gibi durabilir! Çünkü TTK nun 4ncü maddesine göre, ‘TTK da düzenlenen hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır’. Eser Sözleşme, Taşıma İşleri vb bir çok husus TTK’da düzenlenmiştir , peki bu halde hangi yasaya göre hareket edilecek?   Tüketiciler Birliğinin TSHH kararlarını yayınladığı web sitesinde 'rötar yapan uçak'la ilgili 'ayıplı hizmet' iddiasında bulunan bir tüketicinin şikayeti hakkında verdiğimiz bir kararda buna ayrıntılı olarak değinmiş, temelde yasalar veya hükümler arasında çatışma/çelişki olamayacağı eğer öyle görünen bir durum var ise bunun genel hukuk kurallarıyla çözümlendiği/düzenlediğidir. Buna göre, Özel kanun/hüküm ile genel kanun/hüküm arasında bir çatışma/çelişki var ise özel kanun/hüküm uygulanır.   Hem özel/genel yasa ilişkisi hem de öncelik/sonralık durumuna göre, TKHK, TTKna göre özel bir kanundur ve bu nedenle TKHK hükümlerine göre davranılmalıdır.   Yani eser sözleşme niteliğinde olsa bile, bir mal/hizmet alan tüketici TKHK'un  korumasından faydalanabilir.