Roma’daPapa 13. Grégoire’ın kurduğu (1577) Saint Luc Akademisi örnek alınarak Fransızsanatçılarının gelip oradaki eski Yunan ve Roma eserlerini, Rönesansyapıtlarını incelemeleri ve sarayın görkemine uyan tablolar üretebilmeleriamacıyla bir de Roma Fransız Akademisi kurulmuştur. Bu Akademinin yeri öncePiskopos Sarafoz’un evi ve sırasıyla Caffarelli Sarayı, Capranica Sarayı,Mancini Sarayı ve en son Medici Villasıdır.
Roma ödülünü oluşturan 1663 yılından 1967’ye kadar süren “tarihi resim”yarışması her yıl yapılıyor. Resim konuları Eski Ahit ya da mitolojidenseçiliyordu. Ayrıca 18162da dört yılda bir yapılan “tarihi manzara” yarışmasıbaşlatılmıştı fakat 18632de bu uygulama kaldırıldı. Dolayısıyla bu yarışmayalnız 13 kez yapılabilmiştir. Bu yarışmanın diğerinden farkı manzaranın dahaağırlıklı olmasıdır. Manzaranın içinde 12-24 cm. yüksekliğinde olması gerekenfigürler de yer alır.
III.Napolyon 1852’de imparator oldu. “Devlet içinde devlet” gücündeki Akademininyetkilerini kısıtlamak, bir yandan da sanatçıların itirazlarını göz önünealarak daha liberal bir politika izlenimi bırakmak için 23 Kasım 1863’de birkararname yayınladı. Bu kararname:
1. Akademinin salonların üzerindeki etkisini kısıtladı.
2. Roma ödülü üzerindeki hegemonyasını kaldırdı.
3. Güzel Sanatlar Okulu’nun müdür hoca tayini sistemine değişiklik getirerek“yüksek kurul” adı altında yeni bir birim oluşturdu.
4. Eğitim amaçlı atölyeler açtı.
Bu reformlar, kimi sanat çevreleri tarafından olumlu tepkiler aldı. Çalışkanama yeteneksiz sanatçı yetiştirilmesinin sona ereceği düşünülür.
Güzel Sanatlar Okulu, 1863 kararnamesiyle artık devletin yönettiği bir kurumoldu. Müdürü devlet atar ve beş yıl görevde kalır, bakanlığın kararlarını veyönetmeliği uygular. Öte yandan saygın sanatçılar ve sanat alanında söz sahibiüyelerden oluşan yüksek kurul okulun organizasyonu ve eğitim konusunda bakanadanışmanlık yapacaktı. Doğal olarak devlet (önce imparator sonra III.Cumhuriyet hükümeti) milleti temsil ediyor ve hakimiyeti elinde tutmak istiyordu.Ayrıca okulun prestiji politik bir kazanç olacağından, sağlam bir eğitim içintanınmış sanatçılara ihtiyaç vardı.
Her ne kadar salon jürileri sergiledikleri katı tutumla eleştirilseler deAkademisyenler sanat alanında hala en yetkin kişilerdi, sanatları sağlamtemellere dayanıyordu, engin bir kültüre sahiptiler ve Akademinin görkemligeçmişinin mirasını oluşturuyorlardı. Bu nedenlerle devletin temsilcileriAkademisyenlerle ters düşmeyi göze alamadılar. Akademisyenler için ise sanateğitiminde söz sahibi olmak çok önemliydi, böylelikle kendi estetikanlayışlarının egemenliğini koruyacak ve “yeni resmin” ilerlemesiniengelleyebileceklerdi. Yüksek Kurulun üyelerinin çoğu da okulu korunmasıgereken bir kale gibi görmüşlerdir. Akademinin daimi sekreteri Viconte HenriDelaborde’un Lehmann’ın cenazesinde yaptığı konuşması, Akademinin ilkeleriniözetlemektedir: “ Akademinin başkanı Lehmann size düşen görevi üç kelimeyletarif etmiştir: yükseltmek, korumak, direnmek. Çağdaş sanat düzeyiniyükseltmeli, bizi yetiştirenlerin geleneklerini korumalı ve ideal güzele tersdüşen etkilere karşı direnmeli, diyordu. İşte beyler sizin de varlık nedeninizbu ilkelerdir. ”
Yüksek kurulun tutanakları yönetimin ne denli katı ve tutucu olduğunu kolaycakanıtlar: 1879’da orta öğrenim sonrası yeterlilik diplomasını almış olanadayların giriş sınavında tarih sorularından muaf tutulma talepleri tartışmasızreddedilmiştir. 1855’de profesörler kurulu yılda iki kez yapılan yer sınavınınteke indirilmesini istemişlerdir, talep tartışmasız reddedilmiştir.