İletişim teknolojisinin hızına yetişilmiyor. Her gün yeni bir iletişim ürünü piyasaya sürülüyor. Buna can mı dayanır? Hele cep telefonları... Kıyasıya bir rekabet, üretici firmalar arasında. Telefon tutkunları şaşkın. Hangi birinin ardından yetişecekler! “Telefon tutkunları” dedim. Mersin’de tanıdım böyle bir canı. Adamcağız bir lokantada garson.  Orta yaşlı. Evli barklı. Asgari ücrete talim ediyor. Kredi kartı almış birkaç bankadan. Hepsinin limiti dolmuş. Kredileri ödeyememiş. Ağır bir yükün altına girmiş. Bir dostumuzun  müzik atölyesinde konuşuyoruz: -Neden bu kadar açıldın? dedim. Bir iç çekti: -Hocam ben cep telefonu hastasıyım. Her yeni çıkan ürünü almazsam uyuyamıyorum. Eskisini de yok pahasına satıyorum. Ya da birilerine hediye ediyorum. Bu borcu cep telefonları yüzünden yaptım. Ben şaşırdım kaldım. Cebimdeki telefonu elimle okşadım. Eski bir telefon. Taş gibi. İşimi görüyor. Adamın haline baktım, acıdım. Geçen yıl, Öğretmenler Günü hediyesi olarak bizim çocuklar (Hatice’yle Sencer) bana Samsung markalı bir akıllı(!) telefon almışlar. Sağ olsunlar. İnce düşünmüşler. Teşekkür ettim. Sevindim. Hemen kartını taktık. Gerekli ayarlamaları torunum Mahsun Kaan yaptı. Telefon şakır şakır çalışıyor. Oh oh ne güzel...Kısa bir süre, birkaç saat ya geçti ya geçmedi. Baktım ekranda “Servis yok” yazısı. Telefon iletişime kapanmış. “Kapa-aç” yaptık, çalıştı. Sürekli servise kapanıyor. Telefonun alındığı mağazaya gittim. Değişim talebinde bulundum. Rapor tutup servise gönderdiler. O gün başlayan servis maceramız devam etti. Ne zamana kadar? Sabır taşı çatlayıncaya kadar. Tam üç kez Mersin’de servise gitti, geldi telefon. “Sim kartı değiştir.” dediler. Değiştirdik. Değişen bir şey olmadı. Oğulcuk’a geldik. Bu kez Kayseri’deki Samsung servisini yol ettik. Ekranı çok yavaşladı. Tekrar tekrar onarıldı. Son servis ziyaretinden önce Samsung şikayet hattını aradım. “Detaylı onarım” talebinde bulunmamı istediler. Aynen isteklerini yerine getirdim. Sonuç yine değişmedi. Bir gün Boğazlıyan’dan geliyorum. Direksiyondayım. Telefon çaldı. Çaldığına göre eşref saati benim  akıllının(!) Çalışıyor. Uyarı sesi kesildi. Arabayı sağa çektim. Ekrana baktım. Eşim Peruz arıyor. Arama imine dokundum. “Bu numara ağda kayıtlı değil” yazısı belirdi. Allah allah!.. Rehberde kayıtlı numara. İsim ekrana çıkmış. Ben çeviriyorum. “Ağda kayıtlı değil” diyor. Birkaç sefer denedim. Olmadı. Çıldıracağım... Bu Samsung benim sabrımın sınırını ölçüyor herhalde. Sabrın da bir sınırı var. Telefonu kapadım. Eve gelince hanımdan paparayı yedik haklı olarak. Samsung bunun sebebi. Oynatmama az kaldı dostlar.. Son çare tüm belgeleri derleyip topladım. Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurdum. Dört ay gibi bir beklemeden sonra karar lehimize çıktı. Paramızı alıp sözüm ona akıllı(!) telefonu iade ettik. Yoksa bu akıllı telefon yüzünden ben aklımı kaybedecektim be yahu!