Sabahı zor eder Justinyanus.Hemen sabahın erken saatlerinde baş mimarını huzura çağırıp rüyasını anlatmayabaşlar. Mimar hayretten açılmış gözleri ile elinde karaladığı taslağıİmparatora uzatır. Mimarın çizdiği resimle imparatorun rüyasında gördüğü mabetbirebir aynıdır. Çünkü o da o gece aynı rüyayı görüp gördüklerini kâğıdakaralayıvermiştir. İşte Allah’ın modelini kalplere ilham ettiği mabet İslam’ahizmet ve cihan padişahı Fatih Sultan Mehmet’in ilk fetih namazını kılacağımübarek mekân olmak için tasarlanmaya hazırdır artık. Ve orada nice Allahdostlarına sohbetler ve hizmetler nasip olacaktır.
Evliya çelebi yazdığı hatıralarında hep buranın tılsımından bahseder. NedirAyasofya’nın tısımı? Nedir orayı böylesine cazip kılan gizem.
Ayasofya geçmiş ve gelecekle boy ölçüşen bir mihenk taşımıdır? Yoksa İslamâlemi ile Hıristiyan âleminin birbiri ile hesaplaşması mıdır? Kutsaldır, kutsalkişiler tarafından ilham edilmiştir, mübarektir, mübarek kişileri sinesindebarındıracaktır. O aslında yıllar öncesinden hazırlanmış bir fetih abidesidir.Asırlar boyunca Truvalı Helen gibi uğrunda nice savaşlar verilecektir.
Kilisenin en mükemmel şekilde inşa edilmesi için imparator hiçbir fedakârlıktankaçınmaz. Efes’teki Diana tapınağından 8 sütun söktürüp getirtir, Atina,Delphi, Delos ve Mısır’ın tapınaklarından diğer sütunları temin edilir. Döneminen büyük matematikçisi Trallesli Anthemios baş mimar olarak göreve getirilir.Âdem (A.s) bu yana yapılanların en büyüğü, en görkemlisi olacaktır buibadethane. İmparatorluk onunla adeta kudretini, gücünü bütün cihanaispatlayacaktır. 55 metre yüksekliği ve 30.31 m çapı ile bu güne kadar inşaedilmiş hiçbir kubbe olmamıştır. Ve bu kubbeyi hiçbir kubbenin geçemeyeceğikonusunda kesin hüküm vardır.
27 Aralık 537 de ibadethanenin açılışı inanılmaz bir görkem ile yapılır.Justinyanus 14 atın koştuğu arabası ile Kral Kapısından içeri girer. Onu kapıdapatrik karşılar ve mihraba birlikte giderler. Ellerini açarak“Allah’a hamd vesenalar olsun ki beni böyle bir esere ikrama lâyık gördü”“Ey Süleyman sanagalebe ettim” diyerek kudretini dünyaya haykırır. Artık Süleyman tapınağınıgeride bırakan bir eser yaptığını düşünür imparator. Ne var ki kısa bir zamansonra büyük bir zelzele ile yapı hasar görür. Kubbeden düşen parçalar mihrabı,mukaddes şarap ve ekmek dolabını, ayin masasını paramparça eder. Yine büyük birtamir görür ve bu sefer kubbe 20 kadem daha yükseltilir.
Büyük Kilisenin önüne geniş bir avlu, avlunun etrafında ise revaklar vardır.Ortada ağzından su akan aslanlı bir çeşme bulunur.
Binanın altı sarnıçlarla donatılır, bunların içlerine pilpayeler dikilerekdepreme dayanıklılık ve esneklik sağlanır.
Kubbe kasnağında 40 pencere vardır. 40 sütün aşağı 67 sütun yukarı olmak üzere107 sütun binanın bütün yükünü yüklenmiştir
İbadethanenin 361kapısı olduğu söylense de bu sayı giderek değişir. Batıkapısında bulunan “Terleyen Direk” ise her ne kadar rutubeti çektiği söylensede bir sürü sırlara sahiptir. Yapının en etkileyici görüntüsü ile iç âlemindekimekânın genişliği ve kubbenin büyüklüğüdür. İçinde çeşitli süslemeler, altınmozaikten resimler ve kubbede 4 meleğin çizilmiş tasvirleri vardır. Kubbenintam ortasından ise altın bir top sallandırılmıştır.
Zamanın en büyük kubbesine sahip olan Ayasofya defalarca çöker ve yeniden onarılır.Çok büyük olan kubbenin ağırlığı her ne kadar yan duvarlara yüklense de yine buağırlığa dayanamaz.
Yıl 1453, 29 Mayıs Salı günü Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u alır. Fethettiğişehrin en görkemli ibadethanesinde ilk namazını kılmak üzere Ayasofya’nın önünegelir. Kapının önünde beyaz atından iner ve arkasındakilerle birlikte kapıdaniçeri girer. İşte o anda mekânın hâşiyetinden inanılmaz bir hûşû ya kapılır vehemen secdeye kapanır. Daha sonraki günde ilk Cuma namazını burada kılar. ÇünküOsmanlı fethettiği şehirlere girdiği zaman şehrin en büyük kilisesinde ilknamazını kılar ve orayı camiye çevirir diğerlerine hiç dokunmazdı. Ayasofya’nında camiye çevrilip ibadete açılması için ferman buyurur.