Çınar deyince hemen herkesin aklına asırlardır ayakta duran, gövdesi ve boyu metreleri bulan devasa büyüklükteki ağaçlar gelmektedir. Çünkü boyları yaklaşık 30 metreye kadar ulaşabilen çınar, asırlarca yaşayan bir ağaç türüdür. Nemli toprakları seven çınar ağacından mobilyacılık sektöründe faydalanıldığı kadar, tıp alanında da kullanılmaktadır. En dayanıklı ve faydalı ağaç türlerinden biri olan çınar ağacının yerini son yıllar palimiye ağaçları almaya başladı. Öz vatanlarından sökülüp atılan çınar ağaçlarının yerini arap diyarından ve tropikal iklimlerden getirilen palmiye ağaçları işgal etmeye başladı. Ağaçlar da milletler gibidir.Her ağacın bir vatanı ve ailesi vardır.Ağaçlar kökleriyle geçmişe,gövdesiyle bugüne dallarıyla geleceğe uzanırlar.ağaç dallarıyla gürlediği gibi insan da ailesi içinde bir kıymet ifade eder ve ailesiyle iftihar eder.İnsan da ağaç da kendi öz vatanında,kendi öz ailesi içinde yaşayabilir.Sürgün olmuş ağaç da insan da başka diyarlarda yama gibi durur.öksüz ve yetim kalır.Ya da kurur. Çınar ağacı nedir,biraz yakından tanıyalım. Dünyada, Doğu çınarı,Batı çınarı,Arizona çınarı,California çınarı,Kerr çınarı,Meksika çınarı,Londra çınarı gibi türleri bulunmaktadır. Bin yıllık yaşam süresiyle tarihi değer niteliği taşımaktadır.Tarihi miras kabul edilmiş,koruma altına alınmıştır.
Kemik sağlığı için vazgeçilmez olan çınar yaprağı,
Dişlerin ve diş etlerinin daha dayanıklı ve sağlıklı olmasında,
mide bulantılarını yatıştırıcı olması, saç dökülmesini önlemekle kalmayıp, kepek problemini de kalıcı olarak yok etmektedir. Açık yaraların kısa sürede iyileşmesini sağlamaktadır. Kadınların en büyük problemi olan
vajinal akıntının kesilmesine ve
cilt hastalıklarının tedavisinde doğal yöntem olarak kullanılmaktadır. Tarihçiler,Osman Gazi'nin gördügü bir rüya ve buna bagli olarak evliliginden bahsederler. Osman Gazi,Şeyh Edebaliyi ziyaret eder ve evinde misafir kalır.Yattığı odanın duvarında Kuran’ın aslı olduğunu görür,saygısından uzanıp yatmaz.Öylece oturduğu yerde uyur. “Rüyasinda,göbeğinden bir ayin dogdugunu ve gelip kendi koynuna girdigini görür. Bu ay, Osman Gazi'nin koynuna girince, onun göbeginden bir agaç biter ki gölgesi dünyayi tutar. Gölgesinin altinda daglar var, her dagin dibinden sular çikar, o sulardan da kimileri içer, kimileri bahçe sular kimileri de çesmeler yaptirir.” Osman Gazi, sabah odasına gelen Şeyh Edebali’ye bu ruyasını anlatır. O da: "Ogul Osman, padisahlik sana ve senin nesline mübarek olsun ve benim kizim Malhun Hatun senin helalin oldu." deyip kızını verir,nikahını kıyar. Osman gazinin göbeğinden çıkan bu ağacın çınar ağacı olduğu kabul edilir.Osmanlı devlet, bursa,istanbul,edirne,iznik gibi payitaht şehirlerini çınar ağaçlarıyla süslemiştir. Bir özentisi sonucu olarak,bir kısım yerel yöneticiler ,mülteci-sürgün palmiye ağacını şehirlere diktiler.Bu pahalı ağaçlar şimdi teker teker kurumaya başaldı.Emek-zaman ve para kaybına neden oldular. Palmiye yerine,“Devleti ebed müddet” fikrini sembolize eden,görüntüsü ile bize huzur veren çınar ağacını yaşatmak yani milli ağacımıza sahip çıkmamız gerekmektedir. Palmiye ağacının nesine heves edilir de şehrin ana caddelerine mertek gibi sıra sıra dikilir anlamış değilim.