Maraş’ın kuruluşuna canlarıyla, mallarıyla katkıda bulunan, kahramanlık unvanıyla şereflenmesine vesile olan, Türk’ün namusuna tacize kalkışan Lejyoner Fransız askerlerine, silahıyla karşılık veren Çakmakçı Sait ve Sütçü İmamı,

“Her sabah uyanınca evimizin penceresizden bayrağımıza bakar, kendimizi güvende görürüz” diyen Mıllış Nuri Beyi,

“ Alem-i İslama Hitap” beyannamesiyle cihada çağıran Avukat Mehmet Ali Kısakürek Beyi,

“Hürriyeti elinden alınan bir milletin Cuma namazı kılmasının caiz olmaz” diyen Rıdvan Hocayı,

Şehrin bilgesi ve öncüsü manevi liderleri Ali Sezai Efendi ve Evliya Efendiyi,

Maraş’a Fransızların gelişini Mustafa Kemal e haber veren, iletişimi sağlayan Muallim Hayrullah Beyi,

Fransızlar Maraş’a gelmeden Adana’da yaptıkları katliamları anlatan, ilk kurtuluş mücadelesi meşalesini ateşleyen Doktor Mustafa Beyi,

Mustafa Kemal Paşa tarafından desteklenen Maraş Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başkanı olan, teşkilatlı milli direnişin lideri Arslan Beyi,

Fransızların Maraş a gelişini kutlamak isteyen, ermeni burjuvası Agop Aganın, “davulun kasnağını altın ile dolduracağım” teklifine; “Bu bir din bahsidir.Gardaşlarımın bağrına çomak vuramam” diyen davulcu başı Abdal Halil Ağayı,

Mustafa Kemal Paşa tarafından Maraş ve Antep bölgesinde milli kuvvetleri teşkilatlandırmakla görevlendirilen Kılıç Ali yi,

Kocası şehit düşünce,Onun elbisesini giyerek,Erzurum’un Kahramanı Nene Hatun gibi; “seni öldüreni öldüreceğim” diyerek Kümbet ve Kayabaşı Mahallesi çete savaşına katılan Senem Ayşe Hanımı,

Hepsini rahmetle anıyoruz. Milli kahramanlıklarını yaşatan milletlerin, kahramanlık destanlarının devam edeceğine inanıyoruz.

Kahramanlık madalyasını hangisine mi verelim. Bence bu madalyayı bir yürek taşıyamaz. Bu yüksek şerefi hepsiyle tek tek paylaşalım, bütün kahraman Maraş halkına verelim. Şanlı albayrağımız üzerinde ebediyete kadar dalgalandıralım.

Milletler geçmiş kahramanlarını anarken yeni kahramanlarını da sürekli yetiştirmek zorundadır. Yoksa Yunanlıların Bursaya kadar gelip Yunan komutan, Sofoklis Venizelos’un Osman Gazi’nin kabrini tekmeleyerek ; “Kalk da torunlarını kurtar ey Osman” dediği gibi çaresizlikler yaşayabilir, kahramanlarımızın mezarını dahi koruyamaz duruma düşebiliriz.

Bugün unvanı kahraman olan bu şehrin Onikişubat ilçesi, Dönüklü Mahallesi, Fındıcak mevkiinde bulunan; 2 ağustos 1915 de çıkan Ermeni isyanında şehit düşmüş olan, 17 kadar şehidimiz için hala bir anıt bile yapılamadı. Milletler kahramanlarıyla yaşar. Kahramanlarını unutan, onlara bir anıt mezar yapamayan bir millet, yeni kahramanlar yetiştirmeyi unutmuş, istiklal ve istikbal umudunu mezara gömmüş demektir.

Yusuf Tuna der ki bir şiirinde: “Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için”

Bizi öldürmek isteyenleri öldüren, yaşamamız için can veren yiğitlerimize vefalı olmak milli ve insani bir vecibedir. Onları saygı, minnet, şükranla yad ediyorum. Mekânları cennet makamları ali olsun!