Serdarî, gönlünü kaptırdı Şarkışla kadısının kızına. Haline bakmaz, Hasan dağına oduna gider Çolak Hacı. Gönül verdiği kadı kızı. Sen gamgayla kaşınan bir adamsın. Meteliğe kurşun atıyorsun. Ama gözün yükseklerde. Kadı kızı sana yar olur mu Hacı’m? Davul bile dengi dengine... Gönül bu, ferman dinler mi? Serde gençlik var. Nitekim Serdari’nin gönlü de ferman dinlememiş. İşin güzel tarafı kadı’nın kızı da onu sevmiş. Dünür yollamış Serdari. Gel gör ki kadı efendi küplere binmiş. Dünürcüleri gerisin geri göndermiş: -Ben kızımı hem kolsuz, hem çulsuz birine vermem, demiş. Nuh demiş de peygamber dememiş kadı efendi. Çarkın kırılsın kahpe felek. Serdari’yi yine yer ile yeksan ettin. Kolsuzluğu, çulsuzluğu yine bir tokat gibi suratında patladı Serdari’nin. Sözü fazla uzatmayalım. Serdari’ye sevdiğini vermediler. Bu iş tatlılıkla olmadı. Kızla kavilleştiler. Son çare kaçmak. Öyle ettiler. Kaçıp gittiler Adana'ya. Orada yaşadılar bir müddet. Ama içlerinde sıla hasreti ateş olmuş. Yanıp durur. Gurbet acısı yakar, kavurur. Dayanamayıp döndüler Şarkışla’ya. Hem kadı efendinin kızgınlığı geçmiştir umudundalar. Bu bir hüsnü kuruntudur. Bunlar Şarkışla’ya gelir gelmez Serdari yakalanıp hapse atıldı. Kız da başka biri ile evlendirildi. Kara haber tez ulaşır derler. Serdari olan bitenden haberdar oldu. Bir kere daha yıkıldı. Ve içini dizelere döktü: “Yenice bir haber geldi sıladan Eğer essah ise büktü belimi Dediler ki sevdiğini el almış Kadir Mevla'm nasip eyle ölümü Şahin dedikleri bir küçük kuştur Yarın güzelliği göz ile kaştır Kadir Mevla'm beni yare kavuştur Irak ise yakın eyle yolumu. Deli gönül yükseğinden uçmayım Uçarsam da kanadımı açmayım Muhannetin köprüsünden geçmeyim Coşkun sele uğratayım yolumu Serdarî der yükseğinde gezmeyim Dost elinden dolu bade süzmeyim Yardan başkasına kuşak çözmeyim Yedi yerden bağlatayım belimi” Tam da buraya gelmişken Karacaoğlan’ın bir koşması geldi hatırıma. Yazayım da içimde kalmasın. Çok benzerlik var bu iki koşma arasında. Bir de siz bakın bakalım sevgili dostlar: "Nazlı yardan bana bir haber geldi Eğer doğru ise büktü belimi Dediler ki yarin yad eller aldı Kadir Mevla’m nasip eyle ölümü Bülbüle söyleyin dalına konsun Bizi böyle eden Allah’tan bulsun Sabreyle sevdiğim ilkbahar gelsin Terkedeyim vatanımı ilimi Karac’oğlan der ki doğmadan göçtüm Yar elinden dolu badeler içtim Kötüler zanneder ben yarden geçtim Ölmeyince çeker miyim elimi"