Enişte Memet, Hacağsan (Hacı Hasan), bir de Arif’in Ahmet. Üçü can ciğer arkadaş... Kanlarının deli dolu aktığı yıllar... Serde gençlik var. Taşı havaya atıp başlarını altına tuttukları serdengeçti demleri. Uçan kaçan ellerinden kurtulmuyor. Bir gün bu ahbap çavuşların canı et istedi. Culuk (hindi) mu olur, tavuk mu? Kısmetlerinde ne varsa... Kısmet meselesi dedik. Açalım. Bunlar kendi pineliklerinden alacak değiller ya... İnecekler köyün altına. Orda  culuk (hindi), tavuk, horoz sürü sürü... Başıboş. Sahipsiz... Bir punduna getirip birini tutacaklar. İnecekler Bulgurözü’ne. Söğüt gölgesinde ayacaklar odunu.  Cingan keyfi yapacaklar. Öyle mi, öyle... Hazırlandılar. Bıçaklar bileğlendi. Tuz, biber, içecek tedariklendi. İndiler köyün altına. Bir tenha yerde gözlerine kestirdikleri bir erkek culuğu tutup oracıkta boğazladılar. İndiler özün kenarına. Şıpın işi yolup temizlediler. Bu işler yapılırken bir yandan odun toplandı. Ocak çatıldı. Culuğu pişirip afiyetle yediler. Culuk kimin? Kiminse kimin yahu! Sahipsiz mal...Gençlerin canı çekmiş. Kesip yemişler. Fazla karıştırmayın gayri. Memet enişte pimpiriklidir. Zaptiyenin karısı Fadime’nin culuk aradığını anasından duymuş. Fadime hala diyesiymiş ki: -Sultan! Bizim irkek culuk yok. Dilki mi yidi acep? Ne bilsin Sultan bacı? Memet  biliyor ama. Nasıl bilmez?  Kendi kestikleri culuk. Hiç bozuntuya vermese de içini bir kurt kemiriyor. Söylese de helal ettirse rahatlayacak. Zaptiye’yi görünce dayanamadı: -İsmağal emmi! Koyün altında sizin irkek culuğu biz yidik. Helal it ... Zaptiye olgun adam. Gülümsedi: -Helal ossun Memed’im. Canınız sağ ossun... Memet bir rahatladı ki...Sanki sırtındaki yük kalktı. O derece. Birkaç gün geçti aradan. Zaptiye, Memet enişteyi aradı: -Memet hurda demir var Buvazliyan (Boğazlıyan)’da. Alıp getirsen kuve (köye)... Enişte hemen  “Olur” dedi. Bindi motora sürdü Boğazlıyan’a. Demiri yükledi aldı getirdi köye. Zaptiye’nin avlusuna yıktı. Üç dört gün sonra Fadime hala geldi Memetgil’e: -Memet! İsmaal emmin diyo ki ‘Orta Çayır’da bizim biraz şemşamer kokü var.  Memet getirsin.’ Diyo... Memet ikiletmedi: -Olur Fadima hala. Getiriyim. Motoru koştu.  Galosoru taktı arkasına. İndi Orta Çayır’a. Şemşamer kökünü tek başına yükleyip getirdi. Evlerinin önüne boşalttı. Yedikleri culuğun bedeline saydı bu hizmeti Memet. Para pul istemedi.  Hacağsan’la Ahmet dediler ki: -Sen helal itdirdin de bizimki n’olacak? Memet kafanıza takmayın der gibi elini salladı: -Ben ekip olarak helallik aldım. Gafanızı yormayın. Zaten bedelini de fazlasıyla ödedim.