Çıkınağıl’da başladım bab-ı hükümette göreve.Yıl 1974.  İlk göz ağrım Çıkınağıl Ortaokulu. Üç yıl çalıştım Çıkınağıl Ortaokulu’nda. Türkçe öğretmeni olarak... Askerlik sebebiyle ayrıldım o diyardan. Seksenden sonra Çıkınağıl oldu Evren. Hem de beldelikten ilçeliğe terfi etti. Bir ara gazetede gördüm. Evren asıl kimliğine rücu edecekmiş. Tekrardan Çıkınağıl çağrılacakmış. İsabetli olur. Bir de araştırmam var: Çıkınağıl’da isimler(lakaplar), iyileme sözleri, kargışlar(beddular) üstüne. Yayına hazır dosya.  Bir köşede kitap olacağı zamanı bekliyor. İmkan bulursak gün yüzüne çıkar inşallah! Eski Çıkınağıl’ı Hirfanlı Barajı yutmuş. Barajın suları Çıkınağıl’ı yok etmiş. Çıkınağıl, baraj gölünün kenarında güvenli bir bölgeye taşınmış. Yeni yerleşim planlı, düzenli. Parselasyon mükemmel. Geniş caddesi, geniş avlulu evleri, intizamlı sokaklarıyla Çıkınağıl alt yapısı sağlam bir beldeydi. Son durumunu bilmiyorum. Aynı Çıkınağıl gibi Hırka’yı da Yamıla (Yamula) Barajı yuttu. Yamıla Barajı da Hirfanlı Barajı gibi Kızılırmak üstüne kurulu. Ne kadar söylesek boş. Bu iki baraj iki köyü sularıyla kapladı. O suların altında yaşanmış hayatlar kaldı. Anıları, oraların yazılmamış tarihini, evleri, geçmişlerin yattığı mezarları Kızılırmak’ın suları sildi süpürdü. Çıkınağıl üstüne yazılmış ağıt var mı? Bilmiyorum. Ama Hırka üstüne bir ağıt yakmış ki Selma Özdemir dinlerken hüzün kaplıyor içinizi. Selma Özdemir, kucağında torunu. Bir söylüyor. Eski Hırka’yı, Yamıla Barajı’nın boğduğu Çokgöz’ü, Çokgöz’ün aşağısındaki İn’i anımsıyorsunuz. Erkilet üstünden Kayseri’ye giden yolun yokluğu yüreğinizi sızlatıyor. Selma Özdemir: “Gelmez olsun böyle baraj / Yamıla’dan geçti Hırka yolu” diyor. Suların ayırdığı Kızılırmak’ın iki yakasını birleştiren Çokgöz yok olmuş. Baraj su tutarken Yamıla (Yemliha)’dan yukarı doğru yavaş yavaş havzayı doldurmuş. Eski Hırka’yı yalayıp yutmuş. Sözü daha fazla uzatmayalım. En iyisi biz Selma Özdemir’e kulak verelim. Bakın Selma Özdemir yok olan Hırka Köyü’nü, köyle birlikte suların yuttuğu bir kültürü nasıl anlatıyor:   “Gızılırmak oldu deniz Hırka’da geziyor domuz Gelmez olsun böyle baraj Gızılgaş oldu yurdumuz   Boyra’nın dibinden baktık Dölek Gaşal’e göz attık Gelmez olsun böyle baraj Ulu camileri yuttu   Dolu desti su mu aldı Hırka Köyü yurtta galdı Gelmez olsun böyle baraj Avukatlar para (haraç) aldı   Şu barajı daşırdılar Göğden göğe aşırdılar Gelmez olsun böyle baraj Birbirine düşürdüler   Kimi Ali kimi Veli Para aldılar dolu dolu Gelmez olsun böyle baraj Yamıla’dan geçti Hırka yolu   Uzun dağlar, bizim dağlar Baraj gelmiş yolu bağlar Gurban olam Gurşunlu’ya Salmanlı’da evliyalar   Hem ağladım hemi güldüm Akan göz yaşımı sildim Olmaz olsun böyle baraj Hırka idi benim yurdum   Aziz dostlar! Yukardaki yedi dörtlük 8’li hece ölçüsüyle kurgulanmış. Dört dörtlük de on birli hece ölçüsüyle söylenmiş. Şimdi onları sıralayıp noktamızı koyalım: “Baraj geldi gapımıza dayandı Mazerlerde yatanlar da uyandı Olmaz olsun böyle baraj Yolu elimizden aldı   Hırka’nın önü Boyralı’ya bakıyor Ortasından Gızılırmak akıyor Baraj dolmuş evimizi yıkıyor Yandım baraj yandım senin elinden   Garma gazanının ağzı söküldü Bütün köylü Gayseri’ye döküldü Para alanlar aldı da Almayanların boynu büküldü   Yüce dağ başında tütün tütüyor Sarı tiken ellerime batıyor Gelmez olsun böyle baraj Hırka’da evliyalar yatıyor”