“Balık Tutuyorsan Balık Tut.”
Yakın tarihimizden bir örnek verelim.
Rahmetlik Nuri Demirağ (1935);milli ve yerli üretim adına, tepeden tırnağa milli hırsla dopdolu, vatanperver bir müteşebbis.
Türkiye’de devlete rağmen; milli ve yerli ekonomi, sanayi, özellikle de uçak sanayii konusunda heyecanla, bitmez bir enerjiyle çalışan,okullarında ve fabrikalarında kendi elemanını yetiştiren bir müteşebbis. Bakın yetkin eleman yetiştirmek için meslekte ihtisaslaşma adına önce GÖK ORTAOKULU’NU, SONRA GÖK LİSESİ’Nİ, SONRA DA GÖK ÜNİVERSİTESİ’Nİ KURMUŞTUR.
Akıl bunu gerektirir. “Enerji ortaokulu, enerji lisesi, enerji üniversitesi ve içinde güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, su dalgası enerjisi… gibi alt bölümlerin bulunduğu okullar, üniversiteler açarsanız bu ihtisaslaşma sizi her alanda uçurur.Bu milletin çocukları bu yeteneğe sahip.Tohum uygun iklimi ve toprağı bulunca yeşerir.
YÖK 2015 yılında aldığı bir kararla, beş üniversiteye ihtisaslaşma görevi vermiş. Bu üniversitelerin halkla bütünleşip bölgelerine katkı sağlayacağını belirten YÖK Başkan Vekili Prof. Rahmi Er, Bingöl Üniversitesi’ne tarım, Burdur Mehmet Akif Üniversitesi’ne hayvancılık, Düzce Üniversitesi’ne sağlık ve çevre, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’ne tarım ve jeotermal, Uşak Üniversitesi’ne tekstil, dericilik ve seramik görevi verildiğini söylüyor.
Bu açıklamalara, bağırarak “Günaydın!” demek lazım.Bu cumhuriyet’in ilk yıllarında olmalıydı. İhtisas alanları komik olduğu gibi bu görevlerin, ifade etmeye çalıştığımız anlamda “ihtisaslaşma” olmadığı da bir gerçek. Çağ nerede, ne işle uğraşıyor, biz ne yapıyoruz? Üniversitelerim tek alanda çalışmalı.
Üniversitelere ayrılan ve serbest kullanıma açık, milletin vergisiyle oluşturulan bütçelerin ülkeme dönüşümünü hangi patentlerle, buluşlarla gördük? Üniversiteler bulundukları bölgenin ekonomik, sosyal, kültürel alanda ne kadar lokomotifi oldu? İstatistikler ortada.Üniversitelerin dışında kalan alanlarda, yerli ve milli çalışmaları daha çok görüyoruz.Adeta bilgi ve teknoloji ,üniversitelerin dışına kaymış.İddia ile söylüyorum, Cumhuriyet döneminde Alaylılar,Mekteplilerden sanayileşmeye,kültüre daha çok katkıda bulunmuştur.Antep’li Mennan Usta binlerce alaylıdan biri.
Üniversiteler hâlâ her alanda statik yapılarını kırıp, fildişi kulelerinden çıkamadı. Şuan yapılanlar cılız çabalar. Milli servetimin üniversitelerde ve eğitim kurumlarında çar-çur edildiğine inanıyorum. Okullarım,üniversitelerim nitelikli insan yetiştiremiyor. İş hayatı feryat ediyor. Niteliksiz yüz okulum, üniversitem olacağına on tane nitelikli üniversitem olsun, bu ülke daha çok kazanır.
Çok önemsediğim bir konuya da parantez açmak istiyorum.
Uluslar arası bilim dergilerinde çıkan çok yeni, çarpıcı bilgilerin bir avuç bilim hırsızı tarafından kopyalandığını, bu bilgilerin çalınmasına sahiplerinin de hiçbir şey yapamadığını, bundan dolayı Almanların, uluslar arası bu yayınlara makale göndermediğini duyuyoruz. Yani bilimsel yayın adı altında ülkelerin beyinlerinin ürünleri küresel güçler tarafından resmen hırsızlanıyor.