28 Nisan da yapılan Cumhurbaşkanı seçiminde CHP Cumhur ittifakından düşük oy alması ve seçimi kaybetmesinin tüm faturası, Kemal Kılıçdaroğlu’na kesildi. Girdiği tüm seçimleri kaybettiğini, artık bu iş Kılıçdaroğlu ile olmayacağının seslendirilmesi giderek artıyor.
Esasa bakacak olursak CHP 1950 yılında Demokrat Parti’ye iktidarı teslim ettikten sonra kaybede kaybede bu seçimlere kadar geldi. CHP’deki mağlubiyet ilk değil sonda olmayacaktır. Milliyetçiliğin ve muhafazakâr seçmenin çoğunlukta olduğu ülkelerde sol partilerin kazanmasının mümkün olmadığını hem dış ülkelerde hem ülkemizde görüyoruz.
Rahmetli Bülent Ecevit’in Ortanın solu ve toprak işleyenin su kullananın “sloganıyla %42 oy aldı. Bir sonraki seçimlerde baraj altında kaldığını biliyoruz. Millet ittifakında yer alan partilenin ancak %1 oy aldığını düşündüğümüzde bu küçük partilerin daha önce bir analizi yapılsaydı, bu kadar düşük oy alacağının tespiti yapılırdı. Altılı masada yer alan siyasi partilerin Genel başkanları da seçimlerde gerekli performansı göstermedikleri de bir gerçek. CHP, günümüzdeki bölünmüşlüğün içinde ”alabileceği” oyun azamisini aldı. “
Bütün bu varsayımlar, tek akılcı ve sorumlu yolun bir an önce bütünleşmek olduğunu işaret etmekle beraber. Bu yol kolay değildir: Siyasette, kimse iddiasını kendiliğinden terk etmez. Bireysel tutkularından, sağlayabileceği siyasal avantajlardan vazgeçmez. Bütünleşelim “çağırısıyla herkesin bir araya gelmesi beklenemez.
Ne var ki CHP ve solculuk, sorumlu ve ciddi bir anlayıştır. Emekle, alın teri ve göz nuruyla yılların oluşturduğu birikimle olur. Gereksiz bölünmelerde etkisizleştirmek iyi niyetle ve istenmeyerek yol aşılmış olsa bile insanları ve siyasal sorumluluktan kurtaramaz.
Seçimlerde CHP ve Millet ittifakının HDP, PKK ve FETO suçlamalarına tatmin edici bir şekilde karşılık verilememiş olması bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Bilhassa Sayın Erdoğan’ın” Biz Allah’tan emir alıyoruz siz Kandilden PKK dan emir alıyorsunuz” demesi inandırıcılık kazandırdı. Muhalefetin ciddiye alacağına pek ihtimal verilmediği bu suçlamalara tüm iletişim kanalları devreye sokularak sürekli ve sistemli olarak devam ettirilmesi seçim sonuçlarını değiştirdi.
Araştırma şirketlerine inanarak sonuçların bu şekilde olacağına çoğu kişi, tahmin etmiyordu.
Bu sonuçların Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer liderlerin sorumluğunu ortadan kaldırmıyor.
Muhalefet seçimde başarısız oldu. Bunun eleştiri götürür yanı yok.
Sonuç olarak muhalefet partilerini temsil eden altılı masa aynı inançla bir araya gelebilmesi, ortak iktidar programı üzerinde uzlaşma sağlamaları ve nihayet ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarabilmeleri yeterli olmamış sonuç olarak yüzde 48 oyda asalarda ama ipi göğüsleyen Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.
Bu alınan olumsuz sonucun yalnızca adayın kimliğine yorum getirmek yeterli olmaz. Bazı problemleri gözden geçirmek ve önümüzdeki süreçte hazırlıksız kalmaya yol açabilir. Kırsal kesimlerden yeteri kadar oy alamayan CHP ve millet ittifakı bu konuda elbette çalışma yapacaktır. Kılıçdarolu’nun başarısız olması elbette eleştiriye muhtaçtır. Ama yalnız sorun Kılıçdaroğlun’dan kaynaklandığı söylenemez.