Asker Erzurum’dan annesine mektup yazmış,(gerçi şimdi mektup yazan da yok, anasının hatırını soran da…) : “Annem,Onbir ay on gün geçti, yaz gelecek diyorlar,bekliyoruz…” “Adam boyu kar her yanda/ Bir gün yaz varmış sonunda/ Dondum temmuzun onunda/ Burası Erzurum annem…” “Kış Erzurum’dadoğar, Sivas’ta kışlar” der,aksakallılarımız. Doğru… Erzurum’u kış mevsiminde görmedim ama Sivas da sekiz yıl kadar kaldım, mecburi memuriyet ve memnuniyetten dolayı. Kar beyazlıktır.Beyazık asalet ve safiyettir. Gelinlikgibi. Hep merak etmişimdir, damatlar siyah takım, gelinler beyaz gelinlik giyerler… Günah ve sevap gibi… Belki de sürünün lideri kara koyun gibi damat siyah takım, gelin beyaz giyer…Gerçi şimdilerde erkeklik- kızlık suya düşer oldu… Erguvan renkler aldı beyaz gelinlik, siyah damatlık elbiselerin yerini. *** Kar rahmettir. Berekettir…Kuraklık felakettir…Eskiden kar yağardı adam boyu…Adamlar da adamdı kar gibi…Ne eski karlar ne de eski adamlar kaldı, yiğitlikten mertlikten delikanlılıktan yana…insanlarda tabiata uyum sağladı… İklim değişti insan değişti,gevşedi,yavşadı, birçok saf-sufi duygular.Yüksek algılar… Eskiye özenilmez ama… Gelen giden günleri aratıyor çoğu zaman… “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” deyip hayıflanıyoruz zaman zaman… Kara kış,beyaz felaket gibi ifadelerle kışın hallerini anlatmak hep canımı sıkmıştır.Rahmete felaket denir mi hiç…Hem, “ kış kışlığını,puştpuşluğunu yapar”demişler. Kızmamak, üzülmemekgerekir. Zorluklar insanı olgunlaştırır. Nimetlerin kıymetini öğretir.Kış yazın,yaz kışın,açlık tokluğun,hastalık sağlığın,fakirlik zenginliğin kıymetini öğrettiği gibi… Hayatta her şey zıddı ile kaimdir.Ateş- su, tatlı -acı, güzel- çirkin, hayat-ölüm gibi. Biri olmadan diğerinin kıymeti olmaz. Aynı zaman da kar, yağmur, fırtınaAllah’ın kuvvetleridir,ordularıdır.Kimse karşı gelemez.Evrenin hâkiminin hükmüne, boyun eğmekten başka bir yol yok.İnsan ev sahibine kafa tutmak istiyorsa O’nun mülkünden çıkmalı, çıkabilirse… İnsan gücünün yetmediği konularda İtaat etmeli, rahat etmeli... Mevsimlerde insan ömrü gibi… İlkbahar- yaz -sonbahar -kış. Her mevsimin güzellikleri olduğu gibi her yaşın da özellikleri var.Her anı güzel hissetmek ve yaşamak gerekir.Güzel yaşayanlar güzel yere, kötü yaşayanlar kötü yere gidecektir nihayetinde… İnsan karşı koyamaz, zamanın kendini değiştirmesine karşı… İnsan karşı koyamaz mevsimlere,aya,güne,yıllara, yıldızlara… Neticedeyalnızlığa… Yalnız doğuşa, yapa yalnız gidişe… Her canlı kendi kaderini yaşar.Ve her insan kaderini güzel yaşaması kendi elindedir. Elinde olmayanlardan da sorumlu değildir. Kader der, tevekkül eder. İnsanın gücü yetmez, aklıermez her şeye… İnsan yiğitlik gösteremez; Ateşe, Suya, Kara, Yağmura, Fırtınaya ve güzel bir kadına… Ve insanı aldatır; Şemsi şita(kış güneşi), Cilve-i nisa(kadınların cilvesi), İtifatıümera(amirlerin iltifatı)… Mevsimler bize her şeyi hatırlatıyor aslında… Asayı Musa gibi. Ağustos böceği gibi saza, sözealdanıp, kışın zorluklarını unutmamalı… Fani alemin zevklerine aldanıp baki alemi ihmal etmemeli… Kışşarkıları, ilahi musiki dinlemenin tam zamanı… Musiki deyip geçmemeli. Bizi havaya sokar… Öyle bir müzik dinleriz ki kalkar oynarız. Ya ağlar, yada güleriz. Ya da düşüncelere salarız kendimizi… Ben şimdilerde kış şarkıları dinliyorum Göksun’da, adam boyu kar içinde… Sizlere de tavsiye ederim, kış şarkıları bitmeden bol bol dinlemeyi… Dinlemesin bilmeyenler anlayamaz. Anlamayanlar ise ağlayamaz.