İman insanı insan eder, belki de sultan  eder. Hakiki  imanı  elde eden adam kainata meydan okur. ( Bediüzzaman). Külli, tam bir imana sahip olan bir insana dünya bomba olsa patlasa korkmaz. Ancak Allah’ın gücünün bir eseri olduğunu bilir ve hayretle onu temaşa  eder imanı kuvvet bulur. Bunu önemini ifade etmek için;  Habib-i Ekrem  (sav) lem: ( Ceddidu  imane küm bi  la ilahe illallah) buyruyor. La ilahe  illallah diyerek imanınızı tazeleyin demektedir. Yani  Allah la bir olun. Onu hatırınızdan çıkarmayın. Çünkü insanda sürekli bir yenilenme bir değişim var. Bir taraftan ölen hücreler dışarı atılırken yerine sürekli yenileri görev başına gelmektedir. Sürekli Allah la bir olalım ki  ölen hücreler de imanlı gidip ahirette bizlere doğru şahitlik yapsınlar.İnsanda gündelik ölen hücreler, haftalık belki de aylık görevini tamamlayan hücreler vardır. Hatta beyin hariç ; insan vücudu yılda tamamen yenilenmektedir. Bunu Tıp hocalarımız daha iyi bilir. Yanılgı olmasın beyinde yedi yılda bir tamamen yenilenmektedir. İşte bundan dolayı  giden parçaların bizden  şikâyetçi olmamaları için  imanla gitmeleri çok önemlidir. İman insanı Allaha bağlayan  o kadar önemli bir bağdır ki kopmaz bir iptir. Aynı zaman da çok önem arzetmektedir. Yine  Kainat’ın  Efendisi bu konu da: “Senin vesile olmanla bir kişi imana gelse sahralar dolusu koyunları tasadduk etmiş gibi  ecir  kazanırsın “ buyurmaktadır. Öncelikle imanı  diri ve taze tutmak için  beş vakit namaz şarttır. Çünkü namaz  kılmayan insan ‘ın  hatırına pek Allah gelmez, gelse de Namazlı insan kadar olması mümkün değil. Kuru kuruya iman  emel olmassa  pek faydalı olmaz.Yani; Amelsiz iman bal deyip te balı tatmamış gibi bir şey olur. Amel siz imanda hayır olmadığı gibi, imansız amelde de hayır yoktur.On dan dır ki fayda elde ede bilmek için ikisinin birlikte olması lazımdır.Yu kar da demiştik vücudumuz sene de yenileniyor. Bir insan ömrü boyunca kaç defa yenileni yor. Örneğin: Bir kişi elli yaşasa elli defa yenilenmiştir.Yani belki de farkın da olmadan elli kez ölüp dirilmiştir.Uyku zaten yarı ölün, hesabını sen yap.Bir gün Rasul’ü Ekrem Tebliğ için , İslam’ı anlatmak için Taife gider. Taif  o zaman Yahudilerin yaşadığı çokta verimli güzel bir yer.Peygamberimiz ora da islam’ı anlatırken tepki ile karşılaşır.Hatta onu taşlarlar, bazı mübarek azaları da yaralanır, geri çekilir bir ağacın altın da mahzun olarak dinlenmeye koyulur, ama üzüntülüdür. O an hemen Cibril-i Emin gelir selam Allah’ın Elçisi dedikten sonra”Allah’ın sana selamı  var üzülmesin dedi  eğer istiyorsa; Dağlar büyüklüğünde ki taşları  taif’in üzerine indirip onları helak edeyim”  diye haber verir. Kainat’ın Efendisi, Yüce merhamet sahibi hayır der öyle olmasını istemiyorum. Eğer bu taiften yıllar sonra dahi bir kişi iman edecek se, Müslüman olacaksa dahi Rabbim burayı helak etmesin buyurur. İşte insan sevgisi ve merhamet sahibi  Yüce insan.Fahri Alem, Kainat’ın efendisi’nin insanlık anlayışı. O sırada yakının da bir bağda üzüm toplayanlar var.Onun orada garip duruşu onların dikkatini çeker. Bağ sahibi kölesine şuradan biraz üzüm alda şu oturan kişiye götür ver der. Köle üzümü alır Peygamberimi’ze  getirir ikram eder.Allah Rasulü Onu alırken BİS MİLLAH der. Bu kölenin dikkatini çeker. Sen nerelisin yabancıya benziyorsun kimsin diye sorar.Ben  bu kelimeyi daha önce hiç kimseden duymadım der.Rasulullah ben der son peygamberim. Adım muhammed (sav) diye cevap verir. Köle hemen sevinir, ben senin geleceğini duymuştum, bana İslam-ı anlat ben Müslüman olmak istiyorum der.O rada islamı kabul der ve Müslüman olur.Peygamberimiz buna çok sevinir Allh’a şükreder.İşte bizim Dinimiz de bir kişinin iman etmesi çok büyük hatta dünya kadar büyük bir meseledir. Akif’imiz de bu konu da”İman dır İlahi o cevher ki ne büyüktür,İmansız olan paslı yürek sinede yüktür, der ve ne güzel ifade eder.