Hasan Âli Yücel. Eğitimci, yazar,şair ve devlet adamı . Efsane Maarif Vekili. Cumhuriyet döneminin sanırım en uzun süre Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturan bakanı Hasan Âli Yücel’dir. Hasan Âli Yücel, tam 7 yıl 5 ay süreyle (28 Aralık 1938-5 Ağustos 1946) kesintisiz Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Tam üç başbakanla çalıştı. Dört dönem İzmir Milletvekilliği görevinde bulundu. Hasan Âli Yücel’in bakanlığı döneminde milli eğitimde önemli adımlar atıldı. Üniversite reformu, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nin kurulması, Yüksek Mühendis Okulu'nun İTÜ'ye dönüştürülmesi ve Ankara Tıp Fakültesi'nin eğitime başlaması Hasan Âli Yücel’in gayretli çalışması sayesindedir. Köy Enstitüleri'nin kurulması ve eğitime başlaması başlı başına bir büyük reformdur. Dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi, Tercüme Dergisi’nin yayınlanması hep onun bakanlık döneminde oldu. Devlet Konservatuvarının kurulması (20 Mayıs 1940), Türkiye'nin UNESCO'ya girişi onun çabalarıyla gerçekleşti. Hasan Âli Yücel, 5 Ağustos 1946'da Milli Eğitim Bakanlığı görevinden istifa etti. İstifasından sonra gazeteciliğe döndü. Hasan Âli Yücel döneminde kurulan Pazarören Köy Enstitüsü Kayseri, Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Niğde illerinden seçilen yetenekli köy çocuklarının eğitildiği bir eğitim kurumu idi. Nitekim bizim Oğulcuk’tan Hamdi Ünal ve Mehmet Ayyıldız öğretmenlerimiz Pazarören Köy Enstitüsü mezunudurlar. 1944'te açılan Oğulcuk Köyü İlkokulu'nun banisi Hamdi Ünal'dır. Hasan Âli Yücel, iyi bir siyasetçiydi. Dört dörtlük bir devlet adamıydı. Aynı zamanda bir kültür emekçisiydi. Yazardı. "Kültür Üzerine Düşünceler" kitabının yazarı Hasan Âli Yücel'dir. Şairdi. "Dönen Ses, Sizin için, Dinle Benden" adlı üç tane şiir kitabı vardır. Hasan Âli Yücel, 26 Şubat 1961'de ebediyete intikal etti. Onu rahmetle ve saygıyla anıyoruz. Yazımızı, oğlu Can Yücel’in babası için yazdığı “Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim” şiiriyle noktalayalım: Ben hayatta en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk Çarpık bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek Nasıl koşarsa ardından bir devin O çapkın babamı ben öyle sevdim . Bilmezdi ki oturduğumuz semti Geldi mi de gidici - hep, hep acele işi Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi Atlastan bakardım nereye gitti Öyle öyle ezber ettim gurbeti Sevinçten uçardım hasta oldum mu, Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul'a Bi helallaşmak ister elbet , diğ'mi oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu, En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim Hayatta ben en çok babamı sevdim.