İnsanlar öldükten sonra kıymetleri fark edilip takdir ediliyor maalesef. Bir kısım Şairler, yazarlar, bilim adamları, devlet adamları yaşadıkları dönemde çoğu zaman fark edilmezler. Ama farkı fark eden insanlar bu kişilerin kıymetinin farkında olurlar her zaman. İçimizde sade, mütevazı hayatlarıyla kimseye fark edilmeden yaşayıp giden bazı güzel insanları yazıyorum bazen. Maraşlı Yusuf Bey de bunlardan birisi.

Yaklaşık on yıl önceydi. Ankara Midas Otel de tanıştım On’unla. Avrupa Birliği Projelerini tanıtmak için düzenlenen bir eğitim programında, aynı oda da beş gün kadar beraber oldum kendisiyle. O zaman Kahramanmaraş Sosyal Dayanışma Vakfında çalışıyordu. Hangi pozisyonda çalışıyorsun dedim. O da: "Statünün ne önemi var. Verilen görevi zamanında hakkı ile yaptıktan sonra" dedi. Daha sonra O’nun Kahramanmaraş'ın köylerindeki ve kenar mahallelerindeki yoksul insanlara devletin şefkat eli olarak samimi ve fedakârca yardım ulaştırma gayretlerine şahit oldum." İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" diyerek hep mesai mefhumu tanımadan koşturdu durdu. Bırak yorulma bu kadar, senden başkası yok mu çalışacak diyenlere; "Sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" der bir çiçekle bahar gelmez diyenlere, "Bir çiçek açmadan da bahar gelmez" derdi. Necip Fazıl’ın; “Sakarya saf çocuğu masum Anadolu’nun” dediği gibi Makam rütbe beklemeden bir ırgat gibi koşturup durdu bugüne değin. “Gücümü hareketten alıyorum. Harekette bereket var. Ölülerle diriler arasındaki en önemli fark hareket” derdi. Birlikte çalıştığı insanlardaki potansiyel enerjiyi pozitif kinetik enerjiye çevirirdi. Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım diyenlere, “gözlerimi dört açar, vazifemi yaparım” derdi.

İşinden başka işlerle ilgilenmez, verilen işi de hakkı ile yerine getirerek evine helal ekmek götürmenin vicdani rahatlığıyla akşam başını yastığa koyardı. “Evime haram ekmek götüreceğime cebimde taş götüreyim daha iyidir. Devlet malından bir lokma çalanların cenaze namazı kılınmaz demiş İmam-ı Azam…” der, günümüzde “bal tutan parmağını yalar” diyen haramzadelere meydan okur gibi davranırdı. Sıradan bir devlet memur zihniyetiyle çalışmadığı her halinden belliydi.

Yusuf BEY, İlk, Orta ve lise eğitimini Kahramanmaraş'ta tamamladıktan sonra, Anadolu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde, Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler okuyarak lisans eğitimini, KSÜ Üniversitesinde Kamu Yönetimi okuyarak yüksek lisansını tamamlamıştır."Ey Türk evladı, yüksel yükselebildiğin yere kadar, senin için yükselmenin hududu yoktur" dese de yüce Türk Büyüklerimiz O, halen kanaatkâr ve mütevekkil haliyle ilk görevine devam etmektedir. Bulunduğu yeri ziyadesiyle doldurmaktadır. Ayrıca şunu da belirtelim: Yusuf Bey’e kendini geliştirme fırsatı veren vizyon sahibi amirlerinin de hakkını teslim etmek gerekir.

Öğrenmeyi bırakan öğretmen öğretemez. Kendini geliştirmeyen memur, ehliyet ve liyakatli olamaz. İyi hizmet veremez. Kendi göreviyle ilgili bütün eğitimleri almış, işinin kompetanı olmuş, uzmanlaşmış olan Yusuf Bey, görev yerinde kendisine fikir danışılan, istişare edilen

birisi olmuştur. Çalıştığı yerde genç ve toy elamanlar O'na Yusuf Abi derler, bilmediklerini bir bilenden sorarlar.

Kahramanmaraş’ın uç köyü olan Sadıklı, Göl pınar gibi yerlerden bir köylü O'na ulaşabilir. Vakıf mevzuatından sorabilir. Problemleri için akıl danışabilir. O’nun kapısı da, özel telefonu da, alçak gönlü de, cömert sofrası da herkese açık. Bir gün kendisine; "memurlar halkı azarlar, bugün git yarın gel derler, pek sevilmezler, Neden bu kadar sevilip sayılıyorsun " dedim. O, "Ben dünyanın en güzel insanı olan Anadolu insanını seviyorum abi. Onlar da bunu hissediyor” dedi.

“iltifat marifete tabidir. İltifat edilmeyen güzellikler zayidir.”Yusuf Bey, hep güleç, dürüst ve çalışkan, inançlı, sürekli kendini yenileyen, geliştiren ve yeni nesle örnek bir şahsiyet olarak aramızda yaşıyor.

Yusuf Peygamber gibi kardeşleri O’nu kuyuya atsa da, köle pazarında üç kuruşa satsa da yine O, kardeşlerine vefalı olacak, görevi icabı milletimize devletin şefkat elini uzatmaya devam edecektir. Bizlere de böyle aslı nesli güzel insanlarımıza dua etmek düşer: “Allah yolunda candan çalışanlar, Rabbim size takacaktır cennette nişanlar.”

Maraşlı Yusuf GÜLER Bey yolunuz, bahtınız açık olsun. İyi ki bu şehirde yaşıyorsunuz. Sana, Gazi Paşanın, “Kırk Asırlık Türk Yurdu Düşman Elinde Bırakılamaz” dediği Hatay’dan sevgiler selamlar…