Minik Öykü’müz bir yaşına bastı. Henüz on üç aylık. En küçük torunumuz. Dünya tatlısı… Şimdi Oğulcuk’talar annesi Arzu’yla. Bizdeler. Dünyalar bizim… Baba Onur , iş icabı döndü İstanbul’a. Gözü arkada kaldı. Gönlü de… Öykü, on üç aylık ama kendi masasında yemeğini yiyor. Arzu kuruyor sofrasını önüne . Oh, gel keyfim gel! Süt içecek Öykü’cük. Annesi aranıyor: -Pipeti nerde? Pipetle kendisi içer sütünü. Peruz (Fatma) nene aranmada: -Pipet ne ki gızım? Ben gülüyorum: -İçme çubuğudur canım. Arzu buldu pipeti. Koydu süt bardağının içine. Ellerine verdi Öykü’nün. Öykü pipet marifetiyle sütünü içti lıkır lıkır. Peruz nene, birazcık şaşırmış hallerde. Alkışladı torununu. Bir yandan da söyleniyor: -Allah allah! Pipet buymuş dimek. Ne biliyim gızım? Bizim zamanımızda pipet mi varıdı? Doğru söylüyor Fatma’m. Bizim zamanımızda pipet mi vardı? Yoktu. Bu pipet, Fransızcadan girmiş dilimize. Bir kimya terimi. Kimyasal sıvıları, solukla içine çekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru. Asıl anlamı bu. Pipet, anlam genişlemesine uğramış. İkinci anlam olarak da sıvı içecekleri bardak veya şişeden kolayca içmek için kullanılan ince, plastik boru, kamış manasını kazanmış. Biz pipet nedir bilmezdik. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında gazozu bilirdik. Kola mola yoktu. Meyve suyu ne gezer? İlk meyve suyuyla tanışmamız Meysu’yla oldu. Sümer Lisesi’nde öğrenciydik. Meysu en güzel içecekti bize. Ne pipeti? Dikiverirdik tepemize. Lıkır lıkır… Buz gibi. Canlarımız tazelenirdi. Pipet bilmezdik de “Kabak kolu”nu iyi bilirdik. Mevsim yazdır. Mısır pişirmeye giderdik. Olgunlaşmış mısırları taraladan toplarken kabak kolunu ihmal etmezdik. Kabak kolu da bilen bilir. Kabağın yaprağını gövdeye bağlayan kesimi. İçi boştur. Bir çeşit kamış çubuk gibi. Özün kenarında mısır pişirirken kabak koluyla üflerdik ateşi. Ateş öyle bir yanardı ki… Mısırımızı yerdik. Susardık haliyle. Özdeki gözelerden su içeceğiz. Kabak koluyla eğilirdik gözeye. İçerdik suyumuzu. Gözümüz gönlümüz açılırdı. Yaaa! İşte böyle. Pipetle içiyoruz artık meşrubatı. Sosyete olduk. Hiç de fena sayılmaz. Hatta güzel oldu be yahu…