Şimdi genç kardeşlerimize bizim gençliğimizden bir kesiti hatırlatarak yazıma girmek istiyorum: Ülkemizin yaşadığı acılar vardır. Şöyle biraz geriye gidelim, Cumhuriyet sonrası yaşananların hatırlayın. Her on yılda bir başımıza gelen demokrasi kazalarını(darbeleri) Sağ-sol ya da alevi-sünni kutuplaşması oluşturuldu, sonuçta birçok genç heder oldu. O yılların tam ortasında yaşamış biri olarak bunları yazıyorum. Sene 1978, İstanbul’dayım, liseyi bitirmişim, Anadolu’da hiçbir ilde olmayan Murat Dershanesine20 günlüğüne kayıt olmaya gidiyorum ve Maraşlı olduğumuz için başımıza gelmeyen sıkıntılar kalmıyor. Sonra rahmetli annemin gazyaşları içinde yazdığı mektubu hatırlıyorum. O günlerde sağdan ve soldan bir çok gencin öldürüldüğü yıllardır. Mektup da oğlum gel istemem üniversite de falan okumanı, hergün ölüp, ölüp diriliyoruz Maraş’a dön artık… Dönüyorum, ya Gaziantep’de üç yıllık ya Kahramanmaraş’ta 2 yıllık bir ön lisansa kayıt yaptırabileceğiz. Gaziantep’e kayıt yaptırmaya gittiğimizde, okul terör nedeniyle kapalıydı, camları yerde. Bir yaşlı amca, oğlum şehrinize gidin, burada ne işiniz var. Okul bir hafta açık, bir ay kapalı… Tekrar dönüyoruz Maraş’a, 2 yıllık Eğitim Enstitüsine kayıt yaptırıyoruz. Bir yıl geçmeden, Maraş olayları tezgahlanıyor, kent karıştırılıyor, tabi yine bir darbeye hazırlık ve sonrasını biliyorsunuz. 12 Eylül’ün acıları. Tabi durmuyorlar, sonradan anlıyoruz ki, sağı da, solu da organize eden aynı güç, Derin Amerika… Meğer nice kardeşlerimiz, ABD projesinde can vermiş!   NEYSE GELELİM GÜNÜMÜZE Sonunda savaş başladı. diyerek başlıyor hemşehrimiz Dilipak( 21 Aralık 2016 tarihli)yazısına. Ekliyor; “Tamam sıcak savaş değil, soğuk savaş ama savaş başladı.. Psikolojk savaş, ama sonuçta savaş. Bu tam anlamı ile “Topyekûn bir savaş”.. Bu savaş öyle bugünden yarına bitmeyecek.. Tahran, Yalta, Potsdam, Lozan, Sykes-Picot, Belfaur, Montreux, Ankara anlaşması hepsi yeniden konuşulacak…” Aslında biz ülke olarak hem sıcak savaş yaşıyoruz hem de soğuk, ikisi bir arada ve  üstelik de sözde batılı dostlarımız bizi yalnız bırakıyorlar, hatta düşmana silah veriyorlar. Yani müttefik dediklerimiz tarafından satılmışlığın ve kalleşliğin  acıları da zihnimize kazındı, unutmayacağız bugünleri… Dilipak yazısına şöyle devam ediyor; “Bugün gelinen noktada PYD gibi Marksist olduğunu söyleyen bir örgütün karargâhında Amerikan bayrağı dalgalanıyor ve Amerikan askerinin omuzunda PYD arması var. DHKP-C militanı Brüksel’de himaye görüyor. PKK’lılar NATO ülkelerinde korunup destekleniyor.. FETÖ ya da DAEŞ de aynı yekûn içinde toplanıyor.. Geldik bugüne. BOP çerçevesinde bizi kendi politikalarının koçbaşı yaparak, bizi ele geçirdikten sonra bizim üzerimizden İslam dünyasını ellerine geçireceklerdi. İlk olarak da 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidarları değiştirilecekti. Ardından son İslam coğrafyası kontrollerine geçecek, ardından tüm dünyayı kontrollerine alacaklar, Yeni Dünya Düzeni hayata geçirilecekti… 15 Temmuz’da işte bu oyun bozuldu.. Ve bu ihanet çetesi topyekûn saldırıya geçti.. Korkudan ne yapacaklarını bilmiyorlar.. ABD seçimleri sonra Birleşik Devletler dağılma korkusu yaşamaya başladı. Başta Kaliforniya olmak üzere 5 eyalet birlikten ayrılmak istiyor. 3’ü iflas etti, birlikte istenmiyor, 3’ü de “New African Republic” diye kendi aralarında ayrı bir birlik oluşturmak istiyor.. Trump sonrası ABD’nin ne olacağı belli değil. Globaller, Cumhuriyetçiler, Demokratlar hepsi ayrı telden çalıyor..Bu kriz kapitalizmin krizidir.. Siyonizm’in krizidir..” Bugün yeni bir gün. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Bu ateşi tutuşturanlar şunu da bilsinler ki, bu ateş bundan sonra sadece bizi yakmayacak.. Onlar için gelecek günler, bu gidişle gelecek günleri aratacak.. Bize gelince, “karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olan zamandır”. Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler. Hem zaten bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murad etmiş olabilir.. Bana öyle geliyor ki, birileri için tarihin sonu. Bizim için ise güzel günler var.. Bu karanlık gecenin aydınlık bir sabahı olacak. Dedim ya, her kıştan sonra bir bahar ve yazımız olacak inşallah. Kalınsağlıcakla.