Aylar sonra Kahramanmaraş’a dönmenin mutluluğunu yaşıyorum. Şehrin canlanmış olması umudumu artırdı. Kendi yatağımda yatmanın, odamda vakit geçirmenin ne özel bir şey olduğunu bir kez daha anladım. Tabi ki bu satırları yazarken utanç duymaya devam ediyorum. Çünkü şehitlerimizin acısı hala yüreğimde duruyor. Evi olmayan ve bu şehirde olmayan kişileri de düşündükçe odamda uyumaktan mahcubiyet duyuyorum. Dün yine deprem oldu ve yine o günü anımsattı . Kendi kendime, sanırım güvenle uyumak zor olacak dedim. Ve yeni algımı hatırladım. Artık bir süre güvenlik algımız değişti. Yeni güvenlik algımız ; depremler olmaya devam edecek ama 7.4 şiddette olmayacak. Şu an güvenli şehir olarak anılıyoruz. Gel de bunu amigdalaya anlat. Korkudan sorumlu olan ilkel beynimiz ne kadar çaresiz kalıyor değil mi ? Deprem ,sizi gece bir an ’da uyandırıp güvenlik algınızı sarsıyor. Yeni normal düzenimize alışmak zaman alacak gibi görünüyor. Bir taraftan da baharın gelişi umut oluyor. Kocaman bir gökyüzü altında korunuyoruz . Beyaz beyaz kümeli bulutlar sanki bir yumak gibi sizleri sarmalıyor. Ihlamur kokusu da bu güzel temiz havaya eşlik ediyor. Temiz hava, hayatın devam ettiğini vurguluyor . Yaşamımız , hem güvenlik tehdidimiz hem de yaşama arzumuz arasında gidip geliyor.
Depremler her dakika her saniye olmuyor. Ya bu şekilde olsaydı ne yapardık ? Ruhu benim için rahmetli olan bir arkadaşım şöyle derdi; içimizde olan depremlerden aşina olman gerek. Aslında depremler her zaman ruhumuzu sarsıyor . Halbuki bu yorum Asrın felaketini anlamaya yetmiyor. Artçı depremler için yorumunu kabul ettim. Bazı artçılar yüreğimizde ki depremler misali güvenliğimizi sarsıyor ,korkutuyor ve bizi bizle şüpheye düşürüyor.
Gel gelelim yüreğimizde kendi sorunlarımız devam ederken ,sarsılan güvenlik algımızla hayata nasıl devam edeceğiz? Depremin olmasını tahmin edemiyoruz. Olduğunda ne yapabiliriz kısmını ve küçük depremlerin olacağını bilmek bizlere iyi gelebilir. 7.7 büyüklüğünde 2 deprem yaşadık bu artçılara dayanabiliriz . Artçılar devam ettikçe depreme aşina oluyor olacağız .
Peki , iç dünyamızdaki depremlerimiz ne olacak? Acılara aşina olmak bizi depresyona mı sokacak? Depresyon da belki büyümemize imkan sağlayacaktır. Hiçbir deprem , hiçbir acı sonsuza kadar sürmeyecek. Tıpkı yüreğimizde bitmiş konuların, ruhumuzda ölmüş kişilerin ve ebediyete gitmiş yolcularımızın deneyimleri misali bu depremler de geçip gidecek