Türk Ocakları Kahramanmaraş şubesinin, Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği (MESDER) salonunda tertipledikleri “Ocakbaşı Sohbetleri” her on beş günde bir devam ediyor.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tülay AYDIN’ın “Lozan zafer mi, hezimet mi? 100. Yılında Tüm Yönleriyle Lozan” konulu konuşmasıyla “Ocakbaşı sohbetleri”nin ikincisi, 9 Kasım 2023 Perşembe akşamı MESDER söyleşi salonunda gerçekleşti.
Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesi Hars heyeti başkanı Prof. Dr. İbrahim Solak’ın açılış konuşmasıyla başlayan programa, daimi izleyicilerle birlikte çok sayıda akademisyen de katıldı. Toplantı, Doç. Dr. Tülay AYDIN’ın “100. Yılında Lozan Barış Anlaşması” konulu konuşmasıyla başladı.
100. YILINDA LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI
Doç. Dr. Tülay Aydın, tarihçi bir akademisyen olarak konusuna çok hâkimdi. Objektif bir bakış açısıyla, somut belgeler ışığında yaptığı konuşmasında, katılımcılara teşekkür ettikten sonra özetle şunları söyledi:
“Cumhuriyetin ve Türkiye’nin tapu senedi olarak lanse edilen Lozan Barış Antlaşması 100. Yılında önemini ve hassas konumunu korumaya devam eden bir belgedir. Bazı eksik yanları olduğu gerekçesiyle eleştirilen ve hak ettiği önemi bulmakta sorular taşıyan Lozan, bugün temeli yüz yıl önce atılan bir devletin ve ulusun kimlik ve inşa sürecini temin eden bir belge olma özelliğini de korumaktadır.”
“ULUS DEVLETİN İNŞASINDA LOZAN TARİHİ BİR ÖNEME SAAHİPTİR”
Heyecanlı ve bir o kadar da dikkat çeken konuşmasına şöyle devam etti:
“20. yüzyılın temel siyasal gelişmesi şüphesiz ulus devlet yapılarının imparatorluk düzenlerinin dağılmasından sonra hızla ortaya çıkmasıdır. Farklı anlayışlar ve farklı hareket noktalarından yola çıkan ulus devletlerin temel misyonu homojen ve belirli sınırlar dâhilinde varlık gösteren devletin egemenliğini, bir ulus üzerinde temin etmesidir. Ulus, ulus devlet ve ulusçuluk üçgeninin yüzyıl başında en iyi uygulama örneklerinden birini teşkil eden Cumhuriyet Türkiye’sinde, ulus devletin inşa edilmesinde, Lozan Barış Antlaşması tarihi bir öneme sahiptir. Ulusal ideyi gerçekleştirmek üzere kullanılan en önemli kurucu mitler kurban/mağdur skalası çerçevesinde gösterilebilecek Sevr-Mondros ile Misak-ı Milli-Mudanya-Lozan düzleminde ele alınan zafer ve kayıp anlatıları ulus devlet Türkiye’sinin bugüne kadar uzanan kurucu anlatıları olmuştur. Bilhassa Misak-ı Milli ile ilişkilendirilen Lozan Barışı, ulusun ve ulus devletin inşası sürecinin en temel mottosu olarak kullanılmıştır. Türkiye’ye özgü bir durum olarak imparatorluğun çok kimlikli yapısından, Anadolu’ya sıkışmış homojen bir ulus yaratımı sürecinde olan devlet, kimliksiz ulusuna kimlik inşa etmek misyonu ile harekete geçmiştir. Yani, devlet ulusunu aramaya koyulmuştur. Bu noktada Lozan’da kabul edilen azınlıklar-kapitülasyonlar ile ilgili maddeler yeni devletin ulusunu inşa ederken; etnik milliyetçilikten ziyade vatandaşlık temelli bir milliyetçilik ile tüm etnik, din, dil, ırk farklılıklarını hukuk önünde sadece vatandaşlık hakları ile sınırlı olan, yeni ve rasyonel bir devlet mantığını uygulamasına fırsat sağlamıştır”. Yani kanun önünde hiçbir ayrım yapmadan sadece vatandaşlığı esas alan ulus devlet normları Lozan ile yürürlüğe konmuştur. Böylece Lozan yüzlerce yıllık bir imparatorluğun kambura dönüşmüş, bağımsızlığını ve ülke içi hâkimiyetini fiilen sona erdirmiş olan temel sorunlarını (azınlık-kapitülasyon-borçlar) hukuk ve yeni söylemler ışığında çözmeyi başarmış tarihi bir metin olma özelliğini korumuştur. Bu noktada Lozan’a gönderilen heyetin temel argümanı kendilerinin Osmanlı değil ‘yeni insanlar’ olduğu yeni bir devlet ve toplum inşa edecekleri iddiası olmuştur. Lozan sonrası tarihsel süreç bu inşanın en önemli kanıtı durumundadır.”
“DEVLETLERARASI GÜÇ DENGESİ DİKKATE ALINDIĞINDA LOZAN BAŞARILI BİR ANLAŞMADIR”
“Öte yandan Lozan, yeni ulus devletin yine uzun yıllardır verilen kayıplarla bir sendroma dönüşen sınır ve vatan konusuna da açıklık getiren ve doğal olarak tapu belgesi olma gerçeğini ortaya koyan bir belge statüsündedir. Çünkü vatan, ortak bir tarihsel mirasa, kültüre, birlikte yaşama misyonuna işaret eden coğrafya ile kültür ve tarih arasında ilişki kuran güçlü bir anlam ifade etmektedir. Toplumun ortak hafızasında yer edinen savaşlar, barışlar, zaferler, bayramlar, törenler vb. gibi pek çok tarihsel-toplumsal olay ve olgunun inşa edildiği yer olarak, vatan kavramı ile ifade edilen toprak mevzusunun imparatorluğu giderek küçüldüğü ve sürekli kayıplarla bir rencide edilen onuruna işaret etmesi, Lozan’ın başarısını açıkça ortaya koymaktadır. Keza Lozan Misak-ı Milli ile sınırlı kalan değerlendirmeler kapsamında dahi bir toprak kaybından ziyade korumayı sağlayan bir belge statüsündedir. Mustafa Kemal’in Misak-ı Millî’de belirlenmiş esaslı bir sınır konusu olmadığı, onu belirleyenin milli çıkarlar olduğu yorumu dikkate alınırsa Lozan, o günün koşullarında ve devletlerarası güç dengesi dikkate alındığında, başarıya ulaşmış bir antlaşma niteliğindedir. İmparatorluğun bıraktığı asli ve devasa sorunlar ülkenin bağımsızlığını tehdit ettiği için öncelikle her konuda tam bağımsız ve dış müdahaleye fırsat vermeyen bir devlet tasavvuru baskın çıkmış ve bu tasavvur Lozan’da istediğini almıştır.Lozan konusunda bugün ortaya atılan iddiaların onu değersizleştiren ve Lozan’da en büyük siyasal ve diplomasi gücü olarak gösterilen İngilizler ve temsilcisi Lord Curzon ile verilen mücadelenin niteliğe ve içeriğine bakıldığında ise gerektiğinde görüşmelerin kesilmesi ve savaşı dahi göze alan bir kararlılığın ortaya konması, bu yeni insanların tutku ve cesaretlerini gösteren önemli ibaredir. Keza bağımsızlıktan asla taviz verilmeyeceği tavrı caydırıcılığını ikinci görüşme evresinde göstermiş ve barış ancak bu şartla sağlanmıştır.”
İNGİLİZ AVAM KAMARASI: “TÜRKİYE HARBİ KAZANMIŞ OLSAYDI, BİZE BUNDAN DAHA AĞIR ŞARTLAR KABUL ETTİREMEZDİ.”
Doç. Dr. Tülay Aydın, konuşmasının son bölümlerinde Lozan Barış Anlaşması sonucunda Avrupa basınında çıkan Lozan’a dair haberlerin bazılarını okuyarak, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:“Kamuoyundaki bu haksız yorumları çürütecek en önemli belgeler şüphesiz Lozan’da ağırlığı hemen her konuda hissedilen İngiliz basın ve kamuoyunun verdiği tepkilerdir. İngiliz Avam Kamarasında bir yüzbaşının ‘…Türkiye harbi kazanmış olsaydı, bize bundan daha ağır şartlar kabul ettiremezdi… Şarkta yaptığımız sulh için 29 milyon İngiliz lirası masraf yaptık. Bununla beraber şarktaki manevi nüfuzumuz hiçbir zaman şimdiki kadar zayıf olmamıştır…’ ifadeleri değerlidir. Daily Telegraphy gazetesinde yer alan “Mudanya Mütarekesi Sevr Muahedesi değilse de herhalde Lozan’dan çok iyi idi. Sevr’den Mudanya bir ri’cat idi. Mudanya’dan Lozan ise bir hezimet olmuştur” ifadeleri Türkiye’de radikal bazı çevreler tarafından kullanılan hezimet ifadesinin bizzat İngilizler adına kullanıldığını göstermesi açısından çok önemlidir.
Öte yandan Türk karşıtlığı ile bilinen Lloyd L. George’un ‘Lozan Muahedesi İngiltere tarafından imzalanan muahedelerin en utanç verici olanıdır’ yorumu Lozan Barışının İngilizler tarafından pek olumlu karşılanmadığını göstermektedir.Lozan Barış Antlaşması diplomasideki güç olgusunu da dikkate almak yoluyla şartlar dâhilinde imzalanmış güçlü iddiaları olan bir antlaşma niteliğindedir. Bağımsız bir düzlemde toprak-ulus-devlet formunu kurulacak yeni ulus devlet idealinde formüle etmek konusunda bir milat teşkil eden belge statüsünde olup Lozan görüşmeleri uygulanacak olan milliyetçi temelli çatı altında inşa edilecek ulus yapılanmasının da temelini oluşturmuştur. Ulus devlet ancak Lozan imzalandıktan sonra gerekli ideali ve hareket noktasını bulabilmiş ve gerekli kalkınma hamlelerini inşa edebilmiştir.
İmparatorluktan kalan köklü sorunlar çözüme kavuşmuş, bundan sonra bütün heyecan ve enerji toplumun ve devletin inşasına harcanmıştır.”Toplantı sonrası soru-cevap bölümüne geçildiğinde ağırlıklı olarak “Musul”un kaybı üzerine yorumlar yapıldı. “Keşke” lerin bolca konuşulduğu bu bölümde; Türkiye’nin Lozan’da kırmızıçizgisi olan “Kapitilasyonlar” ile “Musul” arasında kalındığı ifade edildi.
Çok verimli geçen toplantı, toplu fotoğraf çekimiyle son buldu. Türk Ocakları Kahramanmaraş Şube başkanı Av. Kemal Yavuz ile Hars heyeti başkanı Prof. Dr. İbrahim Solak, konuşmacı Doç. Dr. Tülay Aydın’a ayrı ayrı teşekkür etti. Bu vesileyle Türk Ocakları Kahramanmaraş şubesine, konuşmacı Doç. Dr. Tülay Aydın’a ve Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği (MESDER)’e çok teşekkür ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.