İslam’da kadın en büyük payeye sahiptir. Rivayete göre bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resulü iyi davranmaya en ziyade kim hak sahibidir?” diye sormuş. Hz. Peygamber (s.a.v)”Annen” demiş. Adam dördüncü kez” sonra kim” dediğinde ise, Resulüllah (s.a.v) “Baban” diye buyurmuş.(Buhari).Kur’an anne ve babaya iyi davranmayı emretmiştir.
Çocukların özellikle kız çocuklarının eğitimi ve terbiyesinde kadının rolü ve emeği daha büyüktür. Aile içerisinde eğitimine başlayan bir çocuk okul ve çevre ile devam eder.
Kadın Müslüman nazarında en değerli varlıktır. Kişiliğini dişiliği ile değil, ailenin ve toplumun insan yetiştiren bir anne, bir eş olmakla bulur. Eş olarak kadın, toplumda mümtaz bir yere sahiptir. Bu değerini korumalıdır. Çoğu dinlerde kadının aşağı bir varlık günahın kaynağı olarak kaydedilmektedir. Ortaçağ Hıristiyan din adamları ilk günahın sorumluluğunu Hz. Havva’ya , dolayısı ile kadına yüklemiştir. Asli suçu, her doğan çocuğun suçlu doğduğunu Hz. Adem ve Hz. Havva’ya yüklemişlerdir. Onun için vaftiz yaparlar ve nemalanırlar. Böylece kadını aşağılamışlardır. Kadının ruhu varımdır yok mudur tartışmalarını başlatmışlardır.
İslam suçu kadında aramaz. Birinin suçunu da bir başkasına yüklemez. İlk günahın sorumlusu da kadın değildir. Hz. Adem ve Havva yaptıkları işlere pişman olup tövbe etmişlerdir.
Kadın erkek eşitliği Batı dünyasında ilk defa 1789 Fransız ihtilalinden sonra yer almış. 1948 yılında ise İnsan hakları evrensel beyannamesi ile ilan edilmiştir.
İslam dini kadınlara harama bulaşmamak kaydıyla çalışma hakkı tanımıştır. Kadın, inanç, ibadet, eğitim kültür ve sosyal alanda erkekle birliktedir. Mekke döneminde Allah2ın elçisi, Safa tepesinde, Darul’l Erkam’da tebliğ faaliyetlerini yürütürken oralarda kadınların bulunduğu rivayet edilmektedir. Medine döneminde, Mescid-i Nebevi’de kadınlara mahsus suffa vardır. Namazlarda erkek saflarının arkasında kadın safları oluşurdu. Onlar Cuma namazına giderler arka saflarda Hz. Peygamberin hutbelerini dinlerlerdi. Sosyal faaliyetlerde kadınların erkeklerle beraber rol almışlardır. Ayet-i Kerimede; “ mü’min erkeklerle mü’min kadınlar birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler Allah ve Resulüne itaat ederler.”(Tövbe,9/71) buyrulmuştur.
Ali yaramazdı. Ama iş yaramazlıkla kalmıyor, komşularına zarar da veriyordu. Biraz büyüyünce hırsızlığa da başlamıştı. İşin kötüsü bu yaptıklarına annesi kızmıyor, hatta teşvik ediyordu.
Önce bir yumurta çalıp getirdi Ali. Annesi sevinerek başını okşadı:
— Aferin oğluma, artık aklın çalışıyor, dedi. Bundan cesaretlenen Ali, ertesi gün bir tavuk getirdi. Annesi yine sevindi. Derken bir koyun getirdi. Ve büyüdükçe, büyük hırsızlıklar yapmaya, karşı koyanları da öldürmeye başladı. Bir cani, bir katil olup çıktı.
Bir gün saklandığı bodrumda polislerin eline geçti. Karşı koydu, ateş açtı, ama yakalandı. Kollarına kelepçeyi vurdukları gibi karakola götürdüler. Yazdılar, çizdiler. Sonra hâkim karşısına çıkardılar.
Sorgulamada bir sürü suç işlediği anlaşılıp idama mahkûm edildi. Hırsız, uğursuz Ali asılacaktı.
Bir sabah idam sehpasının altına götürdüler onu. Âdetti, idam mahkûmlarına son isteklerinin ne olduğu sorulurdu.
Ali'ye de soruldu:
— Son bir isteğin var mı?..
— Var, dedi Ali. Şu kenarda ağlayıp sızlayan kadın benim annemdir. Buraya getirin. Annemi dilinin ucundan öpmek istiyorum. Çocukluğumda onu hep böyle Öperdim. O günleri tekrar yaşamak İstiyorum. İzin verildi. Hırsız Ali'nin annesi getirildi.
Ağlıyordu. Hem de hüngür hüngür ağlıyor, görevlilere oğlunu şerbet bırakmaları için yalvarıyordu. Tabii bu mümkün değildi. Ali suçluydu ve suçunun karşılığı idamdı. Cezasını çekecekti.
Ali annesine sokuldu. Onunla kucaklaştı. Çocukluğunda yaptığı gibi şimdi de dilinden öpmek istediğini söyledi.
Annesi dilini çıkarıp uzattı. Ali annesinin dilini öyle bir ısırma ısırdı ki yarısı kopup ağzında kaldı, yere tükürdü. Annesi cıyak cıyak bağırırken etraftan yetişenler
— Bunu niçin yaptın?., diye sordular Ali'ye. Sen ne uğursuz evlatsın! Hiç annenin dili koparılır mı?
Hırsız Ali sakin sakin konuştu:
— Böyle anne olursa koparılır. İdamıma sebep onun bu dilidir. Çocukluğumda yaptığım ufak-tefek hırsızlıkları hoş görüp sözleriyle beni teşvik etmeseydi şu idam sehpası altında bulunmayacaktım.
— Haklı konuştu, dediler.