- Bir insanın zekasını nereden anlarsınız ?
- Konuşmasından.
- Ya hiç konuşmazsa ?
O kadar akıllı insan yoktur ki !..
***
Bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar,
"Deneyim" demiş.
O deneyimi nasıl kazandın, diye sormuşlar
"Hatalarımla" demiş
***
Bir bilgeye sormuşlar:
Efendim canınız ne istiyor ?
Bilge cevaplamış:
Canım hiçbir şey istememeyi istiyor...
ve devam etmiş...
Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur...
***
Bir bilgeye " Nasıl insan oluruz ?" diye sormuşlar ya.
"Üç adım atlama" gibi bir cevap vermiş bilge kişi:
Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir,
İnsanlığa attığın ilk adım budur...
Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın.
Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insan olursun
***
Bilgeye sormuşlar dünya da en güzel şey ne diye?
´Sevmek´ demiş...
Peki sonra? demişler...
´Sevilmek´ demiş...
Peki neden sevmek sevilmekten önce geliyor ? demişler...
O da demiş ki ´insan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir...
***
Bilgeye Sormuşlar;
- insan neden dilek diler ?
- insan gerçekleşmesi için diler, ama bilmez ki gerçekleştirmek için dilemek gerek.
***
Bir bilgeye sormuşlar:
En mutlu insan kimdir.
İşte o dağdaki çobandır demiş.
Neden diye sormuşlar.
Çünkü demiş insan bildikleriyle yaşar, onun bildikleri koyunları ve çevresiyle sınırlı kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir bilgiye sahip değil...
***
Başarılı bir adama sormuşlar:
-Başarınızın sırrı nedir?
-Verdiğim doğru kararlar.
-Doğru kararları nasıl aldınız?
-Edindiğim tecrübeyle.
-Peki... Tecrübe denilen şey nasıl elde edilir?
-Yanlış kararlarla.
***
Necip Fazıl vapurla Kadıköy'e geçerken... Adamın biri dalga geçmek ister... Zevzeklik eder.
"Üstat" diyerek sorar:
-Peygamberlere ne diye ihtiyaç duyuldu?.. Biz yolumuzu kendimiz bulurduk.
Necip Fazıl "Ne diye vapura bindin" der:
-Yüzerek geçsene Kadıköy'e.