Haftalar içerisinde 1-7 Ekim arası Camilerhaftasıdır. Camiler, küçükten büyüğe herkesin buluşma yeridir. Beş vakitnamazlarda, cuma ve bayramlarda ve önemli gün ve gecelerde cemaat olma, biraraya gelme yeridir. Kendisine vaat edilen, arşın gölgesinde gölgelenecek olan  gençlerin yeridir camiler. Gençlerin,yaşlıların huzur bulduğu yerlerdir. İbadet mekanlarıdır, Allah’ın evidir veadeta Kabe’nin birer şubeleridir.

    Kadınlarda camiden yararlanmışlardır. Resulullahzamanında Mescid-i Nebevi’de, ilim halkalarında yer almışlar, vakit Cuma vebayram namazlarına katılmışlardır. Zamanla kadınlar farklı gerekçelerle camidenve cemaatten uzaklaştırılmıştır.

   Peygamberimiz, hicret ederken Medine’yeyaklaşınca, yarı yolda Kuba mescidi’ni yatırmış ve ilk Cuma namazını da buradakılmışlardır., Medine’ye ayak basar basmaz ise mescid-i Nebi’yi inşaettirmiştir. Bu mescidin yapımında bizzat kendisi de çalışmıştır.  Bu kutsal mabedin hemen yanına etrafıaçık,üstü hurma dalları kaplanmış çardak(suffe) yapılmıştır. İlk yatılı okulmahiyetinde olan bu suffeler de öğrenciler yetişmiş, bu öğrenciler Kuran veİslam’ı öğretmek için çeşitli merkezlere gönderilmiştir. Böylece mabed vemektebi bir bütün olarak değerlendirilmiştir.

   İnsanlar içinkurulan ilk mescit, Ka’be-i Muazzama’dır.Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafâ(s.a.v.), peygamberlik vazifesi ile şereflendirildiğinde ilk mescit Ka’be,putlarla doldurulmuş bir haldeydi. Allah resulü ve ilk Müslümanlar, Mekke’degeçirdikleri yaklaşık on üç yıl boyunca her dem rahatça ibadet edebilecekleribir mabedin hasretini çekiyorlardı.     .   Peygamber Efendimiz(s.a.v.)yaklaşık on gün süren meşakkatli bir hicret yolculuğunun ardından Kuba’yavardığında, yorgunluğunu gidermek yerine, öncelikle gönlündeki mescit hasretinisöndürmeye çalışmıştır. Kuba’da yaklaşık iki hafta kaldıktan sonra Medine’yegeçen Allah Resulü’nün burada da yaptığı ilk iş, Mescidi Nebevî’nin inşasıolmuştur. Demek ki, Allah Resulü’nün gözünde bir şehir ve de bir toplummabetsiz ve mescitsiz olamazdı.          .   Camilerin şehrin merkezindeinşa edilmesi, İslam medeniyetinin en belirgin özelliklerinden biridir.Merkezinde cami bulunan her bir İslam beldesi, Kuba’dan, Medine’den bir iz taşır.Tarih boyunca camiler, sadece şehirlerin merkezini işaret eden bir simgeolmakla kalmamış, aynı zamanda ibadetin, ilmin, yardımlaşmanın, kardeşliğin deocağı olmuştur.

    Camiler,beraberlerinde bulunan diğer yapılarla birlikte, müminler için bir mabet, ilimtalebelerine açılan bir kucak, fakir ve muhtaçlar için tüten bir ocak olmuştur.Kelâmın en güzeli bu mihraplardan aşk ve şevkle okunmuş, en güzel sadâlar arzve semaya bu minarelerden duyurulmuştur.

   Yüce Allah’abinlerce hamd olsun ki; ülkemiz ve dünyanın dört bir tarafında nice mescitler,nice camiler inşa edilmektedir. Büyük fedakârlıklarla yapılan bu mescitler veşehâdet parmağı gibi göğe yükselen minareler, bu uğurda çaba sarf edenlerinimanının  birer ifadesidir. Zira YüceAllah Tevbe suresinin 18. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın mescitlerini,ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren veAllah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolubulanlardan olmaları umulur.”

     Birer maneviyatpınarı olan camilerden gönül kabımızı ne kadar doldurabiliyoruz? Günlük hayatınonca meşgalesi içerisinde hepimiz zaman zaman soluklanmaya ihtiyaç duyarız.Hayatın o durdurulamaz akışı karşısında hepimiz bir huzur, bir sükûnet ararız.Dünya işlerine daldığımız o anlarda, ukbâya dair bir ses bir soluk duymakisteriz. Bazen uzaklardan, bazen çok yakından namaza çağıran o rahmanî nidâ,bizleri Allah’ın evinde konuk olmaya davet etmektedir. Bu davete icabet ederekhem gönlümüzü hem de camilerimizi şenlendiririz. Gönüllerimizin camilerle olanbağını daha da güçlendiririz.Çünkü camiler; ruhlarımızı arındıran, aklımızıdurulaştıran, gönlümüzü sükûna eriştiren mukaddes mekânlardır. Unutmayalım ki;“Allah’ın gölgesinden başka hiç bir gölgenin bulunmayacağı kıyamet gününde,Allah’ın muhafaza altına alacağı yedi sınıftan biri de, gönlü mescitlere bağlıolan kimselerdir.”(Buhari) Buyrulmuştur.