Gençlik dönemi; insan hayatının en kritik, en önemli ve en sorunlu dönemidir. Çünkü genç insan; fizyolojik, ruhsal, duygusal, eğitim ve öğretim, edep ve ahlak, kültür ve alışkanlık bakımından gelişim, değişim ve etkileşim sürecindedir. Geleceğini bu dönemde kazanır, çünkü eğitimini bu dönemde alır, işine ve mesleğine bu dönemde sahip olur. Kimliğini, karakterini ve kişiliğini bu dönemde elde eder, iyi veya kötü alışkanlıkları, faydalı veya zararlı bilgileri bu dönemde edinir, yuvasını bu dönemde kurar.
Temizlik, disiplinli ve düzenli çalışma, anne-babaya, büyüklere saygı, hoşgörü, sabır ve yardımlaşma, Peygamber ve Allah sevgisi gibi güzel erdemler bu dönemde kazanılır ve sonraki dönemlere taşınır.
Gençlik Nimetinin Kıymetini Bilmek:
Önemli olan gençlik döneminin kıymeti bilinmelidir. Bu hususta
Rasulullah buyurdu ki:
"İki nimet vardır ki insanlardan çoğu bu konuda aldanmıştır: “Sağlık ve boş vakit”
Başka bir hadisinde,Rasulullah buyurdu ki:
Beş şey gelmeden, beş şeyi ganimet bil:
1-Yaşlılıktan önce gençliği,
2-Hastalıktan önce sağlığı,
3-Fakirlikten önce zenginliği,
4-Meşguliyetten önce boş vakti
5-Ölümden önce hayatı.
Yine Rasulullah buyurdu ki:
“Kıyamet gününde insan şu hususlarda sorgulanmadan, hesap meydanından ayrılamaz:
1-Ömrünü nerede tükettiğinden,
2-Gençliğini nerede ve ne şekilde yıprattığından,
3-Malını nereden kazandığından,
4-Malını nerelere harcadığından
5-Bildikleriyle amel edip etmediğinden.”
Peygamberimiz gençlikte günahlardan kaçınmayı bildirerek bu hususta Rasulullah buyurdu ki:
“Ey gençler! Sizden evliliğe gücü yetenler evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan korur, tenasül uzvunu zinadan alıkoyar. Evlenmeye gücü yetmeyen kimseye oruç tutmasını tavsiye ederim. Çünkü orucun şehveti kıran bir gücü özelliği vardır.”
Gençler kötü alışkanlıklardan kaçınmalıdır.Genç 25 yaşına kadar sigaraya, alkole, uyuşturucuya başlamazsa ondan sonra risk son derece düşmektedir.Bu tür alışkanlıklara % 37 oranında ergenlik döneminde başlanmaktadır.Bu nedenle uyuşturucu tüccarları sürekli gençleri hedef almaktadır.
Gençlik ibadetle, faydalı işlerle geçirilmelidir.Bu hususta Rasulullah buyurdu ki:
"Allah, yedi sınıf insanı hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde (arşının) gölgesinde gölgelendirecektir. Bunlar:1- Adil yöneticiler, 2- Rabbine ibâdet ile yetişen gençler,3- Kalbi mescitlere bağlı olanlar 4- Allah için birbirlerini seven, Allah için bir araya gelen ve Allah için ayrılan kimseler, 5- Asil ve güzel bir kadın kendisini arzu ettiği halde 'ben Allah'tan korkarım' diyerek iltifat etmeyen kimseler, 6- Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka verenler, 7- Tenha yerlerde Allah'ı anıp gözyaşı dökebilenler.
Hz. Ömer de; “Ahir zaman evliyaları beş vakit namazlarını kılan gençlerdir.” demiştir.
İlk Müslüman Olan Gençler:
Mekke’nin nüfuzlu ve refah içinde yaşayan ailelerine mensup gençler, İslam’a; yaşlılar, köleler, fakirler, kimsesiz ve zayıf kimselerin duydukları sempati ve ilgiden daha fazlasını göstermişlerdir. İslam’ı yayma konusunda Hz. Peygamber’e asıl destek ve yardımcı olanlar bu idealist gençlerdir. Nitekim ilk Müslümanlardan birkaç kişi, elli yaş civarında, birkaç kişi otuz beş yaşın üzerinde, geri kalan çoğunluk ise otuz yaşın altında bulunuyordu.
Mesela genç yaşta İslam’ı kabul edenlerden Hz. Ali 10, Zeyd b. Hârise 15, Abdullah b. Mes’ud ve Zübeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Erkam b. Ebi’l-Erkam ve Sa’d b. Ebî Vakkas 17, Mus’ab b. Umeyr 18-20, Abdullah b. Ömer 13, Câfer b. Ebî Tâlib 22, Osman b. Huveyris, Osman b. Affan, Ebû Ubeyde ve Hz. Ömer 25-31 arası. Bunların dışında genç yaşta İslam’ı kabul eden pek çok şahıs mevcuttur.
İlk Müslüman Gençlerin İslam’a Hizmetleri:
Peygamberliğinin ilk yıllarında Hz. Peygamber’in Erkam’ın evindeki (Dârü’l-Erkam) faaliyetlerinin önemli bir merhale teşkil ettiği görülmektedir. Bu ev, tebliğ faaliyeti için son derece elverişli idi. Kâbe haremine dahildi. Safâ tepesinin eteğinde bulunuyordu. Hac ve umre maksadıyla dışarıdan gelenlerle dikkati çekmeden burada temas kurma imkanı vardı.
Ayrıca Mekkeli Müslümanlar da Erkam’ın evine kolayca gelip gidebiliyorlardı. Hz. Peygamber burada bir yandan sahâbeye dînî bilgiler öğretiyor, diğer yandan İslam’a davet görevini yerine getiriyordu. Kur’an okunuyor, namaz kılınıyordu. Bu evdeki faaliyetler sonucu birçok kimse İslam’a girmiştir. Hz. Ömer burada Müslüman olanların sonuncusudur.
Hz. Ali’nin kazandığı kahramanlıklarını 20 ilâ 30 yaşları arasında gerçekleştirmiştir.
Gençlerin, Mekke döneminde İslam’ın Arap yarımadasının dışında tanınmasında da önemli faaliyetleri olmuştur. 25 yaşlarında iken Habeşistan’a hicret eden Câfer b. Ebî Tâlib’in, İslam’ı savunmak üzere Habeşistan hükümdarının, Hıristiyan din adamlarının ve saray erkanının huzurunda yaptığı konuşma, edebî yönden ve muhtevâ açısından tarih kitaplarımızı süslemektedir.
Dârü’l-Erkam’da iken Müslüman olan Mus’ab b. Umeyr, I. Akabe bîatinden sonra Hz. Peygamber tarafından Medine’ye öğretmen olarak gönderildi. O sırada 25 yaşlarında bir genç olan Mus’ab b. Umeyr’in faaliyetleri sonucunda pek çok Medineli müslüman oldu. Hepsinden önemlisi Üseyd b. Hudayr ve Sa’d b. Muaz gibi iki nüfuzlu kabile reisinin İslam’a girişini sağladı.
Hz. Peygamber tarafından komşu hükümdar, emîr ve Arap kabilelerine gönderilen mektupların çoğu genç yaştaki Zeyd b. Sâbit’in kaleminden çıkmıştır. Keza komşu ülkelerden gelen mektupları tercüme etmek ve cevap yazmak için Hz. Peygamber’in emriyle İbranice ve Süryanice öğrenmiştir. İyi bir miras bölüştürücüsü olduğu için savaşlarda ele geçen ganimetlerin taksimine memur edilmiştir. Vahiy katipleri arasında yer almıştır. Hz. Peygamber vefat ettiğinde daha yaşı 21 civarında idi. Hz. Ebû Bekir döneminde Kur’an-ı Kerim’i cem’eden komisyonun başkanı idi.
Hz. Peygamber vahiy katiplerini genellikle gençler arasından seçmiştir. Gençlerin fetvâ vermesine müsaade etmiştir. Gençlerden öğretmenler tayin etmiştir.
Gençleri çoğu yaşlı sahabelerden oluşan ordulara komutan tayin etmiştir. Çoğu savaşlarda sancağı bizzat kendisi gençlere vermiştir. Mesela Tebük seferinde sancağı Zeyd b. Sâbit’e, Bedir’de Hz. Ali’ye, vermiştir. 18 yaşlarında olan Üsâme b. Zeyd’i Suriye’ye gönderdiği orduya komutan tayin etmiştir.